46."Hayır olacak!"

16.5K 732 82
                                    

2 Ay Sonra...

Mira

"Mira az yavaş ol karnın burnunda zaten dolanıp duruyorsun"

Diye azarladı beni Demir.

"Ne yapayım? Dolanmadanmı alışveriş yapmamı bekliyorsun?"

Küçük tartışmamıza gülesim gelmişti. Bebeğimizin cinsiyetini bilmiyorduk. Ama çoktan bir ev alıp yerleşmiştik bir tek bebeğin odasıni döşemek kalmıştı Demir ve benim kararım ile bebeğin odası yeşil ve tonları olacaktı. Herkes gibi pembe yada mavi yapmak istemiyorduk çünkü. Şimdi ise beşik dolap, emzik biberon tarzı şeyler alıyorduk. Cinsiyetini öğrendiğimizdede kıyafetlere bakacaktık.

"Tamam güzelim tamam! Hadi bitsin bir an önce"

Diye şikayet etti Demir. Aslında etmesi doğaldı. Iki saattir geziyorduk. Demir yorulmuştu ve benimde bu kadar gezinmem iyi değildi. Son kez bezleride sepetime koyduktan sonra sonunda kasaya varabilmiştik.

Demir kasadaki kadına kredi kartını verirken beni kesecekmiş gibi baktı.

"Beni batıracaksın"

Dediğinde gülümsedim. Aldıklarımızı arabanın bagajına yerleştirip eve doğru gitmeye başladık.

Meriç'le kaldığım evin hemen yanında bir ev bulmuştuk ve oraya taşınmıştık. Ve iki hafta önce Demir ile evlenmiştik. Beni şoka uğratacak bir şekilde evlenme teklifi yapmıştı. Hiç kimse bu şekilde yapmazdı. Beni korkutup bir dağ evine kaçırmıştı ciddi anlamdada korkutmuştu. Içeri girdiğimizde ise evi güllerle süslemişti yemeğimizi yedikten sonra ise boğaz manzaralı evin önünde evlenme teklifi etmişti. Ilk önce korkutmasını kesinlikle anlamasamda duygu karmaşasından ağlamıştım. Sonra ise tüm gece dans etmiştik. Ardından hemen ise kendi aramızda bir kır düğünü yapmıştık. Ikimizde abartıyı sevmiyorduk bu yüzden sadece tanıdıklarımızla olmuştu düğün. Şu anki tek telaşemiz ise iki aylık olan bebeğimizdi.

Sonunda eve geldiğimizde kendimi koltuğa attım

"Demir canım portakal çekiyor"

"Güzelim ben sana ağustos ayının ortasında nereden portakal bulayım?"

Hamilelik hormonlarımdan dolayı sürekli duygusaldım. Gözlerim dolmuştu

"Ben portakal istiyorum!"

Diye ağlamaya başladım. Bu içimdeki minik şey beni değiştiriyordu.

Demir alnına vurup hızlıca yanıma gledi ve yüzümü elleriyle avuçladı

"Tamam tamam ağlama çok fazla haraket etme bulucam tamammı?"

Dediğinde sulu gözlerimle gülümseyerek kafamı salladım. Demir alnımı öptükten sonra evden dışarı çıktı. Demir'i dinleyerek kendimi yormamıştım. Boş boş televizyon kanallarında geziniyordum.

Uykumun geldiğini hissetmiştim. Koltuğa yavaşca uzandım televizyon izlerken uyuya kaldım.

---

Gözlerimi açtığımda yataktaydım. Yanımda ise bana arkadan sarılmış bir elini karnımın üzerine sahiplenircesine koymuş bir Demir vardı. Gerçekten harika bir Baba olacaktı.

Yerimde yavaşça kıpırdandım. Ben hareketlenince Demir'de uyandı

"Güzelim ne oldu?"

"Hadi kalkalım"

"Saat kaç?"

Diye sorduğunda yanıbaşımda duran telefonumu aldım ve saate baktım

"Oniki olmuş"

Lise BelasıWhere stories live. Discover now