Bölüm 43

33.3K 1.3K 156
                                    

Kenan'ın elini acıtacak kadar sıkıca tutmuş, doktorun muayene koltuğunda yatarken heyecanlı gözlerle monitörde beliren anlamsız şekillere bakıyordum. Doktorumuz bebeğin kalp atışlarını duyacağımızı söyleyip beni muayene koltuğuna geçmem için yönlendirince, heyecandan bacaklarımın titremeye başladığını hissettim. Kenan yanımda benden daha heyecanlıydı. Elimi öyle bir sıkıyordu ki koluma giden kan akışını kestiğinin farkında olmayacak kadar doktorun söyleyeceklerine konsantreydi. Bunca zaman bekledikten sonra ve beni ikna etme çabalarının sonuç vermesiyle ilk çocuğumuz için buradaydık.

Ben her ne kadar bir bebeğin sorumluluğunu almaya kendimi hâlâ hazır hissetmesem de bebeğimiz olacağını öğrendiğim akşamdan beri kendimi tarif edemediğim inanılmaz bir huzur içinde bulmuştum. Anne olma fikrine sıkıca sarılmış, hayaller kurarak şimdiden çocuğumuzun düğününü bile kafamda planlamıştım. Öncesinde baby-shower partisini, sonra doğum hazırlıklarını atlatmak vardı tabii ki. Doğmamış çocuğa don biçmek tam olarak buna deniyordu sanırım ama ikimizde o kadar heyecanlı ve mutluyduk ki doktorun muayenesine giderken yolda Kenan'la isim arayışına bile girişmiştik.

Gece gözyaşları içinde Kenan'a sürpriz haberi verdiğimde, önce inanamamıştı ama sonradan sevinçle beni kucaklamış, mutluluğunu sürekli beni öperek dile getirmişti. O ilk anlarda boynuna sarılıp hüngür hüngür ağlamıştım. Kafamı boynundan kaldırıp gözlerinin içine baktığımda, daha önce orada hiç görmediğim bir şefkat görmüştüm. Bir aile olmaya ve bu aileyi sevmeye o kadar çok ihtiyacı vardı ki ona bu aileyi verebilecek olmak beni çok mutlu ediyordu. Sevdiğim adamın parıldayan, aşkla bakan gözlerinden gözlerimi alamayarak, "Seni seviyorum," demiştim.

O da, "Seni seviyorum," diyerek usulca burnumun ucunu öpmüştü, yaşlardan ıslanmış yanaklarımı ellerinin arasında tutarak.

"Sen bana senden sonra hayatta sahip olabileceğim en değerli şeyi vereceksin," diyerek beni şimdiye kadar söylediği tüm sözlerden daha değerli ve anlamlı sözleriyle mest etmişti.

Bu adamı tanımamı sağlayan anneme şimdi her ne kadar kızgın ve kırgın olsam da bir kez daha içimden teşekkür ediyordum. O olmasaydı asla Kenan'ı tanıyamaz, bu kadar mutlu olamazdım.

Gözyaşlarım mutluluktan akmaya devam ederken biraz da şaşkınlıktan, "Şimdi ne yapacağız?" diye sormuştum yapılacak şey aslında o kadar basitken.

"Ne mi yapacağız? Doktora gideriz her şey yolunda mı diye o kadar herhalde. Sonra da 9 ay bekleriz büyüsün diye," derken hem benim şaşkınlığıma gülüyor hem de kendi kendine akıl ettiği şeyden gururlanır gibi böbürleniyordu.

"Tamam. O zaman ben randevu alayım doktordan."

"Hadi şimdi gidelim." Onun da kafası benim gibi iyi değildi anlaşılan.

"Ne acelen var? Saat akşamın dokuzu farkında mısın? Bu saatte doktor bulamayız. Yarın sabah erkenden gideriz," demiştim.

"O da olur, haklısın." Çocuk gibiydi aynen şu an karşımda sevinçle sırıtırken.

"Ne tatlı bir adam oldun sen böyle?" diyerek yanaklarını sıkmaya başlamıştım. Bu harekete uyuz olduğunu bile bile yapmadan duramıyordum, çünkü acayip sevimli bir hali vardı.

"Ne tatlısı Ela? Başladın yine bana acayip yakıştırmalara."

"Ne var bunda? Hem bebeğimiz sana babişko, babita daha ne güzel lakaplar takacak. Haberin yok."

"Babita da neymiş? İyice şımardın sen?"

Gülüyordum ama en çok da onun bu ilk defa gördüğüm telaşlı ve şaşkın haline bayılmıştım.

"O zaman biz şimdi seninle yatak odasına gidelim de bebeğimizin gelişini bir kutlayalım," diyerek beni yine ağzım açık bırakmayı başarmıştı.

Bu adama sevimli ve tatlı demek kesinlikle yanlıştı, bu adam ancak seksi ve ateşli olabilirdi. İsminin hakkını da sonuna kadar hak ediyordu.

"Senin zaten her şey için kutlamaya bu kadar hazır olman beni öldürüyor."

"Ne var bunda? Tabii kızımıza bir şey olmaz değil mi? Tehlikeli değildir sanırım?" Endişeyle sorduğu soruya bana hayır de lütfen der gibi cevap istiyordu.

"Kızımız mı? Nereden uydurdun şimdi kız olduğunu?"

"Ben anlarım, kesin kız," dediğimde avcunu karnıma koyup, sanki onunla iletişime geçiyormuş gibi gözlerini kapatmıştı.

Ben, "Gerçekten mi?" diye safça sorarken, elimi istemsizce onun karnımdaki elinin üstüne götürmüştüm.

"O daha bezelye tanesinden hallice, kız mı erkek mi doktor bile anlamaz. Şimdi biz en iyisi yatıp uyuyalım, doktora soralım kutlama yapmak serbest mi diye?"

"Saçmaladın sen, ne diyeceksin doktora?" derken bana gerçekten de saçmaladığımı anlatmak ister gibi kızgınca bakıyordu.

"Herhalde soracağım. Ne var bunda? Yaparken utanmadın da sorarken mi utanacaksın?"

"Yandık desene," dedikten sonra düşünüyormuş gibi yaptı ve, "Beklerim ama ben. Kızım için her şey feda," deyiverdi.

"Demek öyle? Valla kıskanmaya başladım şimdiden, haberin olsun. Allah muhabbetinizi arttırsın, feda olsunlar falan. Erkek olursa da görürsün ama sen," diye ettiğim sitemkâr laflara o hiç alınmış gibi değildi.

Biz kesinlikle enteresan birer anne ve baba olacaktık. Bu hamilelikte çok eğleneceğimiz daha ilk günden böylelikle belli olmuştu. Karşımda alışık olduğumdan tamamen farklı bir Kenan vardı ve bu adamı içimden mıncıklayasım geliyordu. Yine de ters teper diye yeltenmiyordum.

"Hiç fark etmez. Erkek olursa, senin gibi bir adam olur inşallah," diyerek onu içimden gelen en anne duygularla öpmeye başlamıştım.

Aklıma dün akşamki heyecanımız ve komik sohbetimiz gelince, doktorun karşısında gülümsemeden edemedim. Ellerimiz birbirine sımsıkı kenetlenmiş vaziyette onun söyleyeceklerini bekliyorduk.

Doktorumuz Melda Hanım, monitörü inceledikten sonra keyifli gülümsemesiyle, "Her şey yolunda görünüyor," dedi. O sözlerine devam ederken, Kenan pür dikkat siyah beyaz görüntüden bir şeyler anlamaya çalışır gibi gözlerini kısmış monitöre bakıyordu.

"Kan testinden de anlaşılıyordu ama böylelikle emin oldum," diyen doktorun ifadesi birden değişti. Sözleri üzerine gözlerimi monitörden çekip merak içerisinde doktorun suratına bakmaya başladım.

Ters giden bir şeyler yok demişti ama ne olmuş olabilirdi?

Sonra doktorumuz, tekrar bana ve Kenan'a bakarak anlamlı bir şekilde gülümsemeye başladı. Bu sefer yüzünde farklı türden bir sırıtma vardı.

Bir anda o sırıtmanın sebebi olan farkındalıkla, "Bebeklerimiz gayet sağlıklı görünüyor," diyerek merakımızı giderdi. Merakımızı gidermişti gidermesine ama söylediği üzerine bu sefer şaşkınca birbirimizle bakışmamıza biz engel olamadık.

"Bebekler mi?" diye soran Kenan'a, Melda Hanım, "Evet, ikiz bebek bekliyorsunuz, çift yumurta," diyerek cevap verdi. Kenan o kadar şaşkındı ki adeta dili tutulmuştu, konuşamıyordu.

Bense aklıma gelen ilk şeyle, "Ben birine nasıl bakacağım derken bir de iki tane mi olmuş bunlar?" diyerek doktoru güldürmeyi başarmıştım.

Ken'an Diyarı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin