8:YONCA

393 38 109
                                    

İnsan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.

(Zülfü Livaneli)

****

Bazı an'lar özeldir ve unutulmaz çünkü unutmak istemeyiz, bazılarını ise unutmak isteriz ama unutulmaz. İnsanlar unutmaz sadece alışır ve bunu unuttum sayar kendince. Ben iki şeyi hiç unutmadım; annemin terk edişini, babamın istemeyişini. O günden sonra yapılan her şeyi unuttum yada alıştım, ama aklıma hiç gelmedi bu ikisi kadar. Ben kötü şeyleri unutmak istiyordum iyi şeyleri ise hiç unutmamayı. Mesela bu günü unutmak istemiyorum. Sevdiğim, peşinden buralara geldiğim adam beni öpmüştü. Bundan sonra unutmayacağım böyle an'larım olsun istiyorum.

Anneme ilk defa bağırmıştım ve o bağırmamda da ' nefret ediyorum' dedim. Kendimi sorguladığım çok olmuştu, neden susuyordum bana bunları yapmalarına nasıl müsade ediyordum? Aslında cevap basitti kıyamıyordum, içimde onlara olan düşkünlüğümü söküp atamıyordum ne yaşadıysam içimde yaşamıştım, hep mutluyum iyim rolü oynadım onları kırmamak için yüzlerine bana yaptıklarını vurmamak için sustum. Ve en çok da bu yönümden nefret ettim.

Hayatta başa gelebilecek en güzel şey mutlu bir ailede olmaktır bence, herkes denk gelemez ben de gelemedim. Benim lanetim ailem oldu. Sanki biri beni bir büyü ile onlara bağlamıştı ne yaparlarsa yapsınlar hep onların yanında kaldım. Bazen beni görmediler, duymadılar, gel dediler geldim, git dediler gittim bunları bana yaparlarken ben hep sustum. Boş bardak bir gün taşar. Ama taşmaktan korkuyorum, taşmaya bugün çok yaklaştığımı fark ettim kendimi dizginledim ama nereye kadar yapabilirim bilmiyorum. Onları seviyorum ve üzmek de istemiyorum, üzmedikçe üzülüyorum.

Telefona gelen mesajla Çağan benden ayrıldı cebinden çıkarığı telefona bakınca yüzü düştü.

" Ne oldu?" dedim gözleri bana döndü telefonu cebine koydu.
" Görev çıkmış" dedi üzülerek boynunu yana eğmişti.

" Daha yeni geldiniz ama" dedim dudak büzerek
" Böyle sık sık gidiyor musunuz siz?" burukça gülümsedi.

" Benim hayatım bu Meva, severken bir daha düşün" dedi kısacası benim bu gitmelerime alışabilecek misin demişti.

" Beklemek ve özlemek kelimesini dibine kadar yaşayacaksın." dedi evet yaşayacaktım biliyordum ve bilmeme rağmen yine onu istiyordum seviyordum çünkü.

" Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir." yanına yaklaştım ve başımı kaldırıp iki hayatı andıran gözlerine baktım yine bana çok derin bakıyordu. " Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir" dedim şairden alıntı yaparak devamını getirmemiştim.

" Özdemir Asaf" dedi gülümseyerek başımı salladım. Özdemir Asaf ve Orhan Veli Kanık okumayı seviyordum.

" Sever misin?" dedim.

" Severim" elimi boynuma götürdüm ve ucunda üç yapraklı olan kolyemi çıkarttım ve ona uzattım.

"Şans getirsin." dedim, elimden kolyeyi aldı ve ucundaki yoncaya baktı.

"Dört yaprak olunca şans olmuyor muydu? Senin ki üç yaprak." dedi.

"Bu kolyeyi ölmeden önce anneannem vermişti, bende senin gibi sorgulamıştım ve bana neden üç yaprak olduğunu söylemişti."

"Nedenmiş?" dedi.

" Anneanneme göre dördüncü yaprak kendimizmişiz. İnanışa göre birinci yaprak Ümit, ikinci yaprak İnanç, üçüncüsü Sevgi. Anneannem bana bunu verirken, 'Kızım şans dört yaprakta değil inanmakta. Dört yapraklı yonca aramak yerine üç yapraklı al dördüncü yaprağı sen ekle. O yaprağın yerine koyacağım kelimeyi sen belirle. İnanırsan bu kolye sana şans getirecektir, demişti. Değeri büyük benim için" dedim gözlerine bakarak.

BİR DAMLA GÖZYAŞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin