36.bölüm (melek yüzlü şeytan)

320 25 18
                                    

İnsan dediğin neydi ki? Doğar, yaşar ve ölür. Biz bu döngünün içinde değil miydik? Ama neden bunu bildiğim halde acı çekiyordum?

Her şeyin üzerinden aylar geçmişti lise'den mezun olmuştuk. Bu süreçte ne Furkan asla karşıma çıkmamıştı. Anlaşılan oydu ki hemen unutmuştu beni. Ama benim aptal kalbim hala onu unutamamıştı gözümün önüne sürekli gelen kahverengi gözleri. İle bu durum benim için daha da zor bir hal almıştı.

Gözlerime vuran gün ışığı ile. Nefesimi verdim tüm bu olanlar malesef ki hayatın gerçeklerinden kaçmama izin vermemişti. Ve yarı yarıya çalışabildiğim üniversitesi sınavından çıkmıştım.

"İnşallah vazalin getirdin çünkü baya baya girdi bu sınav"dedi derin. Ona baktığımda üzerinde siyah şortu, içine giyindiği beyaz crop ve onlarında üzerine beyaz gömlek giymişti.

"Oğuz'da vardır"dedim kısa keserek aylardır adam akkılı onunla bile konuşmuyordum derin'de bunu anlayışla karşılıyordu neyse ki. Her ne kadar ben furkan ile ilişkimi bitirsem de diğerleri için hayat devam ediyordu.

"Hakketen onlar nerde eğer bizi beklemediyse oğuz benden sağlam küfür yer"dedi ve kaşlarını çatarak etrafa baktı. Ama aradığı kişi tam arkasında onu bir demet çiçek ile izliyordu.

"Bana olan güvenin gözlerimi yaşarttı"dedi oğuz alaycı bir ses tonu ile. Derin hemen arkasını döndü ve gördüğü görüntü ile yüzünde bir tebessüm oluştu.

"Sana güvenim sonsuz"dedi gülümseyerek oğuz sırıtarak tek kaşını kaldırdı.

"Onda ne şüphe"dedi ve elinde ki buketi ona uzattı. Derin'in yüzünde ki gülümseme genişledi uzanıp buketi aldı.

"Bunlar çok güz-" cümlesini tamamlayadan telefonu çalmaya başlayınca ağız dolusu küfürler savurdu.

"Arayan her kimse onun götüne girsin bu telefon"dedi sınavdan dolayı telefonunu oğuz'a vermişti derin. Oğuz elini arka cebine attı derin ve benim telefonlarımızı çıkartarak ikimize uzattı. İkimizde telefonumuzu aldık derin çalan telefonunun ekranına bakınca anında gözleri büyüdü.

"İkinizde susun"dedi ve elinde ki buketi oğuz'a verdi. Ardından arkasını döndüğü gibi koşar adımlarla uzaklaştı. Bunu neden yaptığını anladığında kıkırdamadan edemedim anlaşılan derin'in annesi saniye farkı ile yetişmişti.

"Ne oldu şimdi"dedi oğuz anlamayarak gülerek ona döndüm.

"Derin ve ailesinden sakladığı şeytan kişiliği"dedim oğuz da benim gibi güldü. Ama bu gülüşü bir kaç saniye sonra yok oldu. Yerini sıkıntılı bir ifade aldı

"Seda furkan'ı özlüyor musun?"dedi bir anda sorduğu soru karşısında dumana uğraşmıştım. Onu hala seviyordum ama içimde ki ses çığlık çığlığa kardeşimi haykırıyordu. Oğuz'a baktım benden bir cevap bekliyordu ama kendim bile bu soruya cevap veremiyordum

"Bilmiyorum oğuz"dedim nefesimi vererek. Oğuz elini omzuma koydu ve tebessüm etti

"İnsanlar bir zaman sonra ölür seda bu yaşamın bir parçasıdır"dedi gözlerine baktım oda aylardır yıpranmış bir durumdaydı. Ayrıldığımız sadece bizim değil onların da canını yakıyordu.

"Hayat şey gibi"dedi ve durdu cümlenin devamını nasıl getireceğini bilmiyor gibiydi.

"Bir dilim pizza gibi"diyen berke'yi duydum kafamı çevirip ona baktığım da yağmur ile yanımıza doğru geldiğini gördüm. Derin ve ben aynı yerde sınav olmuştuk yağmur ise farklı bir yerde. Onu almaya ise berke gitmişti

"Elinde sonunda biteceğini bile bile yiyorsun o pizza dilimlerini"dedi tam yanımızda durarak. Oğuz avucunun içini anlına sertçe vurdu.

"Berke sen acıkmışsın belli"dedi homurdanarak. Berke'nin yüzünde ki gülümseme genişledi.

ORKİDE  [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now