3.NOTA🎵

40 7 15
                                    

"Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor, bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor!"

*Mehmet Akif Ersoy

  "Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın anısına

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

  "Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın anısına..."


Çiçeğim solmuş. Neden? Fazla mı su verdim? Hiç su veremedim mi? Çok mu güneşte kaldı? Yoksa hiç güneş ışığı Göremedi mi?

Fazla değer veremedim mi? Onun için mi soldun? Solma. Söz bundan sonra sana daha iyi bakacağım.
Ama sen solma. Sen solarsan, annemin kokusunu unuturum.

"Baba! Baba!" Diye bağırdı aheste.
Erdem koşarak aheste'nin yanına geldiğinde, endişeyle ellerini kollarını kontrol etti. Belki birşey ısırmıştır diye. Köyde fazla zehirli hayvan vardı.

Ama hiçbir şey yoktu. Yüzünü yüzüne doğrulttuğunda, gözyaşları yanaklarını ıslatmıştı. "Çiçeğim solmuş. Baba." Diye ağladı. Erdem kızını kucağına aldığında, "Çiçek bu. Solar da açar da. Niye ağlıyorsun güzel kızım?" Aheste hâlâ ağlıyordu. Elleriyle yüzünü kapatmıştı. Ne zaman ağlasa yüzünü elleriyle gizlerdi. Ağlamanın ayıp birşey olduğunu sanardı. Ağlamaktan utandırdı.

Erdem her ne kadar ağlamanın ayıp olmadığını söylese de, aheste bu huyundan vazgeçemiyordu.
"Ama benim çiçeğim solarsa annemin kokusu da gider. Ben o Zaman nasıl uyurum geceleri?" Dedi. Burnunu çekerek. "Yenisini alırız. Sen yeter ki sıkma o güzel canını." Tesellisi az da olsa işe yarıyordu. "Hem ben birazdan göreve gideceğim. Babayı böyle mi uğurlayacaksın göreve?" Dedi. Aheste'nin gözleri birden açıldığında, babasının göreve gideceği aklına geldi.

Babası ne zaman göreve gitse, nergisleri hep solardı. Erdem görevden gelince alacağını söyler teselli ederdi aheste'yi. Aheste babası görevden gelene dek beklerdi babasını. Bazen bir gece, bazen gecelerce, bazen günlerce gelmezdi erdem. Aheste gecelerce hem annesinin kokusunu hem de babasını özlerdi. Dedesi ona annesinin anılarını anlatır unuttururdu herşeyi. Aheste de can kulağıyla dinler, annesini yad ederdi.

Erdem günün, günlerin sonunda elinde bir demet nergisle eve dönünce, aheste yine anlamıştı. Babasının hep geleceğini.
"Baba göreve gitme. Bak yine nergislerim soldu. Annemin kokusu da yok. Sende gidersen, sende olmayacaksın. Gitme. Ben yalnız kalmak istemiyorum." Erdem kızının bukle bukle olmuş gece karası saçlarından derince öptü.

"Olur mu kızım? Deden var. Onunla oyunlar oyna, vakit geçir. Ben hemen geleceğim. Eğer yine geç kalırsam yıldızları say ve ne kadar sayarsan, o kadar not et. Günün sonunda sana saydığın yıldız kadar nergis alacağım.
Söz." Aheste bu fikre garip bakışlarla bakmıştı. "Ne kadar çok sayarsam, o kadar çok mu alacaksın?" Diye sordu heyecanla.

BARUT'UN NOTA'SIWo Geschichten leben. Entdecke jetzt