BÖLÜM-15-ZEVK

167K 2K 271
                                    


Multimedya Kuzey ARSLAN

Kuzey'den

Kulağıma zar zor gelen sesle gözlerimi açtım.Resepsiyondaki görevli bana sesleniyordu yanımda.

"Efendim bahsettiğim oda boşaldı sizi ve eşinizi oraya alabiliriz.Buyurun anahtarı.İkinci katta."

Anahtarı uzattığında avucumun içine aldım.

Derin'e baktığımda kafasını göğsüme gömmüş, kaşları acı çeker gibi çatılmıştı.Daha beter terlediğini gördüm.

Beklemeden onu daha sıkı kavrayıp merdivenlere yöneldim.Buradaki her şey yöresel olarak döşenmişti ve kendince masumiyeti vardı.

Odanın kapısını açtıktan sonra ilerdeki yatağa Derin'i yavaşça bıraktım.Lavabosuna girip yüzümü yıkadıktan sonra içeriye girdim.Yorganı avuçları içinde sıkmış titriyordu.

İstemesem de yapılacak şey belliydi.Üzerimdeki ceketi çıkarıp koltuğun üstüne koydum.Belimin arkasındaki silahı ve cebimdeki cüzdanı koltuğun yanındaki çekmeceye bıraktım.

Derin'in başının yanına dizimi dayadım ve üzerindeki gömleğin düğmelerini açmaya başladım.

Tamam şu anı çok yaşamıştım ama hiçbiri bu kadar masum değildi.Sadece gömleğe odaklanıp üzerinden çıkardım.Üzerimdeki kazağı çıkartıp ona giydirdikten sonra ayakuçlarındaki örtüyü üzerine örttüm.

Odadan çıktıktan sonra yakınlardaki evlerden birine gidip yaşlı bir teyzeye durumu anlatıp yardım istedim.Anlatırken Derin'in karım olduğunu bana onaylatmıştı ve sonrasında seve seve yardım edeceğini söylemişti.Yanında bir çanta hazırlayıp benimle birlikte odaya çıktı.

Önce ateşine baktı.

"Üstünü değiştirdiğin iyi olmuş." Daha sonra önüne dönüp çantadan bir bez çıkardı ve altına bir kap koyup içine tuhaf bir şişeden karışım döktü.Bezi karışımla ıslatıp sıktı ve alnına koydu.

İşim olduğunu daha önce söylediğim için ceketimi ve arkamı dönüp görükmeyeceğini anladığımda çekmeceden silah ile cüzdanımı aldım.

Sabaha karşı 4 çeşit toprak toplamış mikroskopla incelemeye başlamıştım. Gördüklerimi rapor ediyordum.Ben toprakları toplamadan dönünce teyze iyi olacağını söyleyip çıkmıştı.

Resepsiyondan sabah çorba getirmelerini istemiştim.Kağıda yazmaya devam ederken Derin uyanmaya başlamıştı.

Gözlerini açtığında bir süre nerede olduğunu anlamaya çalıştı.Bana döndüğünde daha da şaşırmıştı.

"Şimdi de açıklama mı istiyorsun?"

Gözlerini devirdiğinde üstündeki kazağı gördü.

"Kuzey bu ne, ne bu kahretsin düşündüğüm şeyi mi yaptın ne kadar şerefs-" Sinirle gözlerimi sıktım.

"Hayır.Bir kadından yardım istedim o değiştirdi.Ayrıca hiç tipim de değilsin aklında olsun."

Biraz olsun sakinleşmişti.Aslında söylemek lazımdı evet ben değiştirdim diye ama o kadar arıza çıkarırdıki...

"Sen araştırmaya başladın mı ? Bırak gerisini ben yapayım."

"Hayır daha iyileşmedin.Uyu, o sevimsiz yüzünü görmek istemiyorum."

Kapı tıklatıldı ve içeriye oda servisi girdi.Çorbayı komidine bırakıp çıktı.

"İç şunu ve başıma bela olmayı bir an önce bırak."

Yazdığım tez bitince başka örnekler almak için çıktım.

Bir-iki saat sonra geri döndüğümde Derin yazdığım yazıları okuyordu ve çorbayı içmemişti.Girdiğimi fark etmeden elinden kağıtları aldım.

"Lanet olsun bir kere, sadece bir kere dediğimi yap ve iç şu çorbayı."

Sinirle kalktı koltuktan ve dışarı çıktı.

Elimdekileri masaya sertçe bıraktım ve arkasından çıktım.Merdivenlerden hızlı adımlarla iniyordu.İlk katı indikten sonra daha da hızlanıp kolundan tuttum.Hiç böyle bir şey beklemediği belliydi. Dengesini kaybedip ayağı kaydı.Düşmek üzereyken belinden tuttum ve ister istemez bir basamak kaydım.Kayarken refleks olarak Derin'i kendime bastırmıştım.

Yüzlerimizin arasında beş santim ya vardı ya yoktu.Gözlerini hızla açıp kapadı.Kalbi düşmesiyle beraber o kadar hızlı atıyorduki kalp atışı benim kalp atışlarıma karışmıştı. Bu kadar yakındayken beni kendine bir mıknatısmış gibi çekiyordu.

Boynunun merkezinden yayılan o koku beni avına çeken bir avcı gibi yakalamak istercesine kendi içinde boğuyordu.Üzerindeki kazağım aramızdaki duvarı kırmak istercesine sanki her saniye yanıyor ve paramparça oluyordu.Kalbinin daha hızlı attığını kendi kalbimde duyuyordum.

Nefes alış verişi yüzüme çarparken hiç bu kadar kendimi bir şeye kaptırmamıştım.Gözlerim dudakları ile gözleri arasında mekik dokuyordu.
Sanki biri gelip büyü yapmış ve çekip gitmişti. Kendime eziyet etmeyi bırakıp daha da yaklaştım yüzüne.Gelecek olanı anladığında gözlