1

1.2K 79 53
                                    

1998

Harry yüzüne yediği sert yumruklarla daha da öfkelenmiş, üstünde kendisine vuran gencin kollarından tuttuğu gibi onu yere serip burnuna sert bir yumruk atmıştı. Yakasını sıkıca kavradı, sert rüzgar gözlerini yaktığı sırada elmacık kemiklerine de ağır yumruklar indirmeye devam etti.

Sonra aniden ensesinden tutulduğu gibi yumruk attığı sarışının üstünden kalkmış ve itilmişti.

"Ne oluyor burda!"

Ayaklandı Harry, burnu kanayan ve kaşı patlayan Draco da arkadaşlarına tutunarak kalktı. "O başlattı profesör!"

"Yalan söyleme! Anneme küfreden sendin!"

"Küfür etmedim, sadece kokmuş dedim ve eminim öyledir-"

"Bana bak o ağzını topla yoksa-"

"Kesin sesinizi, düşün önüme!"

Harry ve Draco nefretle, öfkeyle, kinle baktılar birbirlerine.

"Yürüyün dedim!"

İkisi de arkadaşlarını bırakıp McGonagall'ın peşinden ilerlemişler ve binaya geçmişlerdi. Harry kanayan dudağını sildi, sızlayan gözünü görmezden gelmiş ve yanında yürüyen Draco'ya bakmıştı. Onun hâli daha kötü olduğu için içten içe sevinmiş ve nefretle dönmüştü önüne.

"Annen gibi kokuyorsun Potter," dedi Draco kulağına. "Bok gibi yani."

Harry yumruğunu sıktı ve Draco'yu sertçe itti. McGonagall arkasına baktığında ikisi de sessizce ilerlemeye devam etmişler ve yedinci kata çıkmışlardı. Odaya girdiler sakince, müdüre yerine oturdu, iki gençte onun önünde dizildi ve müdüreye bakıp cezalarını beklediler.

Savaş bitmiş, herkes kan dökmeyi bırakmıştı. Kazanan Harry Potter olmuştu ve yedinci sınıfı okumayan öğrenciler için sekizinci sınıf kontenjanı açılmıştı. Bu döneme Draco da gelmiş ama savaş bitip aralarında ki konuyu da kapatmaları gerekirken, Draco hâlâ yüzsüzce (sadece Harry'e) zorbalık etmeye devam ediyordu.

Bu yüzden de sekizinci sınıfları bile, hâlâ cezalarla doluydu. Üstelik daha yeni kazan temizleme cezasından kurtulmuşlardı...

"Olmuyor, sizi cezalar bile adam etmiyor. Niye iflah olmuyorsunuz evladım siz?"

"Potter başlatıyor profesör, kolumda ki lekeye laf etti."

"Yalan mı? Taşımıyor musun onu hâlâ?"

"İsteyerek almadım! Biliyorsun bunu!"

"Sonuçta aldın, aldığını söyleyince de zoruna gidiyor."

"Sonuçta annen öldü, öldüğünü söyleyince de zoruna gidiyor."

"Aynı şey değil!"

"Aynı şey!"

"Kesin sesinizi!" Diye bağırdı McGonagall ve ikisi de birbirlerine sertçe bakıp sustu. "Gerçekten vereceğim daha fazla ceza kalmadı. Uzaklaştırma vereceğim."

Harry bunu istemese de birşey demedi. Draco ise gözleri kocaman büyümüş bir şekilde "Profesör hayır," dedi. "Sınav haftasına az kaldı. Şuan dersleri kaçırırsam hiçbirine hazırlanamam."

"Arkadaşlarından alırsın."

"Arkadaşlarım yok ki, çoğu gelmedi bu dönem. Kimse vermez bana. Potter'ı uzaklaştırın."

"Niyeymiş? Sen okulda refah içinde kal, bende bir hafta boyunca sıkıntıdan patlayım. Hayır profesör, ya ikimiz, ya ikimiz."

"Senin kaybedeceğin birşey yok tabi, zaten sınavlara da çalışmıyorsun, geleceğin hazır çünkü."

İn Time Journey Where stories live. Discover now