4. Bölüm

704 62 300
                                    

Kyungsoo...

Seni çağırıyorum. Gel ve karanlığıma eşlik et.

Elini bana uzat ve gerçeği gör.

Yaşadıkların hakikat değil. Ruhun parçalara ayrılışı sadece.

Eğer benimle gelirsen anlayacaksın asıl doğrunun senden sürekli kaçtığını.

Ben sana eşlik edeceğim. Doğru yolu bulmanı sağlayacağım.

Sadece güven bana ve elini uzat.

İntiharın eşiğindeki bedenlerin karartmasına izin verme kalbini.

Sen yalnızca bana aitsin. Henüz bunu bilmesen de.

Tek yapman gereken elini uzatmak ve gerçeği görmek.

Bana eşlik et ki bu karanlıkta beraber aydınlığı bulabilelim.

Ruhunun beyazlığının mağaranın içindeki ışık olmasına izin ver.

Yoksa ikimiz de yok olacağız.

Gördüğü rüyasından nefes nefese uyandı minik doktor. Duydukları ile o siyah odanın içindeki bir çift gözdü onu kabus görmüşçesine etkileyen. Aslında rüyasının tam olarak emin de değildi. Sadece onu çağıran birini hatırlıyordu, peki bu onu neden korkutmuştu?

Alnından akan terlerin pencereden içeri dolan havayla kuruduğunu hissediyordu. Böyle giderse hasta olacağını bile bile indi mutfağa ve koca bir bardak soğuk suyu kafasına dikti. Boğazındaki yumru hala geçmemiş hatta her yutkunmasıyla daha da ağırlaşmıştı yine de bedeninin tükettiği su miktarının bir kısmını geri alabilmişti en azından.

Kendini tezgaha yaslayıp gözlerini kapadı sakinleşmek adına. Duyduklarını aklına getirmeye çalışıyordu fakat elde ettiği sonuç hiçti. Korku sinirlerini uyarmış, o ana dair yarı açık olan bilincinin kayıt yapamamasını sağlamıştı. Hatırlayamayacağını anladığı an saate ufak bir bakış attı, daha erkendi onun için bile.

Yatağına geri girdi ve birkaç saat daha uyuyabilmeyi diledi. Normalde uykusundan kalktığında geri yatması imkansız olurdu lakin bugünün beraberinde getirdiği değişik yorgunluk, onun yatağa yattığı an uyuyakalmasına neden olmuştu ölü gibi.

Dakikaların ardından gerçekten uyandığında uyuşuk adımlarını mutfağa taşıdı çok az bir vakit öncesi benzer şekilde. Sütünü ısıtırken gevreğini çıkarıp kaseye doldurdu. Aynı kaseden ona yakın adet vardı Kyungsoo'da. Böylece bulaşık sıkıntısı kayboluyordu günlük olan. Ancak haftada bir, Çarşamba günleri, çamaşır-bulaşık gibi birçok ev işini hallederdi. Geçen haftaki hastası Baekhyun yüzünden bu aksamış olsa da düzeninin kolay kolay bozulmasına imkan vermiyordu.

Kahvaltısını alıp televizyonun karşısına geçtiğinde koltuğun kenarına sıkışmış kumandayı zorla eline alıp açtı geçen geceden açık kalan kanalı. Gevreğini yediği süre boyunca tek yaptığı hareket arada dolgun dudaklarının arasından kaçan süt damlalarını silmek olmuştu. Tam saatinde yemeği bitince kalktı yerinden.

Üstünü giydi cansız hareketlerle. Aynı gömlek, aynı pantolon... Hepsinden kasesi gibi tonlarca vardı. Bunlar üşengeçliğinden değil, rengi, canlılığı sevmediği içindi kendine göre. Siyah ve beyaz hariç gözünü yormayan, zihnini bulandırmayan ve umutların olmadığı bir dünyada yaşadıklarını hatırlatan başka renk yoktu çünkü.

Saçını öne doğru tarayıp gözünün önüne gelen ufak telleri yıllar boyunca edindiği el alışkanlığıyla hızlıca kesince, bir anlığına da olsa memnuniyetle gülümsedi düzeni bozulmayan saçlarına. Ardından yüzü yeniden ve yeniden normal halini aldı.

Doktor Do'nun HastalarıWhere stories live. Discover now