16

3.4K 256 178
                                    

Kafamın içi en az duygularım kadar karmakarışıktı.

Onu son görüşüm ve ondan duyduğum son kelimeler beni alaşağı etmekle kalmamış, artık elimde olan her şeyi de beraberinde götürmüştü. Yüzünü son görüşüm de o zamandı fakat şu son bir haftadır ne onu görüyordum ne de ondan bir haber alabiliyordum. Böyle olması daha iyiydi aslında, onu görmemek, sesini duymamak, katlanmamı daha kolay hale getirirdi. Çünkü eğer görürsem, nefretimi bir yılan misali ısırarak vücuduna zehri enjekte eder, onu öldürürdüm. Artık o kadar dolmuştum ki, ne kendime bunu sindirebilecek zaman vermiştim ne de bu illetten kurtulabilmek için bir şeyler yapmıştım.

Okula gelmiyordu. Nerede olduğunu veya yaşıyor mu, nefes alıyor mu, almıyor mu, hiçbir şeyini bilmiyordum. Aklım allak bullak olmuştu ve sebebi Sasuke'ydi. Kafamı karıştıran Sasuke. Beni tüm okulun önünde rezil eden Sasuke. Benden nefret edip benimle aynı yerde sarmaş dolaş yatıp, sabah kalkıp yine aynı hareketlerine devam eden Sasuke. Beni öpüp, sonra da çekip giden Sasuke.

İşte bunlar, sadece ben ona izin verdiğim için oluyordu. İzin vermeseydim bu tür olaylar olmayacaktı. O beni öpmeyecek, ardından çekip gitmeyecekti. Benimle uyuyup, sabah kalktığında bana hakaret etmeyecekti. Hepsine ben izin vermiştim. Aptallık yapıp onu seviyorum, onu çok seviyorum diye diretmiştim. Herkese onu ne kadar çok sevdiğimi göstermek istemiştim ve sonucu da yine olduğu gibi benim zararıma olmuştu.

Hepsi benim yüzümdendi.

Onun içinde de bir iyi olduğuna inanmış, onun peşinden koşmuştum fakat başarısız olmuştum. Evet, gerçek bana tsunami şiddetindeki bir tokat gibi çarpmıştı ve ben artık reddetmek yerinde gerçeği kabullenmiştim.

Artık pes ediyordum, o kazanmıştı.

Evimin arka bahçesinde, yine hep ağladığım o ağacın altında oturmuş dizlerimi kendime kadar çekmiştim. Böylesi bir yer onu düşünmek için fazla güzeldi ama bu halimle bir de dışarıya adım atacak gücüm yoktu.

Bu deli dolu yaşlarımda, gençliğimin baharında bir insanı delirtecek derecede şeyler yaşadığım için kendimden özür dilemeye başlamıştım. Canımı yakan şeyler belliydi ve artık eskiden olduğu gibi saçma sapan davranmak yerine kendime odaklanacaktım. Şu zamana kadar görmüştüm ki başkasını düşünmek her zaman hataydı.

Tüm bu yüklerin oluşturduğu o berbat hisleri yok etmek adına derin bir nefes alıp saçlarımı ellerimle geriye ittim. Şu an ne kadar berbat hissetsem de o bilinmeyen numarayla ona içimi döktüğümde bayağı bir rahatlıyordum. Bu planım sandığımdan daha çok işime yaramıştı.

Elimde olan telefonu açıp onunla olan mesajlarımıza girdiğimde iki gün önce bana gönderdiği mesajları tekrardan okudum.

Sasuke: Bitti

Sasuke: Her şey bitti

Evet, gerçekten de her şey bitmişti. Hem de o kadar bitmişti ki içimde ona dair olan nefret artık her şeyden daha ağır geliyordu. Artık ne her gece kendisini dövdürtmesi ne de benim hakkımda dedikleri umurumdaydı, hiçbirini düşünecek durumda değildim.

Mesajlarına son defa bakıp telefonu kapatacağım sırada ekranımda beliren arama bildirimiyle kaşlarımı çattım ve arayanın ismine baktım.

İno'ydu.

Onunla da hiç uğraşacak durumda değildim ama yine de son anda aramasını cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Sakura!" diye bağırdı ben tek bir kelime dahi edemeden. "Bil bakalım nereden geliyorum!"

Yine gezdiği yerlerden bahsedeceğini bildiğimden gözlerimi devirdim ve ciyaklamasını durdurmak adına "İno," diye hemen konuşmaya başladım. "Şu an konuşacak zamanım yok, seni sonra ararım."

"Sasuke'nin yanından!" dedi dediklerimi hiç mi hiç umursamadan.

Tekrardan onun adını duymamla sinirden yanaklarımın iç tarafını ısırdım.

İno'ya onunla beraber geçen son anımızı anlatmıştım, hatta o da benimle beraber öfkelenmişti ve benimle aynı hisleri taşıdığına da emindim ama şimdi neden böyle bir aramayla karşımda konuştuğunu anlayamıyordum.

"Kafası boka batmadığı sürece umurumda bile değil," dedim. "Ayrıca onun hakkında konuşmak istemediğimi-"

"Ay of bi' sus ya!" diye ciyakladı sözümü kesip. "Hastaneden çıktım şimdi, Sasuke de hastanede." dedi. "Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, kendim bile görünce zar zor inandım."

"Ne demek istiyorsun?"

"Sai söyledi bana da," dedi, sesi gittikçe kısılıyordu. "Sasuke intihar etmiş."

Aralık kalan dudaklarım acı bir tatla harmanlandı, duyduklarım bir şok etkisi yaratırken ben hala telefonun diğer ucundaki İno'nun ne dediğini kavramaya çalışıyordum.

"Ben de Sai'yle beraber gittim, kendi gözlerimle görene kadar da inanmadım ama..."

Kulaklarım uğuldadı. İno karşı taraftan konuşsa da asla onu algılayamadım.

Ben... Ona öl demiştim. Ölmesini istemiştim ve hemen ardından da gerçekten böyle bir şeyi denemişti.

Benim yüzümden olamazdı, değil mi? Tek bir mesajım yüzünden böyle bir şeye kalkışmazdı, kendi canına kıymazdı.

Esen rüzgar ve kulağımda uğuldayan sesler birbirine girdi, en son yaptığım şey ise o ağladığım ağacın altından kalkıp koşmak oldu.

hate • sasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin