16*

8.2K 587 129
                                    

Günün ikinci bölümü☺️

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Instagram zeyswatty

Keyifli okumalar 😚

✿⁠ ✿⁠ ✿⁠ 

Sıradan uzaklaşmış şaşkınca onları izlerken hoca onları ayırmak için bağırıp duruyordu. Diğerleri onları ayırırken, ikisi de birbirinin yakasını inatla bırakmıyordu. Sınıfta korkunç bir gürültü varken müdür yardımcıları Fatih hocanın sınıfa girdiğini gördüm.

"Gençler!" diye bağırıp onlara doğru ilerlediği sırada ancak birbirlerini bırakmışlardı.

İkisi de birbirine öfkeyle bakarken Fatih hoca onları sınıftan dışarıya doğru ittirip laf saymaya devam ediyordu. Hoca da peşlerinden giderken sadece arkalarından bakmıştık.

Az öncenin aksine sınıfta tamamen sessizlik olmuştu. Herkes birbirine anlamayarak bakarken daha fazla ayakta beklemeyip yerime oturmuştum.

"Bu ikisi birbirine saldıracak kadar ileriye gitmemişti hiçbir zaman."

"Sürekli birbirlerine laf atıp duruyorlar, sabır kalmadı ikisinde de."

"Hayır, dertleri ne onu da anlamıyoruz ki?"

Herkes kendince bir şeyler söylerken hoca içeriye girip sinirle bize bakmaya başladı. "Son sınıf olmanıza rağmen hâlâ çocuk gibi davranıyorsunuz!" diyerek sitem etti. "Ayrıca saygınız yok! Bir öğretmenin önünde nasıl bu kadar ileri gidebilirler?!"

Hoca yerine oturup sessizce beklemeye başladığında zilin çalması ile hızla sınıftan kaçıp gitmişti. Derin bir nefes alıp ben de sınıftan çıkıp Çağan'ın yanına gittim hemen.

Sınıfa girip sırasına yaklaştığımda birçok kişinin gözü yine bana dönmüştü. "Az önce ne oldu inanamazsın?!" dediğimde kaşlarını çattı.

"Ne oldu?"

"Emir derste Kuzey'e saldırdı resmen!"

"Niye ki?"

"Şimdi ben o şahsiyeti dövdüm ya." diyerek anlatmaya başladım. "Sınıfta herkes ne olduğunu soruyordu, Emir de benden bahsetmeyerek laf attı. Daha sonra ikisi de birbirine saldırdı."

"Resmen çocuk dayak yemeye doymuyor." dediğinde güldüm.

"Herkes hakkettiğini yaşarmış." diyerek omuzlarımı silktim. "Neyse gidip de kahvaltı yapalım, açım."

Yüzüme bakmayı sürdürdüğünde gözlerimi devirip kolunu tuttum ve onu ayağa kaldırdım zorla. "Beni yalnız mı göndereceksin?" dedim alınmış gibi yaparak.

Derin bir nefes aldığında birlikte sınıftan çıkıp aşağıya inmeye başlamıştık. "Ne yiyeceksin?" diye sordu.

"Peynirli poğaça." dediğimde başını salladı.

Kantine girdiğimizde oldukça kalabalık olduğunu görmüştük. "İstersen sen kenarda bekle, ben alıp gelirim." dedim ve cevabını beklemeden sıraya girdim hemen.

Zil çalmıştı fakat hâlâ poğaça almamıştım. Sıra sonunda bana geldiğinde iki tane poğaça isteyip hızla beni bekleyen Çağan'ın yanına gittim.

Poğaçayı yiyerek kantinden çıkıp koşmaya başlamıştık. Koridorlar boşalmıştı ve birazdan hocalar derse girecekti. Çağan kendi sınıfına koşarken bir üst kata çıkıp sınıfa koştum.

Cennet'in MelodisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin