9. Bölüm

8 3 12
                                    

Bir aydan fazla süre geçmişti evliliğimizden ve tuhaf bir şekilde sürüyordu.

"Akel ben çıkıyorum haberin olsun." ve hızla kapı kapandı. Bir şey dememe fırsat vermeden sürekli çıkıyorum diyip kapıyı ardından kapatıp gidiyordu. Bu konuda onunla konuşmam gerekiyor ama onu kısıtladığımı düşünsün istemiyorum. Cidden berbat bir durum.

"Efendim Batı?" telefonu açıp konuşmaya başladım.

"Bu ne sinir lan? Ne oldu sana?"

"Üzgünüm. Sinirli değilim."

"Belli oluyor. Neredesin?"

"Evdeyim."

"Ruhe?"

"Dışarı çıktı."

"Ne zaman sorsam evde olmuyor. Bu normal değil Akel."

"Biliyorum. Konuyu açacağım sırada hemen değiştiriyor. Anlamıyorum ama çözmeye de çalışıyorum. Kaçmasa daha kolay olacak da işte."

"Al karşına konuş Akel yoksa işler sarpa saracaktır."

"Biliyorum. Geldiği gibi konuşacağım onunla."

"Ara gelsin bence. Neyse aranızdaki mesele için sadece fikir veririm gerisine karışmak doğru olmaz. Sadece sıkıntınız kalmasın kardeşim. Evlendin mutlu olduk tekrar üzül istemiyorum. Hadi dikkat et kendine."

"Sağol Batı. Sen de dikkat et."

Beklerken hesabıma baktım. Yorumlar hep vakit geçirmek için güzel oluyordu. Bütün sözler benim için çok değerli çünkü.

Bekledim bekledim. Akşam olmuştu. Defalarca aradım ama yok! Kapı açıldığı gibi oraya döndüm.

"Sen neredesin Ruhe? Telefonunu neden açmıyorsun?"

"Üzgünüm sessizde kalmış. Benim dinlenmem lazım yemek yemeyeceğim." ve çekip gidecekken kolundan tuttum.

"Konuşmamız lazım."

"Akel çok yorgunum lütfen."

"Sürekli kaçamazsın. Bana açıklama yapmak zorundasın Ruhe."

"Ne demeye çalışıyorsun sen? Bana mı güvenmiyorsun? Neden açıklama yapmak zorunda kalıyorum ki?" elini hızla çekip gitti.

Tamam bağırmadım. Sakin olaya çalıştım ama endişelendiğimden sakin olamadım. Ayrıca bana nasıl ona güvenmediğini söyleyebiliyor? Ne hakla? Ondan şüphelenecek değilim.

Peşinden yukarıya gittim ve içeri girdim.

"Ne oldu?"

"Konuşmanız gerekiyor Ruhe. Kaçmayı bırak artık. Senden şüphelenmiyorum şüphelenmem de. Merak ediyorum seni. Saatlerce gelmiyorsun. Nereye gidiyorsun?"

"..."

"Ruhe."

"..."

"Bana cevap ver lütfen. Nereye gidiyorsun?"

"Akel ben... hani yaralarım oluyordu ya onun için düzenli olarak bir ilaç kullanıyorum. Onun yüzünden gidiyorum sürekli. Söylesem sen de gelmek isteyeceksin ben seni sürekli peşimden sürüklemek istemiyorum."

Zerre kadar inanmadım. Asla da inanmayacağım.
"İyi öyle olsun." yatağa geçip uyudum. Umrumda değil artık. Bir daha da sormam ama bu sırlar devam ederse bu evliliği devam ettirmek daha da zorlaşacak. Zaten birbirimizi tanımıyoruz üstüne bir de gizli şeyler de eklenince işler iyice çığrından çıkıyor. Onu asla üzmek istemiyorum. Zarar görsün istemiyorum ama bana nereye gittiğini bile söylemiyor. Ya başına bir şey gelirse? O zaman ne yaparım? Nasıl bulurum onu? Bu yara mevzusu ne? Tehlikeli bir hastalık mı? Altı yıl tıp okudun uzmanlık yaptım ama böyle bir hastalık ne gördüm ne de duydum. Tamam nöroloji uzmanı olabilirim ama bu benim hastalıklarla ilgili bilgimi kısıtlamıyor. Yanıma geçip yattığını farketsem de bir süre ona özellikle de bu konuda bir şey söylemeyecektim. En küçük hata bile her şeyi tepetaklak etmeye yeter de artardı. Çok erkendi uyumak için ama günlerdir zaten yara izlerini düşünmekten uyuyamıyorum ya da Ruhe'nin nereye gittiğini düşünmekten.

Okyanustan Bir FısıltıWhere stories live. Discover now