16. ''Şans'' ☼

9K 438 336
                                    

 Sasha'yla sonraki aşamanın tırmanış olacağını konuşmuşlardı ama Mel bu fikre hiçbir zaman inanmamıştı. Aylardır gizli yerine çıkıp iniyordu, rahatlıkla dünyayı düşleyebileceği bir yer bulabilme isteği içine işlemeden önce de sürekli haylazlık yapardı. Ağaçlara tırmanmaya çalışıp annesinin ödünü koparırdı. Kendini bildi bileli bu tutkuyu bastıramıyordu. Küçüklüğünden beri yüksekte olmak onu güvende ve özgür hissettirmişti ve şimdi de en büyük yeteneğini sergilemek için elinde bir fırsat vardı.

Bu fırsatı iyi bir şekilde kullanması gerektiğini çok iyi biliyordu. Ama duvardaki yeşil sarmaşıkları gördüğü andan itibaren yüreğine oturan bir sorun vardı. Sasha'nın Melanie ona gizli yerini gösterdiğinde gözlerinde yeşeren korkuyu hatırladı. O, Melanie'nin aksine yükseklikten korkuyordu ve Melanie onun nasıl başaracağını bilemiyordu. Bu, engelli koşuyu ona anlatıp çalıştırmaya benzemezdi, içindeki korkuyu kırmaları lazımdı, daha sonra ona belki bir şeyler öğretebilirdi. Diğerlerinin gözlerindeki tereddüt kendisindeki gülümsemeyle kıyaslanınca hafif bir vicdan azabı çekiyordu. İnsanların fobilerini kullanarak mutlu olmak tuhaftı. Şimdiye kadarki etaplar güvenliydi, yaralanma tehlikesi yoktu ama metrelerce yükseklikteki sarmaşıklar insanları korkutmuş olmalıydı; öyle ki yerlerdeki yumuşacık minderleri fark edemeyecek kadar. Melanie onlara dokunmamış olsa da düşüşlerini hasarsız hale getirebileceklerini çok iyi biliyordu. Edward ve Mark birilerinin hayatını tehlikeye atacak kişiler değillerdi.

Eh, aslında onların torpil de yapmayacak kişiler olduğunu düşünüyordu. Fakat görünüşe bakılırsa Edward'ın muzip ifadesi bunu yalanlıyordu. Belki Melanie önyargılı davranıyordu ama nedense ona öyle gelmişti. Sırf onun için bu etabı düzenlemiş olabilirler miydi ki? Bunu bir kez daha düşününce bir gerçeklik payı olmadığını fark etti. Bunu yapmaları için bir sebep yoktu. Melanie başta özel olduğunu düşünse de Adrian ve Mark'ın, Abigail'le Edward'ın aralarındaki ilişkiyi görünce kendini biraz değersiz hissetmişti. Öğütler verip bu kadar yakın oldukları tek adayın o olduğunu sanmıyordu. 

Melanie artık bu işin içinde torpil olmadığına kesin bir karar vermişti. Hem, Adrian da bıçaklarda çok iyiydi, ona da mı kıyak yapmışlardı yani? Olmazdı öyle şey! O ikisi gerçekten adillerdi. Ama yine de içten içe Melanie'nin bu aşamada çok iyi sonuç çıkaracağını tahmin edebilirdiler.

''Merak etmeyin, düşerseniz yerdeki minderler sayesinde incinmeyeceksiniz.'' Mark bunu söylediğinde birkaç kişi rahatladığını belirtircesine iç çekti. Melanie sırıttı, onun en büyük korkusu neydi? Kişisel özelliklerine bakılırsa kapalı bir alanda kalmak gibi gözüküyordu, onu daracık, karanlık bir yere kilitlemek özgür ruhlu birisi için yapılacak en büyük kötülük olurdu. Ama şuana kadar bu korkusuyla yüzleşmek zorunda kalmamıştı, umuyordu ki bu böyle devam ederdi.

Edward insanların üzerindeki şoku atlattıklarını hissettiğinde, ''Haydi başlayalım.'' dedi. Onu Hanna olayıyla uğraşırken gördüğü zamandan beri gerçekten değişmişti, eski haline dönmüştü. İnsanları neşelendiren, onları cesaretlendiren, umursamaz Edward'dı yine. Mel, onun bu halini çok daha fazla seviyordu.

 Daha fazla cesaretli olanlar önüne dizilir ve diğerleri arkasına geçerken olduğu yerde durdu. Herhangi bir çaba sergilemedi çünkü kaçıncı olarak performans sergileyeceğinin önemi yoktu. Her ihtimalde de insanlar onu ağzı açık izleyecek, tırmanmayı nereden öğrendiğini merak edeceklerdi. Bencil olmalıydı. Sasha bu konuda başarısız olabilirdi, ama bu neden Melanie'ye de engel olmak zorundaydı?  

 Tahmin ettiği gibi Mark sarmaşıklara yanaştı. Edward'ın o resmi takım elbisenin içindeyken tırmandığını düşünemiyordu. Sağlamlığını göstermek istercesine kalın bir tanesini tutup çekti, daha sonra diğer eline de aldı ve ayaklarını yerden birkaç santim yüksektekine koydu, ağırlığını vermeden önce Melanie'nin kafasına daha önce sarmaşıklarda tırmanma yapmadığı dank etti. Groundiam'ın taşla kaplı duvarlarına çıkmak da kolay değildi elbet, ama bu yeni işin tekniklerini bilmiyordu. Yapabilecek miydi? Ah, ilk kez bir etapta kibirlenmek, kendinden emin olmak istemişti ve şimdi de gerçekler su yüzüne çıkıyordu. Eğer bir Tanrı varsa, espri anlayışı epey yerindeydi. Bozulduğunun yüzüne yansıdığına emindi. Bunu gizlemeye çalıştı ama beceremiyordu. İyi bir temeli vardı, biraz değiştirilmiş tekniğiyle arasında ne fark olabilirdi ki? Bacakları heyecandan titrerken Mark'ı dikkatlice izlemeye devam etti. Lütfen ama lütfen, bir kez olsun şansım dönsün.

Yeraltı GüneşiWhere stories live. Discover now