34. Bölüm

7.3K 596 111
                                    

1. Kitap 34. Bölüm: Dejenere..

Ormanda dört insanın etrafa yaydığı tehlikeli enerji yüzünden kaçışan hayvanlar her an saklanıcak bir yer aramaya başlarken küçük bir kartal çığlık attı.

  En ufağından böcekler bile sürüler halinde Ren'in olduğu kamp alanından uzaklaşırken, yüksek sesli bir patlama sesi hayvanları daha da  korkutmuştu.

Ren vücudundan o anki çığlık seslerini duyarken önünde kendine bakan güney kralı kadar şaşkındı. Daha birkaç gündür Apollon'un alevlerini üretebilecek meridyene sahipti. Yani bu tekniğin ya da bu alevlerin özellikleri hakkında hiç bir fikri yoktu. 

Aslında o an etrafında gelişen olaylar konusunda hiç bir etkiye sahip olmadığını bildiğinden Ren içindeki korkuyu bastıramıyordu.

 Ren her zaman ne olacağını bilmediğinde eğlenen biri olsa da o an gerçek bir tehlike anıydı. Okul içinde gerçekleşen komik bir an değildi. Ve kralın delirmiş gibi bakan gözlerine korkarak bakan Ren ilk kez hayatında bir şeyden bu kadar korktu. İlk kez ormanda kurdu öldürürken bile buna yakın bir şey hissetmemişti.

Güney Kralının havadaki eli hiçbir şey yokmuş gibi aşağı indi.

Haaaah...

Wen ve Nebua'dan duyulan yüksek nefes alma sesleri ölmediklerini açıkça gösterince de Ren Kralın şaşırdığı için deminki kadar acımasızca davranmadığını anladı. Ama arkadaşlarının üzerindeki yer çekimi kalkmış olsa da hala kendi üzerindeki kalkmamıştı. Üstelik artık bir parça daha güçlü bir baskıyla aşağı ittiriyordu. Ren'in yerinden kıpırdama konusunda ciddi sıkıntıları vardı.

Vücudundan tıslayarak ve garip patlamalar ile dışarı daha da güçlü şekilde çıkan mavi alevler Ren'in etrafında dönmeye başladı. Sadece birkaç parçasında vücuduna değerek hareket eden enerji o an bilinci varmış gibi hareket ediyordu. Sahibini düşmandan korumaya çalışan evcil bir hayvanmış gibi bir görüntüsü vardı.

Güney Kralı güneş gibi parlayan gözleriyle sabit şekilde Ren'i ve etrafındaki alevleri izledi. Yüzündeki az miktarda oluşan şaşkınlık bile yok olalı çok olmuştu. Özellikle de korkmuş gibi değil sadece yün yumağı bulmuş bir kedi gibiydi. Yani sadece bulduğu yeni oyuncakla oynamak istiyordu.

 Ren de yerdekileri düşünerek yüzüğündeki bombaları hala kullanmamıştı. Bu kadar yakın mesafede kullanırsa kime ne olacağını kontrol edemezdi.  

Ve Güney Kralının gözlerindeki ışık azalırken Wen Xianza olarak yarattığı sahte görüntünün altındaki güçlü adam bir adım attı.

  Üzerindeki yer çekimi bir kere daha arttı. 

Ren üstündeki baskıya zaten zar zor dayanıyorken iyice kötüleşen baskıyla ölmek üzere olduğunu anladı. Üstelik eski hayatında yaşadığı şeyleri de daha kısa zaman önce hatırlamıştı. Eski hayatında ne kadar iyi bir insan olduğunu artık biliyordu. Sürekli kan vermiş, yoksulları doyurmuş hayır işlerinde çalışmış biriydi. Tüm dünyayı sayısız kez gezmesini sağlayacak kadar çok parasını kendi için harcamayıp sürekli kötü durumdaki insanlara harcamıştı.

 Ne evlenmiş ne de gelecek için bir yatırım yapmıştı. Yaşlandığında öldüğünde yalnızdı. Birkaç arkadaşı ve bir iki hemşire haricinde başında kimse kalmamıştı. 

Ren film şeridi gibi gözünün önünden geçen eski hayatı ile şu anki hayatını karşılaştırınca o an ölmemek zorunda olduğunu biliyordu. Bir daha yeni bir hayatta gözünü açıcaksa bile burayla aynı olmazdı. Burada sahip olduğu şanslara tekrar sahip olamazdı. Ne olursa olsun ölmek istemiyordu!

Elementa- Ölümsüzlük MasalıDove le storie prendono vita. Scoprilo ora