8.NOTA🎵

23 2 3
                                    

"Kalp Allah'ın mülküdür. Göğsünde atınca, senin mi sandın..."

"Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın anısına

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın anısına..."

3 saat önce...

Cevahir Çınar'ı asansörde bırakıp, plazanın çıkışına doğru yürüdü. Rüzgar sert esiyordu. Ankara'nın her günü soğuktu.
Ve Cevahir soğuk, karanlık Ankara günlerine bayılırdı. İçinde ki kötülüğün, kararmış kalbinin bir yansımasıydı karanlık gökyüzü...

Rüzgar, sırtına attığı paltonun uçuşmasına sebep oluyordu. Elleriyle paltosunu tutarken, arabanın önünde duran şoför rüzgar demeden dimdik Cevahir'i bekliyordu. Arabaya yaklaşan Cevahir'i görünce kapıyı açtı.

Cevahir hızla arabaya yürürken, Çınar'ın sesini duydu.
"Baba!" Diye bağıran sesini...
Sesin geldiği yöne baktığında, Çınar hemen dibinde bitmişti.
"Şirketten önce gitmem gereken bir yer var. Oraya uğrayıp şirkete geleceğim."

"Geç kalma." Dedi düz bir ifadeyle.
Arabaya bindiğinde, Çınar'da kendi arabasına doğru ilerleyip bindi.
Cevahir, telefonunu çıkarıp Erman'ın aklına soktuğu planı devreye sokacaktı.

Habeyb'i arayıp açmasını beklerken gözleri tuttuğu içki bardağında gezindi. Bardağı sallayıp bir yudum daha aldığında, telefonda beliren ses habeyb'ti.

"Alo!"
"Benim... Cevahir." Sesi gayet sakindi.
"Qadi ama Cevahir bey... Sana daha kaç kere söylemem gerekiii! Beni bu numereden erama diye. Bağ sonra yakalanırsaq senden bilicim ha!"
Arapça dilinden dolayı dolanan dili Türkçe'ye yatkın değildi. Cevahir çıkan birkaç kelimeyi anlamıştı.

"Her an bizi dinlemiyorlar. Endişelenme. Konumuz şuan bu değil.  Senden birşey isteyeceğim..."

"Ya... Qoskoca Cevahir bey, benden birşey istici... Şaşırmamak elde degil valla." Alaycı bir tavırla, Cevahir'le konuşurken, Cevahir her zaman ki gibi gayet sakindi. Gözlerini, görmeyeceğini bile bile devirdi.

"Off Habeyb... Çok uzatma. Sohbet etmek için aramadım, beni iyi dinle.
Senin bölgen vardı. Şu Diyarbakır Bayırlı..."

"He vardi... Ayıp ediysen Cevahir bey. Heryer benim bölgem..."

"Neyse ne işte, o bölge daha önemli benim için. O köyde bir öğretmen var... Yeni atandı. Adı Aheste. O öğretmeni araştır. Nerede, ne yapıyor, kimle geziyor... Hepsini araştır ve onu o köyden kaçıracak birşeyler yaptır adamlarına."

Gülme ve kıkırdama sesleri yükseldi telefonda... Cevahir ne olduğunu anlamayınca, gülmesinin bitmesini bekledi. Çünkü bu adamın aylaklığı onu çileden çıkarıyordu.
"Şimdi..." Dedi habeyb gülerek...
"Sen, Qoskoca kırmızı bültenle aranan, qara listeye adı en başa yazılmış bir teröristten basit bir ögretmen ile uğraş diyisen. Sen kafayi yediin? Yoksa içtigin birşey dokundi?"

BARUT'UN NOTA'SIWhere stories live. Discover now