LXIV~ ACI VE KEDER

423 12 2
                                        

Bazen her şeyin üstüme geldiğini hissediyordum

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.


Bazen her şeyin üstüme geldiğini hissediyordum. Ne kadar güçlü olmaya çalışsam da, bir noktada her şey beni boğuyor gibiydi. Duygusal olarak çaresizdim ama bunu kimseye göstermemek zorunda olduğumu da biliyordum. Herkesin beklediği o güçlü, soğukkanlı adam olmak zorundaydım. Oysa içimde ne fırtınalar kopuyordu. Hayatın omuzlarıma yüklediği keder ve sorumluluklar başaramayacakmışım gibi hissettiriyordu. Kimseye sesimi duyuracak gücüm yok gibiydi. O kadar çok şey birikmişti ki içimde ne söyleyeceğimi ne tepki vereceğimi şaşırıyordum.

Karşımda yatan kadın kardeşimin katiliydi. Aynı zamanda benimde. Senelerce gençliğimi, hayatımı harcadığım o katil aslında tamda dibimdeyken ruhum duymamıştı. Sonra bir anda o olduğunu öğrenmiştim. Aşık olduğum kadının kardeşimin katili olduğunu öğrenmiştim. O an... İşte o anda bende ölmüştüm. O anda benimde katilim olmuştu. Hesap sormak ve hatta onu öldürmek istemiştim. İhaneti hissettiğim o an, dünya durdu gibi olmuştu. Her şey yavaşlamıştı, ama ben hala aynı yerdeydim. Bunu haketmediğimi biliyordum ama ne yapacağımı da bilmiyordum.

Karşımda yatan kadına o kadar çok güvenmiştim ki... Bir insana kalbimi bu kadar açmak, her şeyimi paylaşmak, en özel anlarımı vermek... Ve sonra bir anda o güvenin yerle bir olduğunu görmek. Kandırıldığımı kabul etmek, kendimi daha küçük hissettirmişti. Kabul etmeliydim, ben bu kadına karşı kendimi çok küçük hissettirmiştim...

İçim acıyordu ama kimseye anlatamıyordum. Dile dökemiyor, bağırıp çağıramıyor, hesap soramıyordum. Çünkü aşık olduğum kadın öyle büyük bir kayıp yaşamıştı ki, belki de benimkinin yanında hiçbir şey kalabilirdi.

Onu sevmiştim, belki de her şeyin en büyük hatasını zaman yapmıştım. Bunu hissetmek bile garip geliyordu, çünkü hem öfkeleniyordum hemde bir boşluk vardı içimde, bir eksiklik...

Gözlerinin önünde kardeşi ölmüştü. Bana olan ihanetinin, yaşamasının ve çabalayıp, çırpınmasının sebebi olan kardeşi...

Şimdi ben bu kadına neyin hesabını soracaktım?

Öyle ağır bir acının içinde boğuluyordu ki gıkımı çıkartamazdım.

Telefonumun sesiyle baygın bedene kiltilenmiş bakışlarımı çekmeden cebimden telefonu çıkartıp açarak kulağıma götürdüm.

"Söyle."

'Patron biliyorum şu an aramamalıydım ama çaresiz kaldım. Babanı tutamadık, çıktı gitti. Hala mekandayız ve Sarp...'

Konuşurken sesi titremişti. Bakışlarımı Yudum'dan çekip yere çevirerek nefesimi bıraktım.

"Geliyorum."

Sözümün ardından telefonu kapatıp son kez acı içerisinde bayılmış kanepede yatan Yudum'a baktım. Ardından oturduğum masadan kalkarak evden çıktım.

Dışarıda ki adamlara işaret verip yanıma çağırdım.

"Binnur nerede kaldı?"

Eve girerken adamlara Binnur'u çağırmalarını söylemiştim.

YUDUM (+18)⚰️Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt