İki Seçenek

218 8 0
                                    

Uzuuun bir aradan sonra yine ben.

Uraz'dan
"Güneş nereye gitti?" sen barı cevap ver. Nerede bu kız! Umarım kendine birşey yapmamıştır.
"Mert abi! Şeniz teyze, nerede Güneş? Bir cevap verin!"
"Da-da-daha iki gün önce buradaydı. Sonra. Gitti. Birşey söylemedi." ve yeniden ağlamaya başladı. Hiç kimse bilmiyormu Güneş'in nerede olduğunu.
Tam konuşacakken çalan telefonum ile elimi cebime götürdüm.
-Güneş'ten bir haber var mı?
-Hayır Deniz. Hayır. Kahretsin ki HAYIR! En son ne zaman konuştunuz.
- Dün. Arkada deniz sesi vardı.
-Ne var dedin?
-Deniz kenarında gibiydi.
-ta-tamam ben seni aricam.

"Neredeymiş?"
"O da bilmiyor en son dün konuşmuşlar. Deniz kenarındaymış."
Tam konuşacakken sustu ve odaya gitti.
"Mert Abii!"
"Yürü gidiyoruz. Hadi Şeniz."
Arabama doğru Bold'u bile geçecek hızla yürümeye başladım.
"Evet biri bana ne olduğunu söyleyecek mi? Güneş durup dururken evi terk etmez. Birşey olmuş demekki."
"Ben Güneş'in öz babası değilim. Onun babası Oğuz Güner."
"Hadi canım. Şaka değil mi."
"Bu durumda şaka yapacak değiliz değil mi!"
İçinden ufak çaplı bir oha diyerek bir uçurum kenarında durduk. Güneş'in arabası oradaydı.

Yazar'ın ağızından

Genç adam arabayı ani bir frenle durdurarak aşağı indi. Merakı arabanın kapısını kapatmaya bile izin vermemişti. Koşarak sevdiği kadını bulmak ümidi ile ön kapıyı açtı. Fakat arabada hiç kimse yoktu. Sadece bir telefon ve bir mektup buldu. O sırada genç kadının anne ve babası Uraz'ın yanına geldi. Genç adam mektubu sesli okumaya başladı. Ve o en son sözü duyduklarında annesi uçurumun kenarına doğru koşmaya başladı. Ve bir kaç saniye sonra 'Güneş'in diye feryatlar duyulmaya başlandı. Baba koşarak eşine sarıldı. Genç adam ise en arkada olayları idrak etmeye çalışıyordu. Ama bir türlü beyni bunları anlamıyordu. Neden olmuştu bütün bu olanlar. Tabii ki bu olaylarda genç adamın da bir katkısı vardı. Çok üzmüştü sevdiğini. Üzmemeliydi. Ama o kızı seviyordu. Sadece etrafında onları çekemeyen bir sürü insan vardı. Ve her zaman Güneş'in önüne eskileri sunuyorlardı. Dayanamadı ve gitti diye düşündü genç adam. O da bunu yapardı çünkü. Ve birkaç dakika sonra kalbindeki acı ile kendine geldi. Beyni artık olayları algılamıştı. Kahretsin ki algılamıştı. Kalbindeki acı ile yere oturdu. Mektubu yeniden okudu. Yeniden. Yeniden. Ve gitmek diğer dünyaya gitmek anlamında olduğunu anlayınca beyninden vurulmuşa döndü. Herkes genç kadının öldüğünü düşünüyordü. Fakat kimse aslı bilmiyordu. Peki bileceklermiydi? Belki birgün. Ama bugün değil. Adam hızla uçurum kenarına gitti. Fakat denizde ne bir insan ne de herhangi bir kıyafet vardı. Bomboş denizdi. Adamın biraz daha içi rahatlamıştı. Ama aklına kayalıklar geldi. O sırada polis sirenini duyunca irkildi.
"Kim çağırdı polisi?"
"Be-ben."
"Mert bey. Ben kayıp büro amirliğinden başkomiser Umut. Kızım kayıp demiştiniz. Ne zamandan beri kayıp kızınız?"
"Dünden beri. Yok hiçbir yerde ."
"Dünden beri derken. Afedersiniz ama 72 saat dolmadan elimizden gelen birşey yok. Üzgünüm. " genç adam sinirlenmişti. Ya 72 saat derken, sevdiği kadına birşey olursa? Sinirle komiserin yakasına yapıştı genç adam.
"Ne demek 72 saat dolmadan birşey yapamam? Sen polis değil misin be adam!"
"Sakin ol! Çek o ellerini üzerimden. Yoksa seni polise şiddetten dolayı içeri atarım."

"Ama komiser bey. Ya 72 saat içinde kızımın başına bir iş gelirse?"
"Üzgünüm Şeniz Hanım. Fakat kanunlar böyle. 72 saat dolmadan elimden birşey gelmez."

"Madem siz birşey yapamazsınız bende kendim ararım." diyerek arabasına doğru gitti genç adam. Arabayı çalıştırdı ve gazı kökledi.

O sırada Güneş

Genç kadın, karşısındaki adama pürdikkat bakıyordu. Bu adam onun babası mıydı gerçekten. Oğuz Güner. Yıllar önce adını çok duymuştu. Fakat babası bu adamın adını duyduğunda konuyu ısrarla kapattırırdı. Demekki bu yüzdenmiş.
Doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordu kadın. Ne diyecek ti. Önce ne sormalıydı. İlk merakına yenik düşüp Uraz'ı mı? Yoksa istemeyerek de olsa babası olduğunu mu? Bunları içinden geçirerek ,göz devirdi genç kadın.
"Evet artık sorularının cevabını vereceğim. Sonra da istersen gidersin. İstersen kalırsın. Fakat iki gün dolmadan çıkamazsın bu evden. "
"Nedenmiş o? Ben istersem giderim ve kimse karışamaz."
"Dik kafalı olmanın ne vakti, ne yeri küçüğüm."
Genç kadın bir an durakladı. 'Küçüğüm' kelimesini ona babası söylerdi. Gözünden bir damla yaş düştü. Genç kadın adam ona bakana kadar kendini toparladı.
"Bak. Uraz seni seviyor ama bu masum bir sevme değil. Uraz masum biri değil. Düşmanları var. Senin Uraz ile olman sadece bir aşk olmayacak. Senin Uraz'ın bütün düşmanlarına da kafa tutman gerektiği anlamına gelecek bu ilişki. Ama kim dayanabilir ki. Dayanamazsın. Senin sonun da Çağla gibi olacak. Belki onun gibi olmayacaksın. Ama sende öleceksin. Bak
kızım sen tehlikedesin. Yapma. Biraz gerçekçi ol. İyi kız-kötü çocuk ilişkisi olmaz. Birinden biri değişmek zorundadır. Ve hiçbir zaman erkek değişmez. Masum kız eskisi gibi olmaz. " genç kadın biraz durakladı. Aklına ailesi geldi. Gerçek olmayan sadece babasından olan ailesi.
"Ya ben eski kız olmak istemezsem. "
"Bizim gibi olursun?"
"Hangi siz? Annem ve babam mı? Yoksa sen ve annemin gizli ilişkisi mi? Bana bunlardan bahsetme. Ben baştan onun olmaya kararımı vermişken kimse bunu engelleyemez. En azından ben hamile olsam -ne kadar kötü bir ilişkimiz olursa olsun- o şerefsizlik yapıp beni bırakmaz. Bana burada hayat dersi vermeye çalışma Oğuz Güner. Sen benim hiç kimsemsin. Bana kızım demeyi de kes. " kız sinirle oturduğu koltuktan kalktı ve kapıya yöneldi.
"Gidemezsin!"
"Nedenmiş o! Beni burada esir olarak tutmayacağını sen söyledin. Şimdi beni engelleyemezsin. "Dedi. Adam biraz düşündü ve ayağa kalktı.
" Tamam, artık zamanı geldi. Seninle bir anlaşma yapalım. Sana Uraz ile ilgili tüm detaylar olan bir bilgisayar vereyim ve herşeyi öğren. Ardından. Gidebilirsin. Ama yarın! Bu sefer gerçekten ciddiyim. Anlaşmaya uy. Yarın seni arabanın yanına kadar biz götüreceğiz. Kaçmaya kalkışma. Gerçi kaçsan da birkaç dakika sonra halledip ölünü bir kenara atarlar. Burası böyle bir yer. Akıllı ol ve düş önüme." genç kadına bu fikir cazip geldi. Bu yüzden ısrar etmeden Oğuz denen adamın arkasından gitti. Yaklaşık 1 dakika sonra bir kapının önüne geldiler. Oğuz kapının kilidini açtı ve kafası ile içeriyi gösterdi. Genç kadın girince kapıyı üzerine kilitledi. Konuşmasına gerek yoktu çünkü az önce, birazdan olacaklar hakkında detaylı bilgi vermişti. Genç kadın ışığı açtı. Ve ileride masanın üzerinde duran laptop u aldı. Kenardaki tekli koltuğa oturdu. Bilgisayarı açtı ve 'Uraz' yazan klasöre tıkladı. 100'den fazla dosya çıktı karşısına. Gözüne bir dosya takıldı. 'Çağla'nın ölümü' yazıyordu. Biraz korktu ama merakı korkusunun önüne geçti. Titrek elleri ile tıkladı ve bir video açıldı. Bu bir güvenlik kamerasının görüntüsüydü. Az sonra son süratle ilerleyen bir araba gözüktü. Bir kaç saniye sonra ileriden gelen bir otobüs ile çarpıştı. Herkes toplandı. İçeriden kanlar içinde olan bir genç kız çıkarıldı. Video kesildi. Ve bir rapor geldi videoya. Kazanın arabanın gaz pedalının sıkışması sonucunda meydana geldiği yazıyordu. Genç kadın video bittiğini düşündü fakat bi sefer başka bir video açıldı. Burası daha farklıydı. Sanırsa bu videoyu biri çekmişti. Kızlar tuvaletiydi. Gizlice çekiliyordu. Yan kabinde bir kız vardı. Ağlayarak elindeki cam şiseyi kırdı ve tereddüt etmeden boğazına soktu parçayı. Kız kanlar içinde yere yığıldı ve video da bitti. O sırada patlama sesi ile korktu. Fakat patlayan sadece ampuldü. Oda karardı. Diğer videoları da izledi. Biri Çağla'nın cenazesindeki videoydu. Diğeri Uraz'ın kavgası. Ve en son olan ise. Uraz'ın Melis ile olan gecesi. Genç kadının kalbine sızı saplandı. Uraz'ın başkası ile olduğunu görmek onu mahvetmişti. Sinirden laptop'u yere attı. Laptop tuz ile buz oldu. Genç kadın ağlamaya başladı.

Kapı kilidinin açılma sesini duyunca uyandı. Güneş ışığı görmesini engelliyordu. "Hadi gidiyorsun." doğru ya. Gidecekti bugün. Kalktı ve odadan çıktı. Salonda onu bekleyen genç adamın yanına gitti. Geçen hafta geldikleri arabaya bindi.

"Kendine iyi bak küçük. Sıkıldığında zaman ara. Alırım seni." genç kız oflayaak arabadan indi. Arabasının arka kapısını açtı ve telefonunu aldı. Bir an sustu ve sese kulaklarını verdi. Uçurumun kenarına doğru yürümeye başladı. İleride biri vardı. Bu yüz genç kadına tanıdık geldi. Etrafına baktı ve bir yol buldu. Aşağı genç adamın yanına indi. Ağlıyordu genç. Kadın adamın yanına bir taşa oturdu. Elleri yüzünde olan adam onun yanında olduğunu biraz geç anladı. Genç kadına döndü ve ona sarıldı. Günlerdir onu beklemişti.
Güneş'ten

Bu kokuyu koklamayalı aylar olmuştu. Açıkçası onu bayaa özledim. Korkmadım da değil onun kokusunu unutmaktan. Hala güven kokuyordu...

Komşu Çocuğu(Yeniden Düzenleniyor)Where stories live. Discover now