Gizlenen Gerçekler

13 3 36
                                    

Banyonun kapısını hızla açtığımda gördüğüm şeyle yere yığılmak üzereydim. Donakaldım ama hemen toparlanıp Ruhe'yi kucağıma aldım.

"Su... beni küvete bırak..." fısıldadı. Dediğini yaptım ve onu küvete yerleştirip suyu açtım. Düşünemiyor ve konuşamıyordum. Bu da neydi böyle? Su hızla küveti doldurdu onu tamamen almıyordu ama derin olduğu için suya rahatlıkla ulaşıyordu. Su onu sarıyordu. ona ulaşabilsin diye duş başlığından da üzerine doğru suyu akıtıyordum. Nefesleri düzene girmişti ama hâlâ gözleri yarı kapalıydı. Ben ise... sadece ona şaşkınlıkla bakıp onu kurtarmaya çalışıyordum. Aklımdaki bütün sorular dağılmış ve daha fazlası gelmişti. Bir süre sonra yüzünün rengi düzeldi. Ve tamamen iyi olduğunda duş başlığını da kapatmıştım çünkü suyun içine başını koymuştu. Gözleri açık bana mahçupça bakıyordu. Daha iyi olduğunda oturur pozisyona geçip bana baktı.

"Özür dilerim..." sesi ağlamaklıydı. "Beni istemediğini biliyorum Akel kimse istemez. Zaten gideceğim."

"Hiçbir yere gitmiyorsun Ruhe. Asla seni bırakmam. Ne olduğun umrumda değil." şaşkınca bana baktı. Kuyruğu suyun içinde parıldıyordu. İstemsizce güldüm.

"Buna inanamıyorum. Resmen bir kuyruğun var. İnanılmaz bir şey. Delirdim mi acaba yoksa bu gerçekten gerçek mi?"

"Gerçekten gerçek. Çok özür dilerim. Ben... söyleyemedim. Özür dilerim."

"Özür dilemene gerek yok Ruhe. Keşke daha önce söyleseydin de şu an beynim durmuş olmasaydı. Sen iyi misin?"

"Cidden şaşırmadın mı?"

"Ruhe akıl sağlığımdan şüpheleniyorum. Sence sadece şaşırmalı mıyım? Dehşete kapıldım ve sadece seni kurtarmayı düşündüm yoksa yığılıp kalmıştım."

Hâlâ acaba şaka mı yapıyor diye düşünüyordum. Küvete zor sığan uzun parlak yeşil kuyruğuna bakıp duruyordum. Gerçekten gerçekti. Ah! İnanamıyorum! Yerinde kıpırdandı.

"Dokunmak istiyorsan dokunabilirsin. Rahatsız olmam." başımı ona çevirdim.

"Hâlâ şaka yaptığını düşünüyorum ama olmadığını da gayet iyi biliyorum."

"Keşke şaka olsaydı. İnanmak sana kalan bir şey." sesi çok umutsuz çıkıyordu. Gözlerinden yaş aktı. Yanına oturmuştum dışarıda.

"Ağlama."

"Annemler bu yüzden beni istemediler Akel. Bu yüzden hemen evlendirmek istediler kurtulmak için. Bir daha eski hâlime dönemem. Hep böyle kalacağım onlar da biliyorlar bu yüzden beni istemiyorlar."

"Gerçekten aptallar. Bunun için ağlama. Gözyaşlarına yazık. Efsaneler doğruysa denizkızlarının göz yaşları çok değerli diye biliyorum. Onlar için değmez ve efsane yalan bile olsa onlar için üzülmene değmez."

"Çok üzgünüm. Bunu hak etmiyorsun."

"Üzgün olma. Sadece iyi ol Ruhe. Hâlâ yanındayım. Seni bırakmam." elimle gözyaşlarını silip alnından öptüm. Evlendiğimizden beri ilk kez onu öpmüştüm.

"Her zaman buradayım."

"Bu kuyruğa rağmen mi?" yeşil kuyruğunu gözleriyle işaret etti.

Kahkaha attım o da güldü.
"Evet. Hatta daha da güzel oldu. Hangi adam bir denizkızıyla evlenme onuruna sahip olabilir ki!?"

"Teşekkür ederim." Elini boynuma götürüp sarıldı. Elimi beline doğru götürüp sarıldım. Islak kıvırcık saçlarının arasına yüzümü yerleştirdim.

"Senin yanındayım sakın unutma. Sen benim ailemsin." Yavaşça çekilip gözlerime baktı.

"Senden başka kimsem yok ve sanırım bunu çok seviyorum. Diğerleri beni sevmezler ama sen hep yanımdasın. Bunu bile kabul ettiysen diyecek pek bir şeyim yok. Gerçekten mükemmel bir kalbe sahipsin Akel."

Okyanustan Bir FısıltıWhere stories live. Discover now