AŞK /Tha Gradh Agam-37

12.9K 955 89
                                    

Ağabeyin suçlayıcı bakışlarıyla bir kez daha karşı karşıya kalan Duncan, bu defa başka bir yanlış anlaşılmaya sebep olmamak için sakin bir sesle "Elimdeki yara için Mannis'ten merhem almaya geldim fakat yerinde yoktu "dedi berelenmiş elini göstererek ve ekledi "Benden kısa bir süre sonra Leydi Kylianne geldi, neden burada olduğunu bilmiyorum ama kendini kötü hissediyor." Malcolm'ın konuşmanın başındaki ciddi ifadesi Duncan'ın son sözleri ile yerini endişeli bakışlara bıraktı. Birkaç adımda Kylianne ile arasındaki mesafeyi kapatan kale lordu, hızla kızın önüne diz çökerek "Kylianne" dedi şefkatli bir sesle "sorun nedir?"

Genç kadın, bu şekilde yakalanmanın yarattığı korku ve aklında biriken soruların oluşturduğu baskı nedeniyle, cevap vermek yerine gözlerinden süzülen yaşları silmeye çalıştı. Dizlerinin üzerinde çökerek, kendisini sonsuz bir endişe ile bakan pürüzsüz mavi gözleri izledi bir süre...Sanki uzun bir aradan sonra Malcolm'ı ilk defa görüyor gibiydi, genç savaşçının esmer yakışıklı yüzüne, gülünce ortaya çıkan gamzelerine ve bir deniz kadar uçsuz bucaksız olan gözlerine acı bir hezimet duygusuyla baktı Kylianne... O gün uçurumun kıyısında düşerken, savaşçının bakışlarında oluşan hayalkırıklığı ve öfke genç kadının yaptığı hataları anlamasında en büyük etken olmuştu.

Kylianne, Malcolm'la tanıştığında aklı muzurlukla dolu genç bir kızdan başka bir şey değildi. Ona göre Kara Aslan, güçlü ve yenilmez bir savaşçıydı, bu yüzden, Malcolm'a yüklenmek ya da yaptıkları için suçlamak Kylianne'in vicdanını hiç rahatsız etmemişti. Bu yükü omuzlamanın onun için sorun teşkil etmeyeceğini düşünmüştü.Genç kadın, o gün adamın uçurumdan düşüşünü izlerken ilk defa onu yitirebileceğinin ayrımına varmış ve büyük bir korkuya kapılmıştı. Ancak şimdi, şu dakika, anlıyordu ki, Kylianne daha önce Malcolm'ın incinebileceğini ya da ölebileceğini gerçekten hiç düşünmemişti. Önünde, diz çöken adamın kaygılı yüzüne bir kez daha bakarken "onun var olmadığı bir dünya.." diye düşündü, kalbine zehir gibi bir acı saplandı. Kylianne hayatı boyunca pek çok zorluğu göğüslemek zorunda kalmıştı ancak hiçbirisi bu fikir kadar canının yanmasına neden olmuyordu. Minik elini usulca adamın iki günlük sakalı duran yüzüne doğru uzattı ancak dokunmaya korktu, eli havada asılı kaldı. Gözyaşları, görüşünü bulanıklaştırsa da savaşçının ifadesinden tedirgin olduğunu anlamak mümkündü. Genç kadının kalbi pişmanlıkla buruldu "ona ihanet etmeme rağmen hala benim için endişeleniyor..." diye düşündü ve ekledi "Ve ben onu daima acımasızca suçladım..."

Genç kadının havada asılı kalan eline tedirgin bir bakış atan kale lordu, git gide daha huzursuz bir ruh haline bürünüyordu. Onları Duncan'la görünce kalbi tüm vücuduna kan yerine adeta öfke pompalamıştı ancak kardeşinin açıklaması dahası Kylianne'in vaziyeti karşısında, kalbi onlara inanması gerektiğini söylüyordu. Derin bir nefes alan genç adam, havada asılı kalan minik ele yavaşça yanağını dayadı ve kendi büyük elini, bu bembeyaz elin üzerine kapattı. Her şeyden habersiz bir şekilde "Sorun nedir sevgilim? Seni üzen şeyi söyle bana" dedikten sonra kızdan bir kıpırdanma bekledi ancak bu sözleri onun sadece daha fazla ağlamasına neden oldu. Malcolm çaresizce olduğu yerden doğrularak Duncan'a döndü, genç adamın ifadesinden onunda en az kendisi kadar şaşırmış olduğunu anlamak mümkündü. Yine de kıskançlığını bastıramadığı sert bir sesle "neler oluyor?" diye sordu. Duncan gözlerini harap olmuş büyücüden çevirerek, bir çırpıda "Buraya ilaç için geldim aradan kısa bir süre sonra Leydi Kylianne odaya girdi, Mannis'i arıyordu bildiğim tek şey bu..." dedi. Malcolm, şüphe dolu bakışları Duncan ve Kylianne arasında gidip gelirken, içinde çılgınca bir savaş kopuyordu. Bir yanı onlara güvenmesini söylerken, diğer yanı temkinli olmasını, kısa bir süre önce aynı kişiler tarafından aldatıldığını haykırıyordu... Malcolm, Duncan'ı çocukluğundan beri tanıyordu, neredeyse elinde büyümüştü. İlk kılıcını ona kendisi hediye etmiş, ilk talimini birlikte yapmışlardı. Ordular Komutanı olarak atandığı gün, kardeşinin yüzünde gördüğü minnet ve saygı dolu bakış: Gerçekti. Malcolm'a olan inancı, saygısı ve sadakati tamdı bunu defalarca ispat etmişti, ayrıca talimhanede onun kasıtlı olarak kendisini dövüş alanına çektiğini ve Kylianne'den uzak durmak için elinden geleni yaptığını biliyordu. "Dahası" diye düşündü "Kylianne'de eskisi gibi değil..." Genç kadını, neyin bu hale getirdiğini bilmiyordu ama söylemek gerekirse büyücü kelimenin tam manasıyla yıkılmış görünüyordu. Onu bu halde görmek Malcolm'ın acımayı unutmuş kalbini sızlatıyor, kararan yüreğini usul usul ama kararlı bir şekilde temizliyordu. Gerçek şu ki, Malcolm, Kylianne yapmış olursa olsun, ve ne yapacak olursa olsun, onu sevmeye devam ediyordu...

Orman BüyücüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin