41 | final

1.4K 109 115
                                    

Ölüm, bir sondan ziyade bir başlangıçtır der büyükler.

Bizi sevdiklerimizden ayıran, yapmaktan zevk aldığımız her şeyden koparan ve tümüyle hafızalardan sildiren bu şey için böylesine bir laf güldürücüydü. Yıllar, günler ve geçen her bir zaman öylesine işkence vericiydi ki katlanılabilir gibi değildi. Hiçbir teselli cümlesi de ölümün sebebiyet verdiği ruhun yarasını asla iyileştiremezdi.

Uchiha Sasuke, üç yıl önce kaybettiği insanın ardından sadece ve sadece bunları düşünebiliyordu. Gözünün önünde birden bire olan ve engelleyemediği olay bir türlü hafızasından silinmiyor, onu kaybetmenin ve koruyamamanın verdiği iğrenç his kendisini mahvediyordu.

Sürekli özür diliyordu. Artık olmayan bir şeyden nasıl özür dilenirdi bilmiyordu ama bir şekilde yapıyordu. Dışarıdan bakıldığında bir deli gibi gözüktüğünü, ailesinden kalanları endişelendirdiğini biliyordu ama hiçbiri kendisinin acısından büyük değildi. İster deli isterse de başka bir şey gibi gözükebilirdi, Sakura olmadıktan sonra hiçbiri umrunda değildi.

"Oğlum," diye bir ses duydu yine kafasında dönüp duran düşüncelerin içinden.

Ses, annesine aitti. Yatakta öylesine uzanmış ve akmaya hazır gözyaşlarını serbest bırakmak üzereyken gelmiş, tam yanına oturmuştu.

Özellikle de annesini gördüğü zaman her şey şiddetleniyordu. Son konuşmalarında annesiyle ilgili fark ettiği gerçekler onu yaralıyor ve aklıma çok başka düşünceler geliyordu.

Elinde değildi. Hiçbir şey elinde değildi ve buna her gün lanet okuyordu. Öylesine kirli, öylesine bambaşka biriymiş gibi hissediyordu ki artık hiçbir şey onu temizleyemezdi.

Yattığı yatakta sağına doğru döndü ve bacaklarını kendine doğru çekti. Annesi her gün olduğu gibi yine kendiyle konuşmaya gelmişti.

"Sasuke, lütfen cevap ver," dedi annesi neredeyse yalvarırcasına. "Dün... dün konuşmuştun benimle. Bugün de konuş. Lütfen."

Sasuke, içinde atan kalbinin teklediğini çok sert bir şekilde hissetti.

Çaresizdi. Hiçbir şey onun elinde değildi ve kimseyi de bu sebepten üzmek istemiyordu ama kendine bile bir yararı dokunamayan birinin başkalarına faydalı olması imkansızdı.

İçi acıyordu, annesiyle arasında mesafe koymak ise bu acıyı daha da artırıyordu.

Annesi oturduğu yatakta kıpırdandı ve Sasuke'nin yanına uzandı. Her türlü yolu denemeye çalışıyordu ama Sasuke kapalı bir kutuydu ve ses bile çıkarmıyor, öylece uzağa bakıyordu.

"Daha ne kadar böyle devam edecek?" diye sordu annesi çaresiz sesiyle. "Daha ne kadar... böyle olacak?"

Sasuke ise bu tonla söylenen hiçbir şeyi duymaya bile tahammül edemiyordu. Çaresizlik istemiyordu. Üzüntü, beklenti veya buna benzer hiçbir şey duymak istemiyordu. En son kendisinden bir beklentisi olan biri kendi yüzünden ölmüştü.

"Dayanamıyorum artık, Sasuke," dedi titrek sesiyle. Ağladığı belliydi. "Küçük bebeğimi bu şekilde görmeye dayanamıyorum. Sesini duymamaya dayanamıyorum. Sanki... Sanki yokmuşsun gibi. Bir odaya kapanmış ve bütün gün sadece uyuyup ağlıyorsun. En azından-"

Sasuke üst üste duyduğu titrek sesli cümlelere daha fazla dayanamadı ve hızla yorganı üstünden atıp yatağında doğruldu.

Eğer konuşabilecek gücü kendinde bulabilseydi şu anda ağlayan annesine bağırır, onu odadan defederdi. Bu halleri öylesine dayanılmazdı ki, sanki sadece kendisi acı çekiyormuş gibi davranıyordu. Sakura'yı kaybettiği ilk günler bile yasını tutmasına izin vermiyor, onu gündelik hayata döndürmeye çalışıyordu ve bu Sasuke için en kötü şeydi. Acısını yaşamasına bile izin verilmiyordu. Ve bu her gün böyleydi.

hate • sasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin