Çirkin Ördek Yavrusu

6.7K 717 162
                                    

Herkese merhaba :) Bu haftanın hikayesini biraz daha erken ekliyorum, normalde üzerinde biraz daha çalışabilirdim ama yazmam gereken her şeyi yazmışım hissine kapıldım. 

Ayrıca güzel bir haberim de var. Geçen hafta Keşfedilmemiş Cevherler yarışmasında, Dilek Defteri kısa hikaye dalında birinci oldu :) Normalde yarışmalarda pek şansım yoktur benim, şaşırdım o yüzden ama aynı zamanda da mutlu oldum. Sizinle de paylaşmak istedim...Umarım hikayeyi beğenirsiniz, hoşça kalın...

1992 Eylül

"Geliyor, geliyor!" Telaşlı adımlarla koştu, yaşlı ve büyük çınar ağacının arkasına gizlendi, nefesini tuttu. Sonra baş belasının sırtını ağaca dayamış bir halde, suratında sinir bozucu bir sırıtışla, kendilerine doğru yaklaşan kıza baktığını panik ve dehşetle fark etti.

"Hey! Asya! Buraya gel!"

Asya başını kaldırıp, ağacın arkasında gizlenen çocuğun telaşlı yüzünü izledi, bir an için orada oturmaya devam edecekmiş gibi kayıtsız dursa da sonunda derin ve sıkkın bir nefes verdi, tembel adımlarla çocuğun yanına gidip onunla birlikte saklandı.

"Bunu yaptığıma inanamıyorum cidden. Bir de bana baş belası dersin!"

"Sussana, duyacak şimdi."

"Parka doğru gidiyor." dedi Asya, bu kez fısıltıyla.

"Tam zamanı Asya. Hadi ne olursun, hallet şu işi."

"Sormak istemiyorum ama neden ben?"

"Yanına gittiğimde dilim tutuluyor, sen de biliyorsun."

"Bu neden umrumda olsun?"

"Hadi be kızım, yap bir iyilik. Karşılığında bütün akşam boyunca atari senindir!"

"İki akşam."

"Bir."

"İki."

Dişlerini sıktı, nefesini sıkılı dişlerinin arasından verirken, "Kabul." diye tısladı.

Asya, kendinden memnun, gülümsedi. Yuvarlak gözlüklerini burnunun üzerinde ittirdi, başının etrafındaki dağınık bir kuş yuvasını andıran saçlarını, bileğindeki lastiği gevşemiş tokayla topladı, boğazındaki yanık izlerini kapatabilmek için ceketinin fermuarını sonuna kadar çekti. Ardından genzini temizledi ve kollarını çemredikten sonra ağacın arkasından çıkıp kayıtsız adımlarla parka doğru yürümeye başladı.

"Çirkinlik timsali." dedi çocuk arkasından, kızın duyabileceği bir sesle. Asya arkasını dönmeden,

"Üç akşama çıktı." diye seslendiğinde, çocuk sustu ve gözlerini yumup, içinden afili bir küfür salladı.


"Ağlama artık, dikkatim dağılıyor."dedi Asya, Mario'dan gözünü ayırmadan. Oyun konsolunu iki eliyle sıkı sıkıya kavramıştı ve düşük duran gözlüklerini burnunu kırıştırarak yukarı çıkarmaya çalışıyordu.

"Ona ne söyledin? Cidden, ona ne söyledin?"

"Kaç defa daha soracaksın? Ağacın arkasında saklanan mankafanın biri var, senden feci halde hoşlanıyor. Ona bir şans tanımaya ne dersin? Böyle söyledim, hayır bir dakika, mankafa yerine saman kafa da demiş olabilirim."

Çocuk ani bir hareketle üzerinde yattığı koltuktan doğruldu ve koltuğun hemen önünde yerde oturan kızın saçlarına yapışarak kafasını iki yana salladı. Asya oyun konsolunu fırlatır ve iki eliyle çocuğun yakasını tutarken saç diplerinin ağrısı yüzünden çığlık çığlığa bağırıyordu.

Dilek DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin