Bölüm 14 - Kim - Nerede - Peki ya ben

46 5 0
                                    

Ben : Beş . Neden buradayım ?

Dr Alder : Hatırlamıyor musun ?

Kendi kendime düşündüm . Beynimin içi arı kovanı gibiydi . İçeriden vızlama sesleri geldiğine eminim . Doktorun yüzüne öylece baktım . Hatırlamıyordum . Yorgun hissediyordum . Uykudan bıkmaya başlamıştım. Her şey giderek ağırlaşıyordu . Üzerimde bir yığın taş ,toprak vardı. Altlarında eziliyordum . Onlar bile bu yangını söndürme de aciz kalıyordu. İçimden bir şeyler eksildiğini hissediyorum. Acıtıyordu . Toprağından ve köklerinden koparılmış bir bitki gibiydim . Yarım... Her yanım zıhlı asker kuşatmış , ben ortada kaybolmuş bir çocuğum...

Dr Alder : İyi misin Violetta ?

Diye sordu . Yüzünde endişe vardı . Yıllardır ilk defa Natasja dışında biri benim için endişeleniyordu ve bana ilk adımla hitap ediyordu. Bu ona duyduğum dost duyguları daha da artırdı . Kaybolmuş , kırık bir kızı kendinize bağlamanız çok kolaydır . O kız kafanızın içinde ne var ne yok bilsede her söylediğinize inanır .

Ben : Sanırım değilim...

Diye ona fısıltıyla cevap verdim . Elimi tuttu . Hemen geri çektim . Ona korktuğumu söylemem gerekiyordu . Ama içimden bir ses artık bildiğini söylüyordu.

Dr Alder : Üzgünüm . Seni rahatsız etmek istememiştim. Neyin var ?

Ben : İstemiyorum . Korkuyorum.

Sesim bile bana ihanet ediyordu . Duyulmayacak kadar cılızdı. Neden bana herkes çok güçlü olduğumu söylüyor ? Değilim işte . Bir dağı yerinden oynatabilirim ama kayıpları kaldıramam. Eziyet görmeyi kaldıramam . Acıyı... Bundan sonra kaldıramam.

Kendimden giderek soğuyordum . Yaşıma ve başıma gelenler. Fazla geliyordu. Sanki ayaklarıma beton bağlayıp suya atmışlardı beni. Boğulma duygusunu tadıyordum. Ve iğrençti. Bu duygu beni rahat bırakmıyordu.

Doktor daha fazla üstüme gelmedi. Çok anlayışlıdı. Bana kaybettiklerim arkasından kabuk bile tutamamış yaramı daha da kanatmaya çalışmıyordu. Sadece kendi kendine dermiş gibi "hafefobi" diye fısıldadı. Onun anlamını biliyordum. Dokunulma korkusu. Yatalak vaziyetten sıkılmıştım. Kalkıp oturdum. Bana beni zorlamak veya sıkmak istemediğini söyledi ve istersem çıkabileceğimi ekledi. Aklımda bir soru vardı. O dosyada onu gördüğümden beri içimi kemiriyordu. Merak ediyordum ve çıkmadan önce ona sorduğum soru onu şaşırttı .

Ben : Sizce kediye benziyor muyum ?

Geri çekildi ve bana gözlerini kırpıştırdı. Sonunda gülümsedi.

Dr Alder : Bu da nereden çıktı ?

Ona B.S. Başkan'nın odasında olanları atlayarak anlattım. Sadece kedili kısımları anlattım. Kahkaha attı. O an nedense içimden gülmek geldi. Azıcık... Fakat dudaklarım emrime boyun eğmedi. Gülmeyi reddettiler. Ama olsun. O an azıcık gülmek istedim. O da bana yeterdi.

Dr Alder: Evet dosyanı gördüm. Ama senin ağzından duymakta bir şeydir. Hayır kediye benzemiyorsun. Oldukça, aslında tamamen insana benziyorsun. Bu benim içinde garip bir durum. Aslına bakarsan seninle tanışmak bir onur. Senin gibi birini hiç tanımadım.

Ben: Benim hakkımda ne biliyorsunuz ?

Diye sordum çekinerek. Kulağımda bir çınlama sesi vardı. Sanki zihnim bir denizdi ve o denizdeki azgın fırtına diniyordu. Su giderek berraklaştı. Rengi mavi kadar canlı olmasada kirli turkuaz da yeterliydi. Kabusumun anıları zihneme hançer darbesi gibi fakat sinsi bir şekilde indi. Ağzım kurudu ama zorda olsa yurkundum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 17, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ölmek İçin Başka Bir Gün SeçWhere stories live. Discover now