9.NOTA🎵

29 3 29
                                    

"Rüzgar yine kokunu getirdi.
Anlayacağın canım yine burnumda."

*İlhan Berk


"Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın anısına

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın anısına..."

-DİYARBAKIR/LİCE İLÇESİ/ ÖZEL KUVVETLER ÜSSÜ-

Helikopter Lice ilçesinin özel kuvvetler üssüne iniş yaptığında, onları bekleyen ambulans helikopterden indirilen, Aheste'yi sedyeye sevk etti. Aheste'nin bilinci kapalıydı. Başka bir ambulans ise Tekir'in naaşını alırken, Erdem hemen ambulansların arasında dimdik duruyordu. Durmaya çalışıyordu...

Bir yanda evladı bildiği askeri şehit olmuşken, bir yandan da kızı ölümün pençesinde savaş veriyordu.
Aheste'nin bulunduğu ambulans giderken, Erdem askerlerinin helikopterden inmesini bekledi. Tim teker teker inerken, Tekir'in bulduğu ambulansta gitmişti.

Tim helikopterden indiği an, Erdem albay'ın önünde dizildiler.
Hepsinin yüzü asık, gözleri belli ediyordu, buruk yüreklerini. Baktıkları yer ise belliydi...
Gökyüzünde nazlı nazlı dalgalanan Dev Türk bayrağıydı.
Ay yıldızı özgürce dalgalanıyordu. İşte bu yüzden Tekir şehit olmuştu.

O ay yıldız dilediğince dalgalansın diye. Arkasında bir ana, bir kardeş, bir kız bırakarak şehit olmuştu. Sırf başka analar başka kardeşler başka kızlar rahat rahat uyusun diye. Onlar canlarını başka canlar yaşasın diye ölüme terkeden, ailelerini acıya terkeden birer kahramandı.

Ve kahramanlar can verirdi, yurdu yaşatmak için...

"BAŞIMIZ SAĞOLSUN!"

"SAĞOL!" Dedi tim hep bir ağızdan.
Bir çölden farksız olan göz pınarları, gözyaşı nedir bilmezdi.
Hepsinin acısı bir ömür boyu ukde kalacaktı içlerinde. Hepsinin göz pınarları kuru olacaktı hep.
Yasları bir ömür boyu sürecek ama bir güne sığdırmak zorunda kalacaklardı. Çünkü onlar askerdi. Onlar bu yola; sonunda şehadet olduğunu bile bile çıkmışlardı. Onlar için yas, ağlamak, üzülmek... Diye birşey sadece bir gün yaşanırdı.
Ertesi gün yine göreve gider, akan kanı yerde bırakmamak için kendi kanlarını akıtırlardı.

Çünkü onlar Türk askeriydi. Kanları akar, kan akıtırlardı.

"Komutanım, kızınızın yanına gitmeyecek misiniz?"

Erdem dik duruşuyla, başı dik bakarken Şahin'e, "Cenazemiz var Bozkuş. Şehit uğurlanmadan hiçbir yere gidilmez."

"Durumu kötüydü, komutanım."

Derin bir nefes aldı Erdem.
"Bir şehit daha uğurlanır o zaman, Bozkuş..."

Sesi gayet net ve emin çıkmıştı.
Şehit olanda evladıydı. Bir evladını daha şehit verirdi. Kalbi buna nasıl dayanırdı bilmiyordu. Bala'sının emaneti olan cananını toprağa vermeye kalbi ne kadar dayanırdı, hiç bilmiyordu.

BARUT'UN NOTA'SIWhere stories live. Discover now