Bölüm 6 - Kabusumun rengi gri

57 7 0
                                    

Okunma sayım giderek artıyor . Bunun için herkese çok teşekkür ederim :)

Kabus denilen şey nedir ? Korkularımız mı ? Yoksa korkularımızın bir yansıması mı ? Kabuslar canlı olabilir mi ? Yaşayabilirler mi ? Canımı yakabilirler mi ? Ne çok sorum var kafamda . Oysa hepsinin cevabını biliyorum . Kaderim beni sabır etmeye zorluyor . Önemsememeliyim . Bırakın yansın canım, önemli değil . Bırakın cehennemin en dibindeki küllere karışayım , önemli değil . Yeter ki o yanımdaki varlığı koruyayım. Benim kadar yalnız ama benden şanslı olan o masum varlığı . Çünkü o hatırlamıyor. Halbuki benim hatıralarım da kalmış o acıları. Aşık olmak ne demek . İnsan illa sevgilisine mi aşık olmalı ? Ben bir aşığım . Benim gibi yapayalnız bir ruha aşığım .

...............

Bir patlama sesi . Alevler . Her yerdeler . Ardından psikopatça ve acımasız bir kahkaha ...

Başım çatlayacak gibi ağrıyor . Sadece bir rüyaymış . Alevler . Ateşten nefret ediyorum . Ne işe yararsınız ki yakmaktan başka. Yaşamı yok etmekten bıkmadı mı ki ateş ? Bir şey nasıl hem hayat verir hemde onu alır . Kendi söylediklerim bile bir biriyle çelişiyor . Kendi düşüncelerim beni bu dünyadan alıp koparıyor ve yeni bir yere getiriyor . Karanlık, soğuk ve pis bir yere . Oysa bedenim de böyle bir yerde değil miydi ? Hayır burası farklı . Burası karanlık , çok karanlık . Sabah ışığı beni karanlık düşüncelerimden ayrı koyamasa da kendime getiriyor . Yanımdaki kendini iyice bana sarmış kıza bakıyorum . Natasja. Geceki titreyen halinden eser kalmamış . Fazlasıyla gevşemiş ve halinden memnum görünüyor . Nefesi çok düzenli çıkıyordu . Onu rahatsız etmeden etrafıma yeniden bir göz gezdiriyorum . Ve yine o soru ; Neden buradayım ben ? O soru aslında 'Neden hala buradayım ben ?' olacak . Buradan biraz uğraşsam kaçabilirim . Bunu biliyorum . Ama içimdeki o boş vermişliğin yanında başka bir şey daha var . Biliyorum . Ama asıl sorun ne olduğunu bilmiyorum .

Koridordan ayak sesleri geliyor ve odan kapısı önünde sesler sona eriyor . Sonunda kapın kilidinin açılma tıngırtısı geliyor . Bu o adam . Yine . İçeri dalıyor ve gözlerimizi üstümüze dikiyor . Elinde ince bir sopa var . Natsja'nın üzerine onu korumak istermişcesine yatıyorum . Uyanıyor ve aradan adamı görüyor . Uyku sersemi de olsa anlıyor ve kendini iyice saklıyor. O anda sırtımda o sopanın şaklama sesi duyuluyor . Aynı kırbaç bir etkisi yaratıyor . Natasja bu sesin üzerine sessizce ağlamaya başlıyor . Ama benim canım yanmamıştı bile . Adam bir kere daha vuruyor . Sesimin çıkmadığını görünce . Kükreyerek ;

Adam : Lanet olası böcekler ayrılın !

Diye bağırıyor ve beni elbisemden tutuyor . Natasja'yı canı yanmasın diye bırakıyorum . Ve adam beni kendi tarafımda ki yatağa fırlatıyor . Başım duvara çarpıyor ama benim için önemli bir darbe değil . Ama sonra fark ediyorum ki elbisemi yırtmış . Babamın benim doğum günüm için seçtiği özel elbiseyi . Ağlamak istiyorum . Daha ne kadar bu uçurumdan yuvarlanmaya devam edebilirim . Ağlayamıyorum . Olmuyor .

Sopasını bir kere havada şaklattıktan sonra Natasja'ya bir darbe indiriyor . HAYIR ONUN CANINI YAKMA ! Ve yeniden kükreyerek .

Adam : Bir daha asla böyle yatmayacaksınız ! Anladınız mı ?!

Natasja sesli bir şekilde ağlıyordu . Arada zar zor nefes alarak 'evet efendim' diyebildi . İçimin defalarca parçalandığını hissettim . Ona böyle davranmamalı . Onun canını yakmamalı . ONA BİR DAHA VURMA ! . İçimden çığlıklar atsam da dışa vuramıyordum . Olmuyordu , yapamıyordum . O adama dur demek istiyordum ama bir türlü o ses boğazımdan yukarı tırmanıp dışarı çıkamıyordu . Hayır yine karanlık yükseliyor ve boğazıma takılıyor . Zorlukla yutkunuyorum . Sonunda kendime gelince adamın elinden sopayı alıp defalarca kırıyorum . Adam bana sanki bir mucize yaratmışım gibi bakıyor . Ve kendine gelince yüzüne yine adi bir gülümseme yapıyor . Aovvv ! Bunu hesaba katmamıştım .

