8

933 105 11
                                    

Gözlerimi araladığımda çoktan hava kararmıştı, odanın içi sadece mutfaktan gelen ışık ile azıcık aydınlanıyordu. Ayağa kalkıp gerindiğimde bacaklarım titriyordu. O kadar çok koşmuştum ki belki bu yaşıma kadar koşmadığım zamanların cezasını bu koşuş ile ödemiş bile olabilirdim.

Mutfağa sessiz olmaya özen göstererek gittiğimde Obake, ocağın başında yemeği karıştırıyordu. Altında bol bir eşofman üstüne ise atlet giymişti. Atletin açıkta kalan yerlerinde çokça eski olduğu belli olan izler vardı, birkaç tanesi ise daha taze duruyordu.

"Acıktın mı?" Bana bakmadan konuştuğunda anında duruşumu düzeltmiştim. Arkaya bakmamıştı ve bende ses çıkarmamıştım, hisleri baya kuvvetli olmalıydı.

"Yardım edeyim size." Üstümdeki ince sweatin kollarını yukarı kıvırmış ve hemen yanında durmuştum. Aramızda fazla boy farkı yoktu ama o kalıplı olduğu için yanında cılız kalmıştım.

"Sizli konuşmana, bana saygı duymana gerek yok." Tavanın kenarından bir et parçası almış ve bakmadan bana uzatmıştı.

"Ya-"

"Yasak babanın evinde ufaklık, sadece sebze yemeğe devam edersen koşuda ölmen bile olası." Uzattığı et parçasını dişlerimin ile almış ve çiğnemeye başlamıştım. Tadı o kadar güzeldi ki gözlerimi kapatıp, belki de küçükken bir iki kez yediğim yemeğin tadını çıkarmaya çalışmıştım.

"Güzel mi?"

"Harika. Elinize, eline sağlık." Kafasını memnun bir ifade ile sallamış ardından yanda duran paketten bir sigara çıkarmıştı. Gözleri ile etrafı tararken hemen yanımda duran çakmak ile sigarasını ben yakmıştım. Bu esnada titreyen elimi görmezden gelip, ona bakmamaya çalışırken o içine fazlaca duman çekmişti.

"Her günü koşu ile doldurmayacağız. Bu işi yapabilmen için önce vücudun kuvvetli olmalı, hızlı koşmalısın. Eğer güçlendiğine emin olursam o zaman başka eğitimlere geçeceğiz. Bu sürede öğünlerini güzelce yemen ve antrenmanlara daha çok odaklanmanı istiyorum." Ocağın altını kapatıp, tavayı masaya koymuş yanına da pilav tenceresini koyup oturmuştu. Karşısına oturup, onu izlerken kaşlarını çatık halde yemeklerini tabaklara koymuştu.

"Sırtındaki izler nasıl oldu?" Merakıma yenik düşüp sorduğum soru ile hareketleri anlık sekteye uğramıştı.

"Korkunç mu gözüküyor?" Kafamı olumsuz anlamda sallamıştım.

"Sadece sana çok acı vermiş gibi duruyor."

"Sana da verecek." Kaşlarını havalanırken tabağımı önüme itmişti.

"Yemeğini ye." Bunu daha fazla konuşmaman için yaptığının farkındaydım. Onu dinlemiş ve yemeğe başlamıştım.

"Babanın şirketi hakkında neler biliyorsun?"

"İlaç ürettiklerini biliyorum ama sadece ilaç olduğunu sanmıyorum. Etrafında bir sürü koruma var."

"Paravan bir şirket, dedenden geldiği için baban orayı kullanıyor."

"Peki gerçek amacı ne?" Ağzına aldığın et parçasını çiğnerken arkasına yaslamış ve tehlikeli bir şekilde sırıtmıştı.

"Duyacaklarını sindirmen uzun sürecek."

KAISEN -GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin