GÜNDÖNÜMÜ- 25

16.1K 1K 135
                                    

Kylianne belki yüzüncü kez iç geçirerek  başını, elindeki kasnağa takılı işlemeden çevirip, pencereden süzülen bahar güneşine dikti. Baharın gelişini yeşeren ağaçlar ve masmavi bir gökyüzü ile kutlayan Kildraen, adeta bir cennet bahçesi görünümüne bürünmüştü. Karlar eriyince nehir suları yükselmiş, bahçeler taze bahar çiçekleri ile bezenmiş ve göçmen kuşlar yuvalarına geri dönmüştü. Çiftçiler hasat için tohumları ekiyor, çobanlar yeni doğan kuzuları en taze otlarla beslensinler diye yüksek dağlara çıkarıyor, bağlarda hummalı bir ilaçlama yapılıyor ve geri kalan halk ise yaklaşan bahar şenlikleri için gayretle çalışıyordu. Her köşede baharın gelişini müjdeleyen bir kanıt, halk üzerinde neşeli bir yorgunluk vardı ve Kylianne tüm bunları sadece kale pencerelerinden izleyebiliyordu. O gün diye düşündü, gözlerini kapatarak "O günden beri gerçek bir tutsak gibiyim..."

Kütüphaneden sürüklenerek çıkan Kylianne, Malcolm'ın son sözlerini sindirmeye çalışırken, bir anda etraflarını saran asker ordusu karşısında ne yapacağını bilemedi. Aynı durum kale lordu içinde geçerli olmalıydı ki, Malcolm'ın kulakları sağır eden sesi tüm koridoru inletti:

- Neler oluyor burada?

Onu askerlerin önünde durarak elindeki kılıcını, Breannen ve Duncan'a doğru sallayan Bryce cevapladı "Emirlerini yerine getiriyorum ağabey" dedi ve sinirle ekledi "Gördüğün üzere kolay hiç olmuyor!" İkilinin çıktığını gören Breannen, gözünü Bryce'tan bir an olsun ayırmadan "Bu da ne demek oluyor Malcolm? Neden Büyücüyü seninle bir odaya kapanmaya zorladın?"

Breannen'ı Duncan'ın gök gürültüsü gibi olan sesi takip etti "Ona ne yaptın seni, seni...? Öfkeden kıpkırmızı olan savaşçı, bir kez daha önüne kale gibi dikilen Alastair ile karşı karşıya kalmıştı. Kale  hizmetkârların önünde açıkça Malcolm'a karşı gelmek istemese de, Duncan resmen öfkeden deliye dönmüştü.

Soğuk bir bakışla önündeki karmaşayı izleyen Malcolm, dümdüz bir sesle Kylianne'e dönerek "Bunlar tümüyle senin kabahatin" deyince, genç kadın kısa süreli bir şok geçirdi. Kendisini ahırlara diye çağırıp, oradan oraya sürükleyen "ve sonra" diye düşündü KYlianne, bir anda aklına kestane ağacının altında olanlar gelince kızarmaya başladı. Onun adeta düşüncelerini okuyan Malcolm Mckenzie'ninse yüzüne ukalaca bir tebessüm yerleşti. Neden sonra bulundukları zamana geri dönen genç kadın, yumruğunu adamın suratına geçirip, o gülümsemeyi yüzünden silme dürtüsünü güçlükle bastırdı.

Malcolm, kolundan tuttuğu Kylianne'i yeniden beraberinde sürüklemeye başlayarak "Alastair!" diye gürledi. Dev silahtar, adamın bağırtısına bir homurdanma ile karşılık verince, Kale Lordu "Halkı söylediğim gibi merdivenlerin önüne topladın mı?" diye sözlerine devam etti. Alastair, hızlı bir baş onayı verdikten sonra "Evet Lordum" dedi "Sizi bekliyorlar." Bu cevabın üzerinde askerlerin kendisine açtığı yoldan, kale kapısına doğru sakin ve kararlı adımlarla yürümeye devam etti namlı savaşçı. Onun, kendilerini görmezden gelmesine inanılmaz derecede sinirlenen Duncan, hırsla ağabeyinin önünü kesti ve "Bizi görmezden mi geliyorsun Kale Lordu?" diye tısladı. Bunun üzerine kaşları çatılan Malcolm, boşta kalan elini kılıcının kabzasına atarak "Öyleyse ne olmuş Duncan?" dedi "Beni tehdit mi ediyorsun?" Bir an bocalayan ordular komutanı, askerlerin ve hizmetlilerin kaçamak bakışlarını ve korku dolu yüzlerini görünce, isteksiz bir biçimde adama yol verdi ancak " Ona ne yapacaksın?" diye sormaktan geri duramadı. Kardeşine buz gibi bir bakış gönderen Malcolm Mckenzie, kılıç kabzasının üzerindeki elini çekerek "Beni takip et, öğreneceksin" dedi ve artık bir saniye daha beklemeye tahammülü olmadığını gösterircesine, acele adımlarla kale kapısına doğru ilerledi.

Klan Liderinin, çıkmak için kapının önüne geldiğini gören nöbetçiler, kara meşeden yapılmış ağır kapıyı yavaşça açtılar. Kalenin loş koridorlarından sonra dışarında ki aydınlığa alışmakta zorlanan Kylianne, birkaç saniye hiçbir şey göremedi ancak duyduğu sesler büyük bir kalabalığa işaret ediyordu. Neden sonra serbest kalan elini gözlerine siper edince, tuttuğu nefesini bıraktı. Kale içine sığmaya çalışan Mckenzie klanı, lordlarının konuşmasını işitmek için adeta birbirlerini eziyor, şüphe dolu bakışlarla büyücüyü işaret ediyor ve fısıldaşıyorlardı. Kylianne, acı bir hezimet duygusu ile geçmişte Kildraen'e ilk geldiği gün, Lord Artair'in kendisine olan bakışlarını anımsadı. Bu utanç dolu anın acısı ile gözlerinin dolmasına engel olamayan genç kadın, Malcolm'ı elinden kurtulmak için yeniden kıvranmaya koyuldu ancak kale lordunun pençesi bir kez daha kelepçe gibi bileğine geçmişti.

Orman BüyücüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin