38

2.1K 145 115
                                    

Gelmişti.

O, bugün okula gelmişti ve defalarca benimle göz göze gelip buluşma anı için beni gözleriyle tembihlemişti.

Bugün buraya kimse gelmeyecekti çünkü okulun programında herhangi bir şey görememiştim ve şu ana kadar hiçbir ses soluk çıkmamıştı.

Şu an ise gelmeden önce havalandırdığım daracık odada onu bekliyordum ve birine yakalanmamak için içimden dualar okuyordum. İçim içime sığmıyordu. Acaba bana nasıl davranacaktı, ben ona nasıl davranacaktım ve bundan sonra ne olacaktı?

Bunları düşünmek mide bulandırıcıydı. Hiç bu anları yaşamak istememiştim ve şimdi de cezasını çekiyordum.

Düzeltebilir miydim ki? Evet, beni affederdi ama içinde hep söylediğim şeylerin acısı kalırdı. Gösterdiğim çirkin yüzümün hatırası da kalırdı. Hep o anları hatırlardı. Kendimden biliyordum çünkü geçmişte ben de ona karşı öyleydim. O bana ne kadar kötü söz söylerse söylesin ben yine de affediciydim ama bir yanım hep o sözlerini ve davranışlarını hatırlıyordu.

Yine de bunları düşünmemin şu an için bir anlamı yoktu çünkü o zamanlar farklıydı. Şimdiki Sasuke ile o zamanki Sasuke bir değildi. Hele ki gerçekler ve yaşanmış şeyler asla değildi.

Ben öylece rafların birinde oturmuş düşünürken kapı hafifçe açıldı ve görmeyi beklediğim yüzü gördüm.

İyiydi. Hiçbir yerinde bir şey yoktu ve en önemlisi sapasağlam ayakta, tam ömümdeydi.

"Geç kaldım biraz, özür dilerim," dedi o da önümdeki rafa oturduğunda. "Devamsızlıklarım için müdürle uğraşmam lazımdı."

"Önemli değil," dedim önünde birleştirdiği ellerine bakarken. "Tam da doğum günümde gelmen de çok manidar."

Evet, bugün doğum günümdü ve bugüne özel mi gelmişti bilmiyordum ama buna atıf yapmak istemiştim. Daha önce de doğum günümden konu açıldığı için şu anlık bu gerçeğe inanmamdan kimseye zarar gelmezdi.

Gülerek kafasını öne eğdi ve, "O kadar belli oluyor mu ya?" dedi.

Oluyordu. Üstüne üstlük bunu gizlemek için hiçbir şey yapmaması da beni daha çok etkiliyordu.

Verdiği hava bir değişikti. Sanki hiç onca belayı ardında taşımıyormuş veya hiç ona kötü ve hak etmediği sözleri söylememişim gibi davranıyordu. Bu içimdeki suçluluk duygusunu artırmakla kalmıyor, daha da kötü hissettiriyordu ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Ondan defalarca kez özür dilesem de biz o anları saniyesi saniyesine yaşamıştık.

"Bilmem," dedim. "Sadece takılmak istemiştim ama görünen o ki gerçekten doğum günüme denk getirmişsin."

"Getirmedim desem yalan olur," dedi. "Aslında bugün de gelmem çok zordu ama hallettim bir şekilde."

Nasıl hallettiği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Annesini mi yalnız bırakmıştı, ağabeyi mi gelmişti yoksa başka bir şey miydi emin değildim. Hepsini geçtim, o adamın tekrar onu alıkoyması fikri de çok kötüydü. O gün ona ne olduğunu hala bilmiyordum çünkü.

"Nasıl?" diye sordum. "Nasıl çıkmayı başardın oradan? İyi görünüyorsun ama..."

"Bir şeyim yok," dedi hemen. "Çok da bir şey yapmadı, sadece... hep aynı şeyler işte. Bu sefer çok fazla sinirlendi, ne yapacağını da bilmediğimden dikkatli davranmaya çalışıyorum."

"Daha demin peşimden gelirken aniden durdun, sanki bir yerin acıyormuş gibiydi. Bu mu bir şey olmayan halin?" dedim. "Doğruyu söyle bana."

Zaten hiçbir şey olmamış gibi davranması sinirimi bozuyordu, bir de üstüne zarar gördüğü halde görmemiş gibi yapması da ayrı olaydı.

hate • sasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin