2. NOTA🎵

76 13 34
                                    

"Ah! Diye inlerken bile içinde bir şükür
Duygusu vardır. Acında da hüznünde de kendinsindir."

*Doğan Cüceloğlu

"Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın anısına

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın anısına..."


-Türkiye Cumhuriyeti-

ANKARA/ETİMESGUT


İnsanlar birbirlerini hayatlarında bir belki iki kere görürler. Üçüncü görüşte, bu artık hayatın bir tesadüfü değil, oyunudur. Ya kader ağlarını  örer. Ya da birbirlerinin kaderi olurlar. İki gönülden biri umut eder, diğeri onu arar. Birbirlerini buldular mı, gönülleri çekimlenir birbirine.
İnsan budur ya; birbirlerinin kaderi olmak için doğmuşlardır ve birbirleri için ölürler.

Bir kadının kalbi umut etti. Ve yine bir kalp onun umudunu sezdi. Kader ağlarını ördü ve o iki insan birbirlerinin kaderi oldular. Son nefeslerini ise birbirleri için verecekler...

İnsan sevdiği işi yapınca, o işe emek verince daha istekli oluyor. İşime, çocuklara saygı ve sevgiyle bağlıydım.
En büyük hayalim olmasa da işim bazıları için bir hayaldi.

Öğretmen olmak kutsal bir meslektir.
Matematik, Türkçe, fizik, kimya, beden, müzik her dersin öğretmeni bana göre birer kutsal meslek emektarı. Onların alın teri elinde büyümüş olan öğrencilerin iyi yerlere geldiğini görmektir.

Ben de kendi öğretmenimin alın teriyim. Sadece biri. İlkokul öğretmenim. Bir tek onun Hatrı bende sayılır. Ben bir tek onun elinden çıktım. Geldiğim bu güzel, kutsal mesleğin teminini o sağladı.

Ben de şimdi tıpkı onun gibi bir öğretmenim. Belki branşım farklı ama dediğim gibi her branşın öğretmeni birer kutsal meslek emektarı.
Müzik öğretmeni olmakta bir hayli emek istiyor. Sesi güzel olan, hayali olan, birşeyler çalabilen... Bir sürü çocuk, genç hepsi senin sayende bir yerlere varıyor. Bunu bilmekte güzel.

Bunu bilerek işini yapmakta beni bir hayli mutlu ediyor. İşim gereği fazla yoruluyorum. Küçük çocuklara hiç bilmedikleri notaları ilk enstrümanları olan melodikalarla öğretmek. Sesi güzel ama ne yapacağını bilmeyen bir gence yol göstermek. Bunlar bir hayli yorucu ama günün sonunda o küçük yorgunluklar bir sürü marifetler doğuruyordu. Mutluluğun zirvesiydi
Benim için.

"Çocuklar! Beni dinler misiniz bi!"
Artık bağırmaktan boğazım Ağrısa da iki çift kelime ettirmiyorlardı. 3. Sınıflardı. Bundan sonra ise 10. Sınıf bir sınıfa dersim vardı. Onlar biraz daha olgundu en azından sus diyince susmayı bilirlerdi. Ama küçük çocuklara söz geçirmek bir hayli zordu.

BARUT'UN NOTA'SIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin