6

1K 105 11
                                    

Benden canavar yaratacağını söylediği andan beri, dakikalarca orada sessizce oturmuştuk. Obake gözlerini bir saniye üstümden ayırmamıştı, bu süreçte kaşları hep çatılı kalmıştı. Bense utanmak ve ne demek istediğini anlamaya çalışarak geçirmiştim dakikaları.

"Selam." Kapı aşırı sesli açıldığında yerimde sıçramıştım. İçeri saçları beline kadar uzanan, sarışın bir kadın girmişti. Gözleri yeşilin en canlı tonunu taşıyordu. Onunda bakışları beni bulduğunda tek kaşı havalanmıştı.

"Ee bu çocuk değil?"

"Doğu." Omuz silkip kendimi Obake'nin yanına atmış ve o da bir sigara yakmıştı.

"Kahvaltı hazırladın mı?"

"Hayır. Hazırlarız şimdi." İkisi de birbirine karşı aşırı soğuk duruyordu. Neko sigarasını bitirip, mutfağa geçtiğinde Obake'de onu takip etmişti. Salonda tek kaldığımda rahat bir nefes almıştım. Neredeyse hiç uyumamıştım ve başım çatlıyordu.

"Davet mi bekliyorsun?" Onun soğuk sesi ile ayağa kalkıp, yanlarına geçmiştim. Masada üç tane tost, yeşillik ve kahvaltılıklar vardı. Boş sandalyeye oturup, yeşillikten alırken önümdeki tostu onlara doğru itmiştim.

"Sevmiyor musun?"

"Yasak." İkisi de anlamaz şekilde bana bakarken ben yeşillikleri yemeğe başlamıştım. Çoğu öğünümde sadece haşlanmış sebze yiyebiliyordum. Ailem her şeye yasak koydukları gibi normal şeyler yememi de yasaklamışlardı.

"Nasıl aile amına koyayım bunlar." Obake kendi kendime mırıldanmış ardından tostundan kocaman bir ısırık almıştı. Sessiz ve hızlı bir şekilde kahvaltıyı bitirmiştik ama hava hala aydınlanmamıştı.

"Beş dakikaya kapının önünde olun, bende geliyorum." Yanımdan geçerken üstündeki ince tişörtün ucunu tutmuştum. Adımları anında dururken yan bir şekilde bana bakmıştı.

"Benim montum dün arabada kaldı." Dudağı hafifçe yukarı kalkarken tamamen bana dönmüş ve hafifçe kafasını eğmişti.

"Montunuzu giyin dediğimi hatırlamıyorum?"

"Ama so-" eliyle beni durdurmuş ardından içeri geçmişti. Çaresizce Neko'ya baktığımda arkasına yaslanmış sigarasını içiyordu.

"Hiç bakma öyle." Omu silkip, sigarasını söndürdükten sonra evin dışına çıkmıştı. Dudağım büzülürken ağlamamak için yumruklarımı sıkmıştım. İki tane yabaninin arasında kalmaktansa keşke bodrumda ki dar odada kalsaydım diye geçirmiştim içimden.

"Doğu, dışarı." Obake dışarı çıktığında el mahkum bende onu takip etmiştim. Dışarı çıktığım an gördüğüm köpek ile çığlığı basmış ve kendimi Obake'nin arkasına atmıştım.

"Napıyorsun?" Bana dönüp, çenemin ucunu tuttuğunda dolu gözlerim ile ona bakmıştım.

"B-ben, çok korkuyorum." Sert ifadesi geldiğimden beri ilk kez yumuşar gibi olmuştu. Çenemi tutan parmakları temasımızı keserken yutkunarak yüzüne bakmıştım.

"Neko, Lord'u yerine koy. Bugün onsuz çalışacağız." Neko oflayarak köpeği yerine koyarken rahat bir nefes almıştım.

"Bugün ilk gün olduğu için Lord yerinde duracak ama bir dahakine o da bizimle gelecek. Kendini alıştır." Kafamı olumlu anlamda sallayıp, üşüyen kollarımı ovuşturmuştum.

Doğu böyle bebek tiplerden değil. Sadece bastırılmış ve çok fazla travması olan biri. Belki sonra küçüklüğüne de değiniriz.

KAISEN -GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin