Gökyüzü

51 1 1
                                    

 
Selam Duygu Hazinesi okuyucları;

Öncelikle bu yazıların çoğu aklıma derslerde geliyor diyebilirim. Ya hocanın söylediği iki kelime bile bana böyle bir yazı ilhamı verebiliyor ki zaten teneffüslerde 10 dakika da yazdığım yazılar var. İnsanları gözetliyorum genelde ya da gözetlediğimi hissederek yazıyorum. Bakış açısı da bir hazine değil midir ? Sonuçta tonlarca insan var. Hepsinin farklı bakış açısı var. Bu da en büyük hazinedir zaten. Özgün düşünce anlayışı. Kaleminden çıkan sözlerin özgünlüğü ve hissedilerek yazılması. Galiba benim olayım bu. İnşallah okurken keyif alıyorsunuzdur. İyi geceler

  Çimenlere oturup ayaklarımı uzattım. Hava güneşliydi ve sıcak tenime işliyordu. Hayat, ne kadar yıpratıyordu şu ruhumuzu. Olduğumuz yaşta değildi ne akıl yaşımız, ne de ruh yaşımız. Bedenim 15, dertlerim 100 yaşında hesabında galiba biraz. Dertler insanın yaşını yükseltiyor. Gün geçtikçe insan gülüp geçtiği olaylarda bile sinirlenip bağırabiliyor. Buna bir nevi yıpranma da diyebiliriz. İçimize attığımız sıkıntılar bir çığ oluşturduğunda tahammül seviyemiz azalabiliyor.

Gökyüzüne baktım işte o an. O bile kötü geliyordu hayatın yorgunluğunda. Mavi içindeki siyahı yansıtıyordu gözüme. Mavi özgürlüktü bana göre herzaman, siyah ise tutsaklıktı, karanlıktı siyah,  ama en önemlisi de ölumdü siyah.

Birden durdum. Ve gördüğüm tek şeyin aslında kendi iç dünyam olduğunu farkettim. Aslında gökyüzü her zamanki masumluğuyla karşımdaydı işte. Sorun artık benim ona başka gözle bakışımdı.

Bende yıpranmıştım işte. Bende artık tahammül edemiyordum. Dünyadaki güzellikler bile siyaha bürünmüştü şimdi bende. Sanki mavi boya elimde boyuyordum önceden dünyanın dört bir yanını. Ama siyah  vardı renklerden sadece. İkisi de birbirine karışmıştı güneş yakarken tenimi. Çimlere uzandım ve dedim ki kendi kendime

  "Yıllandıkça güzelleşen tek şey şaraplar mıdır? Yoksa şu hayatında ilerisinde umut var mıdır?"

#Duygu Hazinesi#Where stories live. Discover now