11

864 108 12
                                    

Saat gece yarısını bir hayli geçerken evde tek başıma kalmanın korkusu iyice bedenimi sarmıştı. Oturduğum koltuktan Obake gittiğinden beri kalkmamıştım ki bu saatler ediyordu.

Bana verdikleri telefonda kayıtlı olan iki numarayı da defalarca aramıştım. İlk başta çalsa bile sonradan ulaşılamamıştı. Sıkıntı ile tırnaklarımı koparıp, karşımdaki saate bakmaya devam etmiştim.

Başına bir şey gelmiş olabilirdi hatta ölmüş bile olabilirdi. Düşüncesi bile gözlerimin dolmasına sebep oluyordu. Ona bir ay içinde nasıl bu kadar bağlanmıştım, bende bilmiyordum ama hayatımda büyük bir yer kaplamıştı.

Herkesin küçümser bakışlarının yanında o bana sıradan insanlara bakar gibi bakıyordu. Hatta bazen beni izlediğini, izlerken gözlerinde gördüğüm duygunun merhamet olduğunu fark ediyordum.

Dışarıdan içeriye loş bir ışık girmiş, birkaç dakika sonra ise kapı açılmıştı. Obake yorgun gözleri ile içeri girdiğinde yerimde dikleşmiştim. Gözleri beni bulmuş, ardından ağır ağır mutfağa girmişti.

"Neredeydin?" Kalçasını tezgaha dayayıp, büyük bir bardak suyu tek dikişte bitirirken gözlerim ile vücudunu kontrol etmiştim, onun eve sağ gelmesini ile beklemiyordum.

"Görevde. Uyumadın mı?"

"Korktum."

"Sebep?"

"Sana bir şey oldu sandım. Telefonlarımı da açmadın." Kafasını aşağı yukarı sallarken dolabı açmış ve kahvaltılıkları çıkarmaya başlamıştı.

"Neden haber vermedin ki?"

"Neden vereyim?"

"Çünkü me-" eliyle beni durdurup, masaya geçtiğinde ben hala ayakta bekliyordum.

"Kahvaltını yap." Kollarımı önümde bağlayıp, öylece beklerken derin bir nefes almıştı.

"Merak etmeni gerektirecek bir durum yok."

"Ben açmasam sen merak etmez miydin?" Dudağımın içini dişlerek sorduğum soruya karşılık uzun uzun yüzüme bakmış ardından geriye yaslanmıştı.

"Durumumuz farklı, ben kendimi savunabiliyorum."

"Saçmalık."

"Kahvaltını yapar mısın, antrenmana geç kalacağız." Benim için hazırladığı alıp, bahçeye çıkmış ve anne kedinin önüne koymuştum. İçeri girip, salona geçerken onun bakışları hep benim üzerimde kalmıştı.

Yarım saatin ardından mutfaktan çıktığında üstümdeki yorganı kafama kadar çekmiş ve arkamı dönerek yatmıştım.

"Trip mi yapıyorsun küçük?"

"Bende senin telefonunu açmayacağım."

"Hmm, kesin açmazsın."

"Görürsün, meraktan öleceksin." Kıkırdama sesi geldiğinde nefesimi tutmuş ve yorganı hafifçe aralayarak gülen suratına bakmıştım. Onu ilk kez böyle görüyordum ve bu hali çok hoşuma gitmişti.

"Bugün ikimizde izinliyiz. Uyuyabilirsin." Kendi odasına geçtiğinde arkasından bakakalmıştım.

KAISEN -GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin