•Afrodizyak Kokusu•

2.6K 259 115
                                        

İyi okumalar. Bu bölüm +18 sahne içermektedir. Rahatsız olanlar isterlerse okumayabilirler.

.
.
.
.

"Prensim ben sanırım istiyorum."

"Neyi istiyorsun Jeongguk?"

"Altın yoldan geçme sebebim olan şeyi."

Prens Taehyung gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.

"Emin misin Jeongguk?"

Ne istediğimin farkındaydım, üstelik benim için bir ilk olacaktı. Kızarıp bozarsam da ilk adımı atmıştım artık, geri dönüşü yoktu.

Utancımdan sesimin titremesine engel olamadım ve kekeleyerek cevap verdim.

"Eminim prensim. İstiyorum."

Gülümsedi ve beni belimden tutarak yatağa yatırdı. Beni yatırdıktan sonra kalktı ve elinde bir mumla geri döndü.

"Prensim, o nedir?"

"Afrodizyak kokulu mum. Seni rahatlatacaktır."

Mumu yakarak yatağın yanı başına koydu ve yanıma gelerek üzerime çıktı.

Uzun saçları boynuma değip beni gıdıklandırıyordu. Elleri başımın iki yanındayken gözleri gözlerimdeydi.

"Gözlerin Jeongguk, gözlerin yıldızları anımsatıyor."

Gelen iltifat karşısında ne yapacağımı bilemedim ve gözlerimi kaçırıp gülümsedim.

"Teşekkür ederim prensim sizin de gözleriniz çok güzel kokuyor, aman bakıyor, yani güzeller işte."

Dediklerimle Prens Taehyung kahkaha attı ve elini yanağıma koydu.

"Gerçekten bayılıyorum sana."

Cevap vermemi beklemeden beni kendine çekti ve dudaklarımı öpmeye başladı. Kollarımı boynuna dolayıp gözlerimi kapattım ve ilk günkü acemliğimle ona karşılık vermeye çalıştım. Gerçekten bu konuda çok beceriksizdim, tek yapabileceğim ona ayak uydurmaktı.

Benden ayrılıp dizlerinin üzerine oturdu ve üzerindekileri yavaşça çıkardı. Sapık gibi görünmek istemiyordum lakin gözlerimi vücudundan ayıramıyordum. Bu hoşuma gitmiş olacaktı ki sırıttı ve aniden belimden tutarak beni kucağına oturttu. Refleks olarak ellerimi göğsüne koyduğumda kızarıp hemen geri çektim.

"Beğenmedin mi yoksa?"

"Ah... Şey, hayır. Hayır prensim öyle değil... Yani refleksti sadece."

Gülümsedi ve kıyafetlerimi çıkardı. Kıyafetlerimin çıkarılmasıyla yara izi dolu, çelimsiz ve onunkinin aksine zayıf vücudum ortaya çıktı.

Parmaklarını yara izlerimde gezdirip omzuma bir öpücük kondurdu ve başını omzuma yasladı.

"Nasıl dayanabildin? Küçük ve narin bedeninle onca şeye rağmen hâlâ burada, yanımdasın."

"Tiksindiniz mi?"

Başını kaldırıp bana kocaman açtığı gözleriyle bakmaya başladı.

"Hayır saçmalama. Senden asla tiksinmem. Jeongguk gözümde nasıl olduğunu bir bilsen."

Gülümsedim ve prensin dudaklarına bir öpücük kondurdum. İlk defa ben onu öpmüştüm!

Elleri belimi okşarken gözlerini kapattı ve dudaklarımı öptü. Beni öperken elleri yavaşça aşağılara indi ve altımdaki pantolonu çıkarıp beni tamamen soydu.

Kıpkırmızı kesilmiştim. Daha önce kimsenin karşısında böyle çırılçıplak kalmamıştım.

Dudaklarımızı ayırdım ve nefesimi dudaklarına doğru verdim.

Incompetent PainterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin