01

7.7K 326 305
                                    

"Her fırsatta dibimde olmak zorunda mısın?"

Sert sesi sanki içimdeki yumuşak ve kırılmaya hazır kalbimi parçalayacak derecede yüksekti. Tıpkı yapılı vücudu gibi içindeki bir kenara çekilmeyi reddeden kötü tarafı da korkutucuydu.

Kalbim ilk başlarda onun sayesinde yaşadığını hissetmişti, şimdi ise onun sayesinde kendini parçalamak istiyordu.

Sahi, ona ne kadar uzak olursam olayım o yine gelip beni buluyordu. Kaç yıldır ne yaparsam yapayım onun iki parmağının arasından çıkamıyordum.

"Dibinde falan dolanmıyorum, sadece dersimiz ortak ve ben de sınıfa gidiyordum."

Onun yanında yine güçsüzdüm. Beni böyle görüyordu ve bunu ikimiz, hatta tanımadığım okul üyeleri bile biliyordu.

Alayla gülüp, "Acaba ne için ortak?" dedi kinayeli sesiyle, ardından ateş püsküren o kara gözleri benim ürkek gözlerime kilitlendi ve dudakları dümdüz bir hal aldı. "Bana bak, Sakura," Yüzünü buruşturdu tiksinircesine. "Bu kaçıncı söyleyişim bilmiyorum ama..."

"Tamam!" diye bağırdım. Beni yine herkesin önünde rezil etmesini istemiyordum. Bunca zamandır yeterince gururumdan olmuştum zaten, ayrıca bu bitmek bilmeyen uyarıları da canımı sıkmaya başlamıştı.

Uchiha Sasuke, okulun popüler kesiminden olan çocuk... gerçekten yakışıklılığına diyecek bir şeyim yoktu fakat kişiliği için bin tane yeni küfür üretebilirdim. Dört yıldır tüm okulun duymasına sebep olacak kadar beni aşağılıyor ve eziyordu. Hatta içtiğim içeceği yüzüme dökmüşlüğü bile vardı hayvanın.

Alışmıştım artık.

Anaokulundan beri ona beslediğim bu his, hiç iyi değildi. O benden nefret ediyordu, ben ise bitmek bilmeyen sevgimi her defasında istemeden bile olsa ona gösteriyordum. Hak ediyor muydu? Hayır.

Tek kaşını kaldırıp, "Sen az önce bana bağırdın mı?" diye sordu imalı sesiyle.

İşte yine başlıyoruz.

"B-ben..." Cümlemi bitiremeden kolumu sıkıca kavradı ve kendine çekti.

Gözlerindeki öfke beni öldürecek dereceye kadar gelirken, "Sen ne?" diye soludu. Acıdan yüzümü buruşturdum. Kolumu ondan kurtarmaya çalıştıkça daha fazla sıkıyordu.

Acıyla inledim. "Kolumu bırak, Sasuke."

Yüzündeki tükenmez öfkenin yerini tiksinti aldığında kolumdaki birbirine zincir gibi b ağlanmış parmakları gevşedi. "Çek git şuradan!" diye bağırmasıyla o an hiç de beklemediğim bir şey oldu.

Deli gücüyle bir anda beni yere yapıştırdı.

Yere düşmüştüm ve bu normal bir şekilde olmadığı için de şu an dizimden kanlar akıyordu. Küçücük bir yara olsa tamam diyecektim fakat bayağı kötü bir durumdaydı dizim, ayrıca yanıyordu ve çorabım da yırtılmıştı!

Neredeyse ağlayacak olan suratımla Sasuke'ye baktığımda yine normal haliyle bana baktığını gördüm ve içimde biriken sinir ve kırgınlıklar daha da arttı. Cidden, o acımasız insan kostümünü nasıl giyebiliyordu öyle? Böyle bir insan mıydı gerçekten? Anaokulundaki Sasuke, geri gelip beni bu hayvandan kurtar.

Bunu aklıma getirmemeye çalışıyordum ama her zaman böyle oluyordu ve bu artık bende ruhsal bozukluklara sebep oluyordu. Yapacağını yapıyordu, ardından defolup üstüme alayla gülüp defoluyordu.
Ben ise sadece şu anki gibi orada onun gidişini izliyordum. Yine.

Dizimdeki acıya bir de mide bulantım eklenince zorlukla ayağa kalktım ve revire doğru adımlamaya başladım.

Bugünlük bu kadar nefret yeterdi. Daha fazlası zarardı benim için. Sasuke için zevke giriyordu ama neyse, konumuz bu değil.

Evimin sıcacık havası tenime işlerken, bir yandan huzursuzluk etrafımı sardı. Tüm gün Sasuke'nin o saçma salak nefretini nasıl yok edeceğimi düşünmüştüm. Gerçi bunu birkaç yıldır düşünüyordum ama...

Bir çözüm yolu buldum sayılırdı fakat kesin işe yarar mıydı bilemiyordum. Yine de denemekten başka çarem yoktu. Zaten kaybedecek bir şeyim de yoktu.

Anaokulunda aynı sınıftaydık. O zamanlar o kadar şirindi ki, herkes etrafındaydı ve o yine de herkese karşı gülümserdi. Herkese yardım etmeyi severdi. Ayrım yapmazdı ve şu an ki haliyle o hali karşılaştırılamazdı. En önemlisi ise çocuk olmasına rağmen merhamet duygusu şu ankine göre bayağı bir gelişikti.

Ortaokuldaydık ve bu sefer Sasuke biraz kötüydü. Sürekli yalnız takılıyordu, kimseyi yanına yaklaştırmıyordu veya konuşmuyordu. Ben de onu uzaktan izliyordum. Yanında taşıdığı bir defter vardı. Boş zamanlarında onu yazıyordu. Bir gün sınıf boştu ve ben sınıfa adımımı atmış, sırama ilerliyordum. Sasuke'nin sırasına baktığımda defterinin orada olduğunu gördüm. Tabii ki de açmadım. Sadece kapağı fazlasıyla ilgimi çekmişti. Siyah ve parlak, aynı zamanda çok güzeldi. Defteri elime aldığım anda Sasuke kapıdan içeri girdi ve ben orada donakaldım. Defteri elimde görmesiyle sinirlendi, sıraları devirdi, bağırdı. O anın vermiş olduğu şokla yerimde duramadım, korktum ve kaçtım. O günden beri beni defterini okumakla suçluyor, hakaret ve rezilliklerini bir bir sıraya diziyordu. Lisedeyiz, üstünden tam dört yıl geçti fakat hala yine aynı konumdayız. Ama şunu söylüyorum ki, artık bundan bıkmıştım ve bir çözüm yolu üretmeye karar vermiştim. Ne olursa olsun, ürettiğim çözüm yolunu denemekten zarar gelmezdi.

Hızlıca telefonumu elime aldım ve Sasuke'nin numarasını tuşladım. Kendimi bilinmeyen numara olarak göstermem gerekiyordu. Ufacık bir pot kırarsam, Sasuke yine beni rezil ederdi.

Mesaj kutusuna girince bir süre ne yazacağımı düşünmeye başladım.

Bilinmeyen Numara: Selam, Sasuke

Bilinmeyen Numara: Ya da şöyle sesleneyim sana

Bilinmeyen Numara: Selam, acımasız, aptal, geri zekalı, kıçı kalkık Sasuke

hate • sasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin