Rogers And Stark / Yedi

1.1K 89 15
                                    

Oylar ve yorumlar için teşekkürler millet! Çabucak bölümler gelmeye devam ediyor işte^^

Oy vermeyi unutmayın lütfen, hepinize iyi okumalar dilerim. ^^



Peter Parker'ın pek fazla konuğu olmazdı.

Olduğu zamanlarda da nasıl karşılayacağını bilmezdi. Bu yüzden halası yanındaydı, yine de genç bir erkekten, iki genç kıza ev sahipliği yapması beklenilmezdi.

"Pas ver, pas ver!"

Crystal da az değildi hani.

"Öne geç be kızım!"

"Topu ağzına bütün sokarım Parker!"

Dylan, Crystal'ın hararetli haline güldü. May halanın fırından çıkardığı taze kurabiye kokusunu aldığı anda önüne döndü ve gülümsedi.

"Sırf bunlar için burada kalabilirim."

May hala güldü. "Sırf sen kal diye her gün kurabiye yaparım tatlım."

Dylan güldü. Ardından ağzına çikolata parçacıklı bir kurabiye daha attı. Okul gezisinden sonra bahçe de bekledikleri sakin Peter ile şimdi ki Peter arasında dağlar kadar fark vardı. Saat öğleyi geçmişti, bu zamana kadar kimseyle bir konuşması olmamıştı Dylan'ın. En azından Blake ile mesajlaşırdı, ama şimdi uyuyor olabileceğini düşünüp rahatsız etmiyordu.

Blake'in, bir mesajla her şeyden vazgeçip kendisine cevap vereceğini biliyordu. Ama bunu yapacağını bilmesi Dylan'ı kötü hissettirirdi. Kendisi uğruna Blake'in yorulmasını istemezdi. Bu yüzden bile, Blake'e ödevlerinde ve diğer işlerinde büyük yardımları olurdu.

Dylan, Blake ile zaman geçirmeyi seviyordu. Erkeklerle geçirdiği normal zamanları seviyordu. Eğer Ryan Alien veya Hunter Hodan ile normal zamanlar geçirseydi onları da severdi.

Hoş, Ryan ve Hunter'ı da seviyordu elbette. Ama sadece daha az böbürlendiklerinde. Daha önce Hunter veya Ryan ile ilgili bir şey düşünmemişti, Ryan kızlara asılan bir çapkın, Hunter ise kızları peşinden koşturmayı sevdiği halde tek bir kızın peşinden koşan çekici bir erkekti. Dylan için sadece bir arkadaştı tabii. Ryan'ın da iyi bir arkadaştan öteye gidebileceğini düşünmüyordu.

Peter'ı saymıyordu elbette. Peter kardeş demekti. Crystal kız kardeşiyse, Peter erkek kardeşiydi. Babalarıyla olan yakınlığı da bir sebepti, tehlikeli görevleri saymıyordu bile. Zaten Crystal ve Dylan'ı görevlere götüren yoktu.

O ayrı bir konuydu.

"Gol! Gol! Gol!" diye sevinçle koltuğun üzerine zıplayan Crystal ile birlikte Peter homurdandı.

"Neden seninle oynamıyorum?" diye sordu. Koltuğun üzerindeki Crystal gülerek Peter'a bakıyordu. "en azından sen bana pas atıyordun." diye de devam etti Peter.

Crystal güldü. "O gerçek futbolda oluyordu Parker." dedi. Tek eliyle kahvenin en canlı tonundaki saçlarını arkaya ittirdi ve Peter'ın yanındaki yerini aldı.

"Pes'te onun benden daha kötü olduğunu unuttun herhalde?" diye sordu Peter'a, Dylan'a bakarken. Bir nevi, Parker'ı yenmesi için Dylan'a davetiye çıkarıyordu.

"Artık o kadar acımasız değilsin," tereddütle incelen sesiyle sordu. "değil mi?"

Dylan duraksadı. Cümleye karşılık bir hava katmak isterdi, ama Peter ile görüşemedikleri zamanlar canını yakmıştı.

Crystal bunu fark etti. Ama sesini çıkarmadı.

Dylan güldü. "Acımasız mıymışım öğrenelim bari."

Rogers And StarkWhere stories live. Discover now