5:SOL TARAF

390 45 148
                                    

"Bazen hissedersin bu,
bilmekten öte bir şeydir."

****

ÇAĞAN ALP ARSLANOĞLU

Hayatım bitti dediğim yerden başladı tekrar, hislerimizn önüne ne yaparsak yapalım geçemeyiz sol tarafımıza söz geçiremeyiz. Kardeşimden başka kimseyi almadığım o sol tarafıma girmeye çalışan biri vardı sanki oraya ihtiyacı varmış gibi, belki de vardı.

Tesaadüflere inanan birsi olmadım hiç, Meva ile tesadüfen otogarda karşılaşana kadar, gitmişti ne işi vardı ki burada neden döndü? Bir an için söylediklerime inat diye düşünmüştüm, ama değildi.

Gözleri daha farklı bakıyordu ne için geldiğimi anla der gibiydi.

Git rahat hayatını yaşa dediğimde kırgınlık vardı gözlerinde 'Silahların, kavgaların içinde değilim diye rahat bir hayatta mı oluyorum' demişti neden öyle demişti orada onu bu kadar rahatsız eden ne vardı? Meva karışık bir kız değildi gözlerinden belli ediyordu kendisini , dikkatli bakan onun bir aile özlemi olduğunu anlardı. Bana anlatacağında ise susturmuştum çünkü hissediyordum boş değildi bana karşı onu dinlememi istiyordu, benimle bir şeyler paylaşmak istiyordu, ben ise burada kalmasın diye ondan uzak durmaya çalışıyordum bu yüzden onu dinlememiştim, gözlerindeki kırgınlıkla gitmişti yanımdan.

Emre ve Nazlıya nasıl baktığını, içindeki o baba hasretini gördüm. Annesi ve babasıyla belkide görüşmüyordu. Aslında küçük bir kız çocuğu gibiydi, elini uzatıp benimle gel desen gelirdi.

Arkam dönük bana yaklaştığında o olduğunu anlamıştım ' Nerden anladın benim olduğumu' dedi kokundan diyemezdim, daha merdiven başındayken onun o yasemin kokusunu almıştım, seviyordum bu kokuyu Akdeniz bölgesinde çok yetiştirilirdi bana memleketimi de hatırlatıyordu. Ona ilk sarılmamda almıştım kokuyu onca düşmanın içinde bir kokusu mest etmişti beni.

Aslı ile güzel bir bağ kurmuştu onu mutlu ediyordu Aslı Meva ile tanıştıktan sonra sürekli gelip bana onu anlattı.
Aslı kimseyle arkadaş olmuyordu çünkü dışarı çıktığı zaman ihtiyaçları olduğunda söylemeye çekiniyordu söylediğinde ise herkes kaçıyordu Aslı yeni doğmuş bebek gibi ihtiyaçları için birisine ihtiyacı vardı. O yüzden ben giderdim hep onunla dışarı.

Meva evine yerleşmişti, artık tamamen buradaydı Aslıdan aldığım habere görede Emre ile bulmuşlardı evi, bir evi olduğu için çok mutluydu bir çoçuğa şeker almışsın gibi. Ona karşı tam olarak ne hissettiğimi bilmiyorum ama sürekli onu görmek, onunla konuşmak istiyorum. İsmini bile koyamadığım bu duyguya kapıldım gidiyorum.

Telefonuma gelen bildirim ile yerimden kalktım masadan telefonuma baktım mesaj Sedattandı

SEDAT: Her zaman ki mekandayız komutanım bekliyoruz.

Mesaja cevap vermeden üstüme ceketimi alıp odadan çıktım saat 11'di Annem uymuştu, gitmeden Aslı'nın odasına uğramak için ilerledim kapıyı iki kez tıklattım " Gel" içeri girdim yatakta uzanmış bilgisayarına bakıyordu beni görünce gülümsedi
" Abicim" gülümseyerek yanına ilerledim

" Uyumamışsın ne yapıyorsun bakalım sen" dedim göz kırparak bilgisayarı gösterdi

"Dizi izliyordum uykum gelmedi de sen nereye" dedi elimdeki çeketi işaret ederek.

"Timle buluşacağım akşam kaçamağı, istersen senle kalır dizi izlerim" dedim başını iki tarafa salladı.
"Yok abi sen git" başımı salladım tam bir şey diyecekken "Abi bir şeye ihtiyacım yok " dedi gülümsedim saçlarının arasına bir öpücük kondurdum ve odadan çıktım

Mekana geldiğimde tim Zehra hariç eksiksiz oturuyordu, Emre de gelmişti bu sefer, normalde gelmezdi. Yanlarına ilerledim masa mezelerle donatılmıştı bir kaç şişede rakı vardı. Emre'nin yanındaki sandalyeyi çekip oturdum " Selamün aleyküm" dedim " Aleyküm selam" dediler bir ağazdan, Yavuz bana bir bardak rakı doldurdu Emre'ye döndüm.

BİR DAMLA GÖZYAŞI Where stories live. Discover now