Rogers And Stark / Yirmi Beş

590 52 16
                                    

Gelen oy ve yorumlarınız için teşekkürler ^^

Oy geldi mi yakalarım. Benden kaçmaz. Dedim artık acımak yooook, on oy oldu mu yolla bölümü.

Her neyse. İkinci kitap için çıkacağı yönünde geçen bölüm bir kesinlik koymuştum. Ama dediğim gibi; bu kitap bittiğinde de yeni kitap çıkabiliiiir, Haziran'dan sonra da. Kararsız bir insan olduğum için ne zaman yayımlarım belli değil.

Ara sıra duvarımda bu hikaye ile ilgili haberleri paylaşıyorum; mesela Örümcek Adam, Steve Rogers ve Tony Stark ikinci kitapta olmayacak, sadece bahisleri geçecek. İki yeni karakter katılacak, birini bu bölümden anlarsınız. Onun haricinde, henüz paylaştığım bir haber yok, Deadpool ikinci kitapta kalıcı olacak, bu kitapta geçici.

Sorularınız veya sadece konuşmak isterseniz mesaj atabilirsiniz, üniversiteye hazırlanıyorum diye dışlamayın beni :(((

Bölüm müziği olarak; Skillet'ten dinleyebilirsiniz yine. Her müziği uygun.

Okumadan önce oy vermeyi unutmayın.

İyi okumalar.




İnce ürpertiler bırakan bir rüzgar, gecenin karanlığına arkadaşlık etme sırasının geldiğini biliyordu, bu yüzden gece sabaha doğru yürürken rüzgar da esmeye başladı. Direklerdeki bayraklar dalgalanıyor, yere düşüş birkaç yaprak yer değiştiriyor, genç Rogers'ın toplu saçları tek bir istikamete doğru sallanıyordu.

Arabadan çıkmamış olmalarına rağmen iki taraftan açık olan camlardan rüzgar giriyordu, Dylan ellerini direksiyondan ayırmadı, gözleri Simon Colletti'deydi. Ne yapacaklarına karar vermek için yanında oturan Hunter'a döndü, Hunter gözlerini Simon'dan ayırarak Dylan'a çevirdi ve yutkundu.

Simon Colletti, arkasında yüksek düzey silahlı ajanları ve silahlı araçları ile birlikte iki gence bakıyordu, elleri takımının cebindeydi ve suratında ise 'seni yakaladım' bakışı vardı. Hafif buruşuk yüzünde iticilik karanlıkta bile belliydi, buna rağmen kendisi oldukça rahattı.

Dylan önüne döndü ve kaşlarını hafifçe çattı, ardından gözlerini Colletti'den ayırmayarak elini kapının kulpuna attı ve kapıyı açtı. Onunla birlikte sırtına astığı keskin nişancı silahının dipçiğini tutarak Hunter arabadan çıktı.

İkisi de arabanın önüne geldiklerinde sokak lambalarından biri yandı, arabanın kırmızı boyası sarı ışığı yansıttığında iki genç karanlıkta parlayan tek şeylerdi. Araçların mavi ve kırmızı ışıkları ise, Simon Colletti ve ajanlarını aydınlatmalarına rağmen, karanlık Colletti'yi pek sevmişe benziyordu.

Rüzgar esti.

"Vay canına," dedi Colletti, sessizliğe savaş açarak. "karşımda sanki bir Kaptan Amerika var."

Dylan kaşlarını çattı. Dik duruyor, yumruk yaptığı ellerini hareket ettiriyor ve dişlerini sıkıyordu.

Tam bir Kaptan Amerika.

"Baban olsa ne yapardı?" diye sordu Simon, başını diğer tarafa doğru yatırmış ve Dylan'ı süzüyordu.

"Seni SHIELD'in hapsine tıkardı." dedi Dylan, neredeyse fısıldayarak.

"Artık olmayan SHIELD." diye alayladı Simon.

"Evet," Dylan hafif ama hızlıca başını aşağı yukarı salladı. "artık olmayan SHIELD. Bu, eğer SHIELD olsaydı olacak bir şey. Bu yüzden daha basiti, seni yumruk manyağı yapardı."

Rogers And StarkWhere stories live. Discover now