Adam : Seninde özel olduğunu biliyordum . Başka türlü o yangından kurtulmana imkan yoktu . Hı hı hı . Demek sende bunun gibi süper kuvvete sahipsin . Ama şu konuşmama meselesine bir şey bulmak istiyorum ama sanırım doğuştan dilsizsin .

Natasja'ya doğru bakıyorum . Kendisini yatağa gömmüş ağlıyor ama aynı zaman da ufak bir aralıktan bize doğru bakıyor. Bu sefer soğuktan değil korkudan titriyordu . Onunla göz göze geldik ve o gözlerini çekip yüzünü diğer tarafa çevirdi. O da mı beni tek bırakıyor ? Vücudumda ki enerjimin çekildiğini hissettim . Ben.... ben yapayalnızım . Ayaklarım artık bedenimi taşıyamıyordu . Yere çöktüm . Adam bir kahkaha attı .

Adam: Aferin uslu kız . Bundan sonra böyle uysal olacaksın .

Dediği şeyi duysam bile umursamıyorum .Biraz bekledikten sonra adam ayaklarını yere vura vura tekrardan dışarı çıkıp kapı yeniden kilitliyor . Karanlık boğazımdan da yukarı çıkıyor . Nefes alamıyorum . O gün alevlerden sonra bayılacağım zamanki gibi hissediyorum . Sonra arkamdan bir sıcaklık hissediyorum . Natasja ? Sonra bana sımsıkı sarılıyor . Öyle sıkı sarılıyor ki . Tabi ki demin kafasını çevirdi , korkuyordu . O benim gibi değil . Ne kadarda negatifim . Öyle ki onun zihninden gerçeğe bakmadan , olayları yorumladım . Ona doğru döndüm ve yüzümü ona yaslayarak bende ona sarıldım .

Natasja : (ağlamaklı ve fısıldayarak ) Teşekkür ederim , dedi .

Kafamı önemli değil anlamında salladım. Yüzüne baktım . Onca ay boyunca bu adamın çilesini çekti . Ve hala şikayet etmiyor . Sadece korkuyor . Bu adam benim canımı onunki gibi yakamıyordu . Tabi o son hınzır gülüşün arkasında zihninin den bir taşı düşündü . Gergeus . Bu taşı hatırlıyorum . Annemin son söylediği cümlenin içinde yar alıyordu . Bu adam da o taşı biliyor . Nedir bu taşı bu kadar özel kılan ? Bu düşünceyi başka bir zaman düşünmek için zihnimin gerilerine atıyorum . Şimdi Natasja ile ilgilenmeliyim . Elimi sırtında gezdirince acıyla karışık bir inilti ortaya koyuyor . Onun canının yanması benimkini de yakıyor . Onu, onun yatağına doğru çekiyorum ve yüz üstü yatmasını sağlıyorum . Adamın vurma sebebini hatırlıyor ve gözleri korkudan açılıyor . Onu sakinleştirmek adına saçını okşuyorum ve niyetimi beyan ediyorum . T-shirt'ünü sırtından sıyırıp sırtındaki izlere bakıyorum . İçim parçalanıyor . Bu adam nasıl bir cani ? Nasıl bunu yapabilecek kadar psikopat . Belkide bir sadist . Elimle yavaş yavaş sırtını ovuyorum . Acıyla yüzünü buruşturuyor ama bu ona iyi geliyor . Bir süre sonra canının acısı geçiyor ve gevşiyor .T-sirt'ünü indiriyorum . Çok yorgun gözüküyor . Aç olduğunu biliyorum . Öğlenden sonra oldu ama daha hiç bir şey yemedi . Bende dahil . Burada ona sadece akıllarına geldikçe yemek vermişler. Şimdi de adamı kızdırdığı için vermiyorlar . Bende aç hissediyorum ama o kadar kötü değil . Natasja bana minnettar bir bakış attı . Bir günde iki ayrı minnettar bakış . Ondan bunu istemiyorum . Bana minnettar olmasına gerek yok . Sonra aklına bir şey geldi ve yüzü düşünceli bir hal aldı . Bu kız da yaşına göre zeki .

Natasja : Senin canın yanmadı mı ?

Konuşurken ki o dilinin dolanmasını seviyorum . Muhtemelen bende konuşsam , benimde sesim böyle çıkar . Kafamı hayır anlamında sallıyorum . Nasıl olduğunu anlamaya çalışır gibi bana bakıyordu . Sonunda benim farklı olduğumu düşünüyor .

Natasja : Sen konuşamıyor musun ?

Diye soruyor . Bu soruyu soracağını biliyordum . Ona tekrar hayır anlamında kafamı sallıyorum ve yüzümü duvara çeviriyorum . Bana uzunca bir süre baktıktan sonra benim ona güven vermek için yaptığım hareketin aynısını bana yapıyor . Ah Natasja sen çok güzel bir varlıksın .



Ölmek İçin Başka Bir Gün SeçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin