Rogers And Stark / On Dört

810 66 5
                                    

Hızlı gelen oy ve yorumlar için teşekkür ederim.

Artık Northwood erkeklerinin kim olduğunu biliyorsunuz. Ben yine de oyuncuları belirleyeceğim, bunun dışında yavaş yavaş gelişmelere giriyoruz. Ciddiyet modu açık.

Multimedya, gözükürse Ryan Alien.

Bölüm müziği olarak, ben bir şey dinlemedim ama öneri isterseniz eğer size Cherly Cole'dan bir şeyler önerebilirim. Eğlenceli ama sakin bir şeyler açın.

Okumadan önce oy vermeyi unutmayın.

İyi okumalar. ^^



Dylan huzursuzca yerinde kıpırdanıp bıkkınlıkla üflediğinde, nefesi önündeki esmer kızın saçlarına dokundu ve esmer olan kız sanki bunu beklermiş gibi birkaç adım önündeki yetkililerden birine seslendi.

"Daha ne kadar bekleyeceğiz acaba?"

Ve Wade, arabada elleri kelepçeli bir şekilde otururken, hangi elini kırıp kelepçeden kurtarabileceğine karar veremediğinden, tekerleme mırıldanıp duruyordu.

"Lanet olası zaman kaybı, sanki insanı görünmez bir hücrenin içine fırlatıyor." diye mırıldandı Dylan ise, durduğu sırada arka planda saçma bir melodiyle beklemekten nefret ediyordu. Nihayet ona sıra geldiğinde aceleyle işlerini halletti ve arabaya doğru koşar adım ilerledi.

Ne vardı ki sessiz sakin eve varabilselerdi?

Ama yok. Wade, Dylan'ın üzerine kusmak zorundaydı.

"Senin lanet boş miden birkaç damla kan ve organ kaldıramıyor mu cidden? Sen Deadpool'sun, bunlar senin günlük-" Dylan ağır çekimde duraksadı. Wade, Dylan'ı dinlemiyordu ki zaten. Arabanın içinden üzerine ışınlanmış, elleri hala kelepçeliydi ve bağdaş kurmuş oturuyordu. Maskenin arkasındaki gözleri bir Taco dükkanındaydı.

Dylan bekledi, ardından elindeki kağıttan poşete baktı ve bıkkınlıkla ayağını yere vurup vicdanına küfürler etmeye başladı. Poşetini arabanın arka kapısından içeri bıraktı ve caddenin karşısındaki taco dükkanına hızla ilerledi. Yanan ışıkları umursamadı, arabalar gelene kadar o çoktan bir poşet dolusu taco almış geri dönüyordu bile.

Arabaya yeniden vardığında Wade sağ elini kırıp kelepçeyi bileğinden çıkarmıştı bile. Beş dakika olmadan eli düzelirdi, bu yüzden umursamadı.

"Sırf masrafsın Wade." diye söylendi Dylan, sarı saçları her adımın da sağa sola sallanıyordu. Elindeki pakedi Wade'e verip tekrar kaldırıma çıktı ve arka kapıyı açıp paketleri düzeltmeye başladı.

Aniden Wade arabanın üzerinde ayağa kalkıp keyifle bağırdı, bu yüzden Dylan kafasını arabanın üst kısmına çarptı ve yine küfür etmeye başladı. Genç sarışın Jordan'a verdiği sözü çoktan unutmuştu bile.

Wade onu geri çekip kollarını Dylan'ın beline doladı ve onu kendine yaslayıp havaya kaldırdı. "Bu kızı iyi tanıyın millet! Dünyanın en mükemmel sarışını bu! Ve bu sarışın benim en iyi arkadaşım artık!"

Dylan Wade'in kollarından kurtulup üzerini sirkeledi ve Wade'e parmağını salladı. "Bana 'yine' asla dokunma!"




"Kim bu Müdür?" diye sordu Crystal, mutfaktaki bar tezgahında oturmuş kahvesini karıştırıyordu. Karşısında oturan Dylan ise ayaklarını yanındaki bar koltuğuna uzatmış yandan yandan Crystal'a bakıp omuz silkiyordu.

Rogers And StarkWhere stories live. Discover now