LXIX~ ANILAR

400 18 1
                                        

Mahalleli patlayan ve yanan eczane ve binayı söndürmek için koşuşturuyor evde birileri var mıydı diye sorguluyorlardı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Mahalleli patlayan ve yanan eczane ve binayı söndürmek için koşuşturuyor evde birileri var mıydı diye sorguluyorlardı.

Bense...

Yerde gördüklerimle kalakalmıştım. Usulca yere çöküp bir resmi elime aldım. Yudum vardı, Halil vardı. Hiç benzemiyordu bana, sarışındı.

Anneme benziyordu...

Yudum ile selfi çekinmişlerdi. Yudum'un gözlerinin içi gülüyordu. Aşıktı, o kadar aşıktı ki gözlerinden görebiliyordum. Onu haketmeyen adama, herkesin hayatını darmadağın eden adama...

Bağırışlar ve yangını söndürme çabası devam ederken bakışlarımı resimden çekip yere dökülem diğer notlara ve resimlere göz gezdirdim.

"Ağabey! Buradan uzaklaş istersen!"

Kahraman yanıma çökmüş panik halinde konuşurken yanan binaya baktım. Ardından ağır hareketlerle ayağa kalkarak elimde ki resmi bırakmadan Kahraman'a baktım.

"Bunları topla depoya getir."

Kahraman başını sallarken elimde resimle birlikte çöplüğe doğru yürümeye başladım.

Gözlerim fotoğrafa kilitlenmişti. Çöplükte ki koltuğa oturup resme bakmaya devam ettim. Bu adam benim kardeşimdi. Hayatımı, gençliğimi ve aşkımı elimden alan adamdı. İkisi yan yana, Yudum'un gözlerinin içi gülüyor çünkü aşık...

Bir yanım sinirlenip fotoğrafı parçalamak isterken diğer yanım ağlamak ve gözyaşlarımı resme dökmek istiyordu. Ama zihnim... Bana kızıyordu, duygularıma teslim olmamı istemiyordu. Çünkü bu resimde ki iki kişi de bana hayatın en büyük kazığını atmıştı.

Bu sadece bir fotoğraf değildi. Yudum'un kalpten hissettiği duygulardı. Hemde başka bir adama...

Acı mı çekmeliydim? Hayır.

Öfkelenmeli miydim? Hayır.

Canım mı yanmalıydı? Hayır.

Artık eskiye dönemezdim. Dönmeyecektim.

"Patron müsait misin?"

Ufuk'un sesiyle düşüncelerimden ayrılmıştım. O anda gözlerimin yandığını hissettim. Ne ara sabah olmuştu?

Yavaşça bakışlarımı Ufuk'a çevirdim. Sıkıntılı yüzüyle yere bakıyordu.

"Söyle Ufuk." dedim çatallaşmış sesimle.

"Yangını söndürmeyi başardık ama binada yaşayan aileler mağdur."

Elimde ki resmi koltuğa indirip kollarımı yeniden dizlerime yaslayarak yere baktım.

"Ölü var mı?"

"Hayır patron. Eczacı, eczanenin içine benzin dökerken hepsi dışarı çıkmış."

YUDUM (+18)⚰️Where stories live. Discover now