7-Seni Seviyorum Abi!

458 20 8
                                    

Okuyan kişi sayısı arttıkça mutlu oluyorum.Böyle böyle hikayemin sizlere ulaşmasını seviyorum :)

---

Eve gider gitmez hemen İpeği odama yatırdım.Uyuyup dinlenmesi gerekiyordu.Bende salona geçip uzandım ama uykum yoktu.Aklım Boradaydı.O Pars denen adamın yanına gitmişti.Tehlikede olabilirdi.Aramıştım binlerce kez ama açmamıştı.

 Midem bulanmaya başladığında tuvalete koştum.Bu gece yediğim ne varsa çıkarmıştım.Midemde beynim gibi olanları reddediyordu.Elimi yüzümü yıkayıp tekrar salona geçip uzandım.Dünü düşündüm.Borayla kanepede oturmuş maç izliyorduk.Sonra kapının çalınmasıyla olaylar ve sahneler değişmişti.Hayat gerçekten değişkendi.Yavaş yavaş gün ışıldamaya başlarken uyuyakalmıştım.

 Uyandığımda saat sekizdi.Bora gelmemişti hala.İpekse uyumaya devam ediyordu.Kalkıp kahvaltı hazırlamaya başladığımda zil çaldı.Bora sonunda gelmiş olmalıydı.Kapıyı açtığımda karşımda polisleri görünce donakaldım.Birden on iki yaşındaki halime döndüm.Evde Borayla oturmuş milyoner oynuyorduk.Annemle babam evlilik yıl dönümleri dolayısıyla yemeğe çıkmışlardı.Bu evimizdeydik yine.Aynı kapı çalmıştı.Borayla ikimiz anne ve babamız geldi diye aynı heyecanla kapıya koşmuştuk.Yine aynı o andaki gibi iki polis karşımda duruyordu şimdi.''Bora Gökçe'nin nesi oluyorsunuz?'' diye sorduğunda polislerden biri ''Kardeşi oluyorum.'' diye cevapladım.''Abinizi sabaha karşı bir bar yakınlarında ölü olarak bulduk.'' dediğinde dünyanın ayaklarımın altından kayıp gittiğini hissettim.

 Kafamı kaldırdığımda başım acayip derecede zonkluyordu.Kanepe de uzanıyordum.Rüya görmüş olmalıydım çünkü sabaha karşı bu kanepede uyuyakalmıştım.Gözlerimi yana çevirdiğimde İpeği ağlarken gördüğümde olanların rüya olmadığını anladım.''Hayır.Boraa'' diye bağırıp ağlamaya başladığımda İpek yanıma oturup bana sıkıca sarıldı.

 Kaç dakika böyle kaldığımızı hatırlamıyorum ama uyuşmuş gibiydim.Hiçbir şey düşünemiyordum.Ağlayamıyordum bile.Telefon çalmaya başladığında kafamı kaldırıp baktım.Polisler hala burda duruyordu.Uzunca bir dinledikten sonra ''Tamam.'' deyip kapattı uzun olan polis.''Abinizi bıçaklayıp öldüren kişi teslim olmuş.Şu an ifadesi alınıyormuş.'' dediğinde ''Kimmiş o kişi?'' diye sordum yüksek sesle.''Canermiş adı.Evsiz barksız biriymiş.Sokak çocuğu yani.Ama dediğine göre ilk abiniz bıçak çekmiş.'' dediğinde ''İlk abim mi bıçak çekmiş'' deyip kahkahalarla gülmeye başladım.

 Bahsettikleri kişi abim değildi.Çünkü abim yanında bıçak taşımazdı.Asla birine bıçak çekmezdi.Abim kesinlikle öyle biri değildi ki.''Bulduğunuz kişi abim değildir.Bir yanlışlık yapmış olmalısınız.'' dedim.Uzun boylu polis çerçevedeki Borayla olan fotoğrafımızı gösterip ''Bulduğumuz kişi bu fotoğraftaki kişiydi.'' dediğinde bütün umutlarım tekrardan yıkıldı.

 Bora ölemezdi.Ölmüş olamazdı.Annem ve babamdan sonra Bora'nın ölmüş olması saçmalıktı.İnanmazdım böyle bir şeye.O hep benimle kalacaktı.O hiç yalnız bırakmayacaktı beni.Hayattaki tek değerli varlığımdı.Olanları idrak edemiyordum.Tamam o bir bara gitmişti.O bar olayı tutuyordu.Ama bıçak olayı tutmuyordu.''Onu görmek istiyorum,lütfen.'' dediğimde kafalarını salladılar.

 Morga girdiğimde tüylerim diken diken olmuştu.Az sonra Borayı görecektim son kez.Her ne kadar soğukkanlı biride olsam benim de duygularım vardı.Ağlayamıyordum yine.Annemle babam öldüğünde de böyleydim.Tek bir fark vardı:O zaman Bora vardı yanımda...Alacakaranlık filminde Bella'nın dediği gibi 'Aslında bakarsan ben acısını içinde yaşayan sessiz tiplerdenim'

 Boray gördüğümde gözlerime hala inanamıyordum.Bu görüntü son umutlarımı da içimden alıp götürmüştü.Onu böyle beyaz bir örtünün altında bembeyaz bir yüzle görmek benim dayanabileceğim bir şey değildi.Böyle o kadar meleğe benziyordu ki.Sanki kanatlarını arkasına saklamışlardı.Bir anda uyanıp 'şakaaa!' diye bağırmasını o kadar çok isterdim.Bunun için ölebilirdim de.Son kez yanağına öpücüğümü kondurup ''Seni seviyorum abi.Gittiğin yerde annemle babamı öp benim için.'' diye fısıldadım.

 Burdan hemen uzaklaşmalıydım,nefes almalıydım.Kendimi boğuluyor gibi hissediyorum.İpeğe aldırmadan koşarak çıktım hastaneden.Bir banka oturdum,nefes almaya çalışıyordum ama bunu başaramıyordum.Abimin ölmesi kesinlikle yanlıştı.Abimin ölmesinde yanlış bir şeyler vardı.Bir hata bir yanılma bir şeyler olmalıydı.Ve o an içimdekileri boşaltırcasına ağladım.

****

 Cenazesi baya kalabalıktı.Bora'nın arkadaşları ve hocaları,benim arkadaşlarım,anne ve babamın arkadaşları ile aileleri,dedemin arkadaşları ve çalışanları,mahalleden komşularımız...Hatta İpeğin ailesi bile gelmişti.Babası üzülmüşe benzemiyordu pek ama.İpekse tabiki benim yanımda durmuş bana destek olmuştu.Borayı defnettikten sonra herkes dağılmıştı.Sadece dedem,ben ve İpek kalmıştık.

 İpekle konuşmam gerekiyordu.İpeğe dönüp ''Onun böyle öleceği aklına gelmezdi değil mi?'' dediğimde kafasını salladı.Beklemiyordu tabi,kim bekliyordu ki zaten.''Ölümünde ters olan bir şeyler var.Bora'nın bıçağı olamaz eminim.O gece o bara sana o şeyi yapan adamın yanına gitmişti.Biliyorsun değil mi?'' dediğimde kafasını sallayıp tekrardan evet dedi.''Ya o adam yaptıysa bunu.Bu daha mantıklı geliyor.'' dediğimde düz bir sesle ''Olabilir.'' dedi.''O zaman sana yaptıklarından dolayı şikayet onu,olaylar değişebilir.'' dedim.Bu durumda nasıl bu kadar olgun ve mantıklı konuşabiliyordum bilmiyorum.Kafasını eğdi, ''Yapamam.'' dedi.O an boynundaki morluğu fark ettim.Bunu o adam tehdit amaçlı yapmış olmalıydı.Yada babası yapmışta olabilirdi.

 Yanımdaki kıza acıyordum.Ama içimdeki ses ona güvenmememi söylüyordu.Sonuçta abim onun yüzünden ölmüştü öyle yada böyle.Offf ne diyorum ben!O böyle olsun istemezdi ki.Kim böyle olsun isterdi ki.

 Ayağa kalkıp hayatta kalan tek varlığımın,dedemin, koluna girdim ve oradan uzaklaştık yavaşca...

Sevgilim,katilim.Donde viven las historias. Descúbrelo ahora