Bölüm 1

145K 3.9K 550
                                    

Kenan...

Şu an yapmakta olduğum şeyin hiçbir mantıklı yanı yoktu. Bu durumu birine anlatsam ya fazla evhamlı ya da kendini beğenmişin teki olduğumu söylerdi. Kabul etmek gerekirse çok uzun zamandan beri ben bunlardan her ikisiydim de. Ve daha birçok takıntılı davranışın vücut bulmuş hali.

Bu işle görevlendirebileceğim onca adam varken, karanlık bir sokağın köşesinde oturmuş onun işten çıkışını bekliyordum. Caddeden gelen yüksek korna seslerini ve etraftaki kalabalığın uğultulu gürültüsünü gözlerimi kapatarak uzaklaştırmaya çalıştım. Gözlerimi açtığımdaysa arabamın dikiz aynasındaki aksimle yüz yüzeydim. Sinirden kızarmış gözlerim yorgun bakıyorlardı. Onu bir an evvel görüp buradan gitmek için sabırsızlanıyordum.

Kızın dışarı çıkmasını beklerken sıkıntıdan patlamamak için yarınki sunumumu yeniden gözden geçiriyordum. Çünkü hata yapmaya, yapılmasına hiç tahammülüm yoktu. Bakışlarım elimde tuttuğum kâğıdın üzerinde yazan rakamlara odaklanmış görünse de aklım onun çıkışını kaçırmamanın derdindeydi. Bu yüzden hem kendime hem de beni böyle sığ bir durumun içine soktuğu için babama sinirliydim. Son zamanlarda kafamı dağıtır umuduyla ne kadar işimle meşgul olmaya çalışsam da aklımı, fikrimi zorlayan bu evlilik herhangi bir şeye konsantre olmama izin vermiyordu. Yoğun geçen iş günümün ardından evde, daha doğrusu Alin'le yatakta vakit geçirebilecekken merak duyguma yenilmiş kendimi Kadıköy'ün bu izbe sokağında buluvermiştim. Ne kadar çok rahatlamaya ihtiyacım vardı oysa. Alin de bu iş için biçilmiş kaftandı doğrusu. Ya deli gibi canımı çıkartırcasına sahilde koşacaktım ya da Alin'le tüm geceyi yatakta, onun canını çıkartarak geçirecektim. Takip etme işini ne halt yemeye bugün üstlendiysem diye kendi kendime söylenmeye başladım. Maalesef her ikisi de bir süre daha bekleyeceklerdi.

Ceyda ve Ceyda'nın getirdikleri her bir yandayken öncelikli işim buydu.
Parçalara ayrılmış ailemin daha fazla dağılamayacağını düşünürken artık tuzla buz olacağımızdan neredeyse emindim.

Kadın hayatımızın tam ortasına usul usul yerleşmeye başlamıştı. Kızını ve oğlunu da sert rüzgârıyla beraberinde sürükleyerek hem de. Hayatıma kimseleri sokmamaya çalışırken, babam karşıma bir aileyle çıkıyor, sesimi çıkartmadan susup oturmamı bekliyordu.

Babamın ona evlilik teklifi ettiğini öğrendiğimden beri sinirimden ne yapacağımı bilemiyordum. Bu evliliği ne pahasına olursa olsun engellemeliydim.

Ceyda'yı ailemin içinde görmek istemiyordum. Bu yüzden de son birkaç aydır onu takip ettiriyor, nerede, kimlerle buluşuyor her şeyden haberdar ediliyordum. Henüz babamı bu evlilikten vazgeçirecek bir şey bulamamıştım ama her şeyi tersine çevirecek zamanımın olduğunu düşünmek istiyordum. Önünde sonunda babamı ondan soğutacak bir zaafı, hatası vardır umuduyla her yolu deniyordum. Ailesi hakkında daha fazla araştırma yapıp, sonunda kızını da izlettirmeye karar vermiştim. Onun hakkında ne kadar çok bilgi sahibi olursam babamı bu evlilikten vazgeçirebilirmişim gibi geliyordu. Asıl ilgilendiğim Ceyda'nın kendisiydi. Kızı umurumda bile değildi ama yakında her imkân önüne fütursuzca serilecekken onun bu kafede, garson olarak çalıştığını öğrenince çok şaşırdığımı itiraf etmeliydim.

İmkânlarımızın sonsuz olduğunu bilmeyen yoktu. Ve adımızın yarattığı imkânların yanı sıra babama göre ailemizin imajı her şeyden ve herkesten önce gelirdi. Bu durumda ya babamın onun burada çalıştığından haberi yoktu ya da annesi asi olması muhtemel kızına söz geçiremiyordu. Bunun o şaşalı, sahte camiamızda duyulma ihtimali babama kalp krizi geçirtirdi. Tüm bu mükemmel görünme çabası saçmalıktan başka bir şey olmasa da herkesin ailemizin önünde zenginliğimiz ve gücümüz yüzünden el pençe durması tesadüf değildi. Bu yüzden de bu küçük kızın tüm bunları bilerek hala burada çalışmaya devam ettiğini öğrenmek, onu görebilmek adına onca işim varken burada oturmamın en büyük sebeplerinden biriydi. Yakın zamanda onunla tanışacakken içimdeki delice merakla kendimi burada bulmuştum.

Ken'an Diyarı Where stories live. Discover now