48. "FINAL"

24.7K 921 466
                                    

6 yıl sonra Ezgi'den

"Teyze saçlarımı örermisin?"

Yaprak kıpır kıpır bir kızdı. Bugün doğum günüydü aynı zamandada Mira'nın ölüm günü.

"Tabi örerim kuzum"

Yaprak önüme oturduğunda saçlarını örerken düşünmeye başladım.

Mira öleli yedi yıl olmuştu. Kızı Yaprak'ı ben büyütmüştüm. Bu zaman içerisindede Berk ile evlenmiştim. Yaprak ile yaşıt bir oğlum vardı. Adı Rüzgar'dı. Ikisinin adını uyumlu koymuştuk. Zaten Mira kızının adının Yaprak olmasını istemişti. Ikiside kardeş gibiydiler kavga etselerde birbirlerini seviyorlardı.

Yedi yıl içinde çok şey olmuştu. Hepimiz acı çekmiştik. Ben çılgın , neşeli , deli dolu olan Ezgi'yi kardeşim Mira ile beraber mezara gömmüştüm. Çok olgun bir kadın olmuştum. Zaten olması gerekende buydu ben artık bir Anneydim.

Meriç ve Helin evlenmişlerdi. Meriç çok acı çekmişti halada devam ederdi. Acısını biraz olsun dindirmek amaçlı kız kardeşinin emaneti olan yiğeniyle ilgilenip dururdu. Tabi Helin'de hep destek olmuştu ona.

Batu , Masal ile yapamamıştı. Yıllar önce ayrılmışlardı. Ondan sonra aşka inancını kaybeden Batu Amerika'ya geri dönüp eğitimci olarak çalışmaya başlamıştı.

Demir...Demir nerdeydi hiç bir fikrim yoktu. O gece hastanede benim kucağıma bebeği bıraktıktan sonra gitmiş ve bir daha ortalıklarda görünmemişti. Kimse haber alamamıştı. Nerede?, ne yapıyor? bilmiyorduk

"Teyze bittimi?"

Diye saçlarını soran Yaprak'a cevap verdim

"Bitti kuzum"

"Teyze Babam ne zaman gelecek?"

"Baban çok uzun bir yolda gelecek tatlım"

Onu bu şekilde oyalıyordum. Annesinden bahsetmesine izin bile vermiyordum. Demir nerede bilmiyordum.

"Bugün benim doğum günüm!"

Diye sevinçle zıpladığında kendimi zorlayarak gülümsemeye çalıştım. Onun doğum günü Mira'nın ölüm günüydü. Bu yüzden kutlamıyorduk. Çocuklar üzülmesin diyede Berk onları bir yere götürüyordu. Berk içeri girip Yaprak'a sordu

"Söyle bakalım sıpa ne istersin?"

"Enişte , bugün Annemmi öldü?"

Diye sorduğunda Yaprak ve Rüzgar görmesin diye mutfağa gittim. Elimi ağzımla kapatırken sessizce ağlamaya başladım.

Yanağıma değen ellerle gözlerimi Berk'e çevirdim.

"Bebeğim , çocuklar burda toparla kendini"

"Mira'yı sorup duruyor Berk ona ölümünü nasıl söyleyeceğizki?"

Berk sıkıntıyla iç çekti. Bana sıkıca sarılıp saçlarımdan öptü

"Büyüdüğünde öğrenecek"

Dediğinde kafamı salladım.

Sakinleşip içeri geçtiğimizde çocuklar evimizin bahçesinde oynuyorlardı. Yaprak yanıma koşarak geldi ve saçlarımla oynamaya başladı. Bende ona izin verdim. Mira gibi kıpır kıpır neşe saçan bir kızdı. Saçları , ten rengi Demir'e , davranışları , mavi gözleri , tavırları gülümsemesi kokusu aynı Mira'ydı.

"Mavi Göz! Şuna bak!"

Diye bahçe kapısından seslenen oğluma baktım.

"Ben sana küstüm Rüzgar"

Lise BelasıWhere stories live. Discover now