Bölüm 1 - Tanıtım

206K 6.2K 2.8K
                                    

HERKESE MERHABA :)

*Bu hikaye Eylül 2015' te yazılmaya başlamıştır.Daha sonra imla ve küçük cümleler için gözden geçirildiği için tarih farklı durabilir. Bunu dışında olaylara kurguya müdahale edilmemiştir.

BAŞLANGIÇ BİRAZ TUTUK GELSE DE DEVAM EDİN ÇÜNKÜ KLİŞE OLMAYAN OLAYLAR VAR

VE LÜTFEN GÖRÜŞÜNÜZÜ BİLDİRİN TEŞKKÜLER :)

"Betül ben sensiz yapamam."

"Yaparsın Deniz. Güçlü durmak zorundasın, en azından sadece bu yıl. 18 olana kadar sık dişini."

Odamda, birazdan eski odam olacak olan odamda, biricik çocukluk arkadaşım Betülle vedalaşıyordum. Çünkü hayatta en çok nefret ettiğim insanın yanına taşınmak zorunda bıraktı beni kader: babamın.

Babam ben çok küçükken sekreteriyle kaçıp gitti. Arkasında annemi ve beni bırakarak. Yıllar sonra gelip benimle görüşmek istediğini aramızı düzeltmek istediğini söyledi.

Tabi ki onu reddettim ama birkaç ay önce trafik kazasında anneni kaybedince, mahkeme de velayetimi babama verince o ve karısıyla yaşamak zorunda kalıyorum şu an.

Ağlamıyordum, çünkü ağlama eylemini uzun uzun hakkıyla yerine getirmiş o defteri kapatmıştım. Sesssiz bir kabulleniş halindeydim. Betüle cevap bile veremedim.

"Büyük şehre gidiyorsun Deniz. Bir de böyle düşünsene. Yepyeni güzel arkadaşların olacak."

Canım Betül'üm bu olaydan bile güzel bir şeyler çıkarmaya çalışıyordu.

"Sanmıyorum, babam beni özel bir okula yollayacak. Sana iki şey söyleyeyim; zengin ve şımarık." dedim sol omuzumu silkerek.

"Deniz farkında mısın? Sen de zenginsin artık baban bayağı zengin."

Evet Betül'e göre bu harikaydı ama benim için hiçbir önemi yoktu.  Ben de annemin kızıysam o adamın parasını yiyecek değilim.

Yine de Betül'e bunu açıklamaya çalışmalı mıydım yoksa istesem de anlatamaz mıydım ayak üstü diye düşünürken kapıda babamı gördüm.

"Haydi kızım uçağımız kaçacak." deyip yanıma geldi ve elini omzuma koydu. Ters bir hareketle elini itip Betüle son bir kez sarıldım.

***

Uçaktan indiğimizde eve gitmek için taksi arayacağımızı düşünerek çevreye bakınıyordum.

Ama babam "Bu taraftan canım" diyerek beni adını ve fiyatını bile bilemeyeceğim güzellikte ve pahada bir arabaya yönlendirdi.

Yaklaştığımızda şoför kapıyı açtı.
"Hoşgeldiniz Kenan bey"

Babamın sandığımdan daha zengin olduğunu anladım. Küçük şaşkınlığım dışında düşüncelerim değişmedi.

20-25 dklık bir yolculuktan sonra süslü bahçesi olan büyük bir malikanenin önünde durduk.

Mekanların ruhlarına inanır mısınız? Ya da atmosfer diyelim isterseniz... Sonuç olarak daha içine girmeden buranın berbat boğucu bir enerjisi olduğunu hissediyordum bile. Hayatım burada sandığımdan daha zor olacaktı. Oldum olası sevmemiştim böyle kasıntı ortamları.

Evden içeri girdiğimizde kırmızı dar elbisesiyle genç bir kadın babamın boynuna atladı. Öpüşüp koklaşma aşamasından sonra bana döndü.

"Sen Deniz olmalısın canım. Ben de Ezgi. Bana Ezgi Abla diyebilirsin. Ya da nasıl rahat edersen işte."

"Sürtük Ezgi desem?? Yuva yıkıcı desem? Ya da hiçbir şey demesem de saçını başını yolsam!" diye geçirdim içimden.

"Memnun oldum."

Hayatım az önce sandığımdan çok daha zor olacaktı anlaşılan...

Minik gereksiz ve gergin birkaç diyalogdan sonra Ezgi bana odamı göstermeyi teklif etti ve cevabımı bile beklemeden yerinden fırladı.

Girişin üstündeki kattaydı (1.kattaydı) yeni odam. Neredeyse eski evimizin toplamı kadar büyüktü. Her yerde beyaz ve pembe örtüler ve ahşap mobilyalar vardı.

Eski odamı düşündüm. Neşeli renkli bir odaydı. Ama bu odamın öyle olmasını istemiyordum. Özellikle de bu kadar pembe bir dekorasyon kesinlikle istemiyordum. Burası hiç bana aitmiş gibi değildi.

"Sana ait değil zaten Deniz!" dedim kendi kendime odada yalnız kaldığımda. "Sadece geçici bir süre dayanacaksın her şeye."

Bir süre öylece bakındıktan sonra yavaş yavaş bavullarımı açtım. Önce kitaplarımı çıkarıp yere dizdim üst üste. Raflara koymak buraya yerleşmek gibi geliyordu. Bunu yapmak istemiyordum.

Ama kıyafetlerimi de yerlere koyamazdım. Odamdaki büyük ahşap dolabı açtığımda bir sürü "piremses" elbisesiyle dolu olduğunu gördüm. Kesinlikle Ezgi seçmişti bunları.

Sinirlenmiştim ve üzgündüm ama bunu belli edecek enerjim bile yoktu. Boş bir ifadeyle yatağa girip yorganı üzerime çektim.

Aylardır berbat haldeydim ve ne yaparsam yapayım kendimi yaşıyormuş gibi hissetmiyordum.

Sanki bedenim buradaydı ama ruhum beni terk edip gitmişti.

Uykuya dalmadan önce yarın yeni okulumda mutlaka yaşadığımı hissettirecek bir şeyler yapacağıma dair kendime söz verdim.



.

Sokak DövüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin