3. Bölüm

675 66 223
                                    

(Reklam yapmaktan utanmıyorum asla da utanmıcam diyerek bi BaekYeol fici yazdığımı ve ona da bakmanızı rica ettiğimi söylemek istiyorum >•<)

Kapının tıklatılmasıyla kaldırdı başını masadan Doktor. Başında ufak bir ağrı vardı. Bu yüzden sabah sütlü gevreğini yiyeceğine kahve içmek zorunda kalmıştı. Şimdiyse ağzında acı bir tat varlığı baş göstermişti ve bu da onun sürekli dili dışarda bir biçimde dolaşmak istemesine neden oluyordu inatla.

Fakat içeri giren kişiyle kendini unutup ona oturmasını işaret etti. Kağıdıyla saatini aldı daha sonra. Kalemi zaten iki koltuğun arasındaki sehpada unutmuştu. Hemen yerini aldı ve diğerinin elini sıktı. Yüzünde anlayışlı bir gülümseme vardı her zamanki gibi. Karşısındakinin de ona yanı şekilde karşılık verdiğini fark ettiğinde dışarıdan sevimli durduğunu düşündü gelenin.

Oturmadan önce bir kez daha eğilmişti ki geldiğinden beri üçüncü olduğunu sayarsak Kyungsoo'nun aklında bazı şeyler belirmeye başlamıştı bile. Ayrıca bacağını sehpanın kenarına çarptığı için özür dilemesi doktor için birçok şeyin sembolü olabilirdi.

"B-ben Byun Baekhyun."

"Hoş geldiniz Baekhyun-shi. Ben de Do Kyungsoo."

"Tanıştığımıza memnun oldum efendim."

Göz temasından kaçınmamaya çalışan doktor, diğerinin sürekli gömleğinin düğmelerinden biriyle oynamasından dolayı bunu başaramasa da konuşurken iletişimin düzeleceğini düşünüyordu.

"Neden burada olduğunuzu biliyor musunuz Baekhyun-shi?"

"Şey... Bana siz diye seslenmenize gerek yok. Ve biliyorum."

"O zaman sen de benimle resmi konuşmak zorunda değilsin." Diyerek onay verici bir gülümseme sundu karşı tarafa Soo. Karşılığında kısa da olsa göz temasına sahip olabilmişti. Diğerinin gergin olduğu belliydi ve bir an önce aklındakileri kağıda geçirmek istiyordu ancak bazı şeyleri aklında toparlayabilmesi adına diyaloğun uzamasına ihtiyaç vardı.

"P-peki. Benim si-sana gelmemin sebebi korkularımın olması. Sevilmemekten korkuyorum. Eskiden beri herkesin örnek aldığı, başarılı kişi olmaya çalıştım. Başkalarının bana danışmasını, herkesin beni sevmesini arzuladım. Şimdiyse yeterince sevgi göremediğimde paniklediğimi ve minik ataklar geçirdiğimi fark ettim."

"Ne gibi ataklar?" diye sordu Soo merakla.

"Kendime fiziksel olarak zarar vermek ve bunu farkında olmamak gibi. Etrafımdaki insanların davranışlarından rahatsız olduğumda onlara hiçbir şey söylemiyorum ancak sabah uyandığımda kollarımda çiziklerle karşılaşıyorum. İlk bir hafta annemler de ne olduğunu anlamadı, hatta beni suçlamaya kalktılar. Eğer dört gün önce geçirdiğim nöbeti görmeselerdi buna devam ederlerdi, eminim."

Diğerinin anlattığı bilgileri not almaya başlayan Soo, onun kendisine olan saygısından ya da sevilmek için sustuğunu görmüştü. Kafasını hafifçe sallayarak anladığını belirtti kendine minik bakışlar atan çocuğa.

"Peki ailen bunları gördükten sonra ne tepki verdi?"   


"Annem saatlerce ağladı 'neden benim oğlum' diye. Anlamasını beklemiyordum zaten. Yine de benim için harap oluşu kendimi değerli hissettirdi. Yanlış anlamayın, bu ihtiyaç duyduğum sevgiden değil. Sadece annem ile babamın bazen bana değer vermediğini, başkalarını benden daha çok sevdiklerini ve düşündüklerini hissediyorum. O yüzden de onların benim için üzüldüğünü görmek... Tekrar onların çocuğuymuşum gibi hissettirdi."

Doktor Do'nun HastalarıWhere stories live. Discover now