12. "Gerçekler'' ☼

6.2K 389 71
                                    

Mark bir şeyden emindi. O da işleri batırmış olduğuydu. Cidden, tüm o kelimeler bir anda dökülmüştü dudaklarından. Ağzı, düşüncelerinden bağımsız olarak hareket etmişti. Ama ben Sasha'ya hiç o yönde bakmadım, demeliydi, aptalca bir yalan uydurmamalıydı. Çok kötü bir durumdaydı, artık geri dönüşü olmayan bir çıkmaza girmişti sanki. Belki, Melanie'ye her şeyi izah edebilirdi. Sasha Mark'ın ondan hoşlanmadığını duysa mı daha çok üzülürdü yoksa sevdiği çocuğun ilgi alanları kategorisine bile girmediğini öğrense mi? Bilmiyordu.

Sasha neden onu seviyordu ki? Edward gibi değildi. Ne çok eğlenceli, ne çok espritüel, ne çok.. havalıydı.. Dış görünüşü de ilgi çekici değildi. Kimsenin kendisini romantik anlamda sevebileceğini sanmıyordu, ama anlamıştı ki bu mümkündü. Olabilecek en saçma yalanı söyleyerek belki şimdi Sasha'nın sevgisini kaybetmişti. 

Sasha esmer teni, yeşil gözleri ve dolgun dudaklarıyla güzel bir kızdı. Ayrıca yaşına göre oldukça olgundu, bir şeylerin farkında olması onun zeki olduğunu gösteriyordu. Hah! Onun gibi biri, Mark'ta ne bulmuştu? 

 Üzerinde büyük bir sorumluluk vardı. Her şeyi düzeltmeliydi, bu şekilde insanların umutlarını kırması doğru değildi. Bir kızın duygularını suistimal etmiş, ondan kaçabilmek için aciz bir yola başvurmuştu; yalan söylemişti. 

 Gerçeği onlara anlatmalıydı. 

** 

Ah, uyumak mükemmeldi. Yarışların getirdiği stres ve diğer tüm sorunlarından uzaklaşıyordu. Okul olmadığı için öğlene kadar uyuyabilmişti. Enerjikti ve antremanlara hazırdı. Dün Edward'la konuştuktan sonra Sasha'nın evine uğramamıştı. Çünkü Sasha ona Mark'ın nasıl olduğunu soracaktı, Melanie'nin kendi iç sesiyle tartışması ve olanları söylememek için çırpınması gözlerine yansayacak ve kız tabi ki bir şeyler döndüğünü anlayacaktı. Ama Melanie artık hazırdı. Defalarca her şey yolundaymış izlenimi veren maskesinin gerçekçi olması için çalışmalar yapmıştı.

"Hey Sasha! Yo hayır, Mark iyi." diyecekti düz bir sesle. "Nerede olduğunu sordu! İnanabiliyor musun? Harika! Bence senden hoşlanıyor." Burada da sevinç dolu bir ses tonu devreye girecekti. Kesinlikle hazırdı.

Yerden kalkıp saçlarını taradı. Nasıl göründüğünü bilmiyor olabilirdi ama dağınık saçların her zaman kötü durduğunu tahmin edebiliyordu.
 
Kulübede birkaç kişi dışında kimse yoktu. Haftasonu olduğundan herkes ailelerini ziyaret ediyor, sevdikleriyle vakit geçiriyordu. Melanie kısmen kimsesizdi, bu yüzden de gününü Sasha'yla birlikte geçirecekti. 

 Kulübeden çıkıp Sasha'nın yaşadığı bölüme ilerledi. O gerçekten şanslıydı, araları fazla iyi olmasa da bir ailesi ve evi vardı. Melanie eski hayatını gerçekten özlüyordu ama bu bir işe yaramıyordu. Zamanla alışacaktı. 

 18 numaralı eve yaklaştığında, birtakım bağırış sesleri duydu.

 ''Anne hadi ama! Ölene kadar babamın kurallarıyla yaşayamayız.'' 

 Daha iyi duyabilmek için kulağını iyice taş duvara dayadı. 

 ''Sus Sasha. Babanın kuralları sayesinde şuan Groundiam'ın en saygın ve zengin aileleri arasındayız, soyuna saygı duy.'' 

 ''Biliyor musun ne kadar zengin olduğumuz umrumda bile değil! Fakir olup özgür olmayı ve her yaptığıma karışmayan bir ailem olmasını tercih ederim.''

 ''O zaman git ve istediğini yap, ama bil ki toplum tarafından hoş karşılanmayan, aptal bir kız olduğunda baban ve ben, yüzüne bakmayacağız.'' 

 Melanie irkildi, onun annesi hiçbir zaman bu kadar katı olmamıştı. Melanie'nin kararlarına hep saygı duymuş ve kızının hayattan bir şeyler öğrenebilmesi için zaman zaman hata yapabilmesine izin vermişti. Daha önce onun yaşadıklarını yaşamamış olmasına rağmen empati kurarak Sasha'yı anlayabiliyordu. Bu derece büyük baskılar, kızı yıpratacaktı. 

Yeraltı GüneşiWhere stories live. Discover now