10.NOTA🎵

28 2 5
                                    

Bin inkisar yaşar da şu gönül
Bilmem binbirinde neyi arar
Solar ömründen hergün bir gül
Görür yine aldanır yanar gönül.

*Nahil Boztepe


"Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın anısına

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın anısına..."

ANKARA/ETİMESGUT

Erkuran malikanesinde, yine soğuk ve karanlık birgündü. Herkes kahvaltı sofrasına yetişmek için işlerini çabucak bitirmeye çalışıyordu.
Çalışanlar bir o yana bir bu yana koştururken, demgüzar koltuğun baş köşesine sinmiş kahvesini içiyordu.

Gazetelerde Çınar'ın boy boy Diyarbakır'da ki fotoğrafları vardı.
Hepsinin ise anlattığı tek birşey vardı;
"Erkuranların küçük vârisi Çınar Erkuran, Diyarbakır'da bir devlet Hastanesi'de nişanlısı Aheste karakılıç'ı ziyaret etti. Biricik nişanlısının mesleği gereği gittiği şehirde, uğradığı terör saldırısı nedeniyle hastanelik oldu."

Yazılmıştı. Gülerek okuyordu. Çınar'ın düştüğü bu durum onu bir hayli keyiflendirmişti.
"Şuna bak. Senin layık olduğun soyad bu değil Çınar... Bu fahişe kızın peşinden koşmak seni günden güne düşürüyor." Dedi Kendi kendine.

"Birincisi o kız fahişe değil. İkincisi ben onun peşinden asla koşmadım. Sadece yakında olacaklar için ona bir müddet daha süre veriyorum. Sonuçta her kuşun yakalanmadan önce özgürce uçtuğu zamanları vardır. Aheste de öyle...
Önce özgürce uçacak sonra özgürce uçtuğu günleri mumla arayacak." Çınar'ın sesi kendinden emin çıkmıştı.

Demgüzar'ın tam karşısında, üstünde siyah takım elbisesi, içine giydiği yeleği ve beyaz gömleği ile her zamanki Çınar'dı. Keskin çehresi ve yeşil gözleri demgüzar'a nefretle bakıyor, onu aşağılayıcı derecede süzüyordu. Kumral saçlarının yanları alınmış, üst kısmı gür bırakılmıştı.

"Kuşu kafese tıkmadan önce sesine hayran bıraktıklarını gör. Maazallah kuşun sesine gelip açmasınlar kafesi?"
Sesinde alay vardı. Çınar ise bir eli cebinde diğer eli ise her sabah aldığı ağır kafein içeren kahvesini tutuyordu. Usulca bir yudum daha alıp, demgüzar'a bir adım yaklaştı. Hemen oturduğu koltuğun önünde durunca, demgüzar ona aşağıdan, o ise demgüzar'a yukarıdan bakmaya başladı.

"Kafesler tercihim değildir. Ben genelde kanatlarını kırarım. Sonra ise bırakır, kaçmasını beklerim. Ama kaçamaz..." Dedi kahvesinden bir yudum alırken. Hemen arkada bulunan sehpaya oturup,
"O yarasının iyileşmesini bekler, ben ise yeni yaralar açmayı. Ben kuşa umut bile ettirmekten vazgeçiririm. Benim kafeslerimin kapısı her zaman açıktır bu yüzden..." Dediğinde, sesinde acımasızlığın en üst seviyesi vardı. Elde etmek onun için bir gurur meselesi olmuşken, Aheste'yi bırakmaya bu yüzden hiç niyeti yoktu.

BARUT'UN NOTA'SIWhere stories live. Discover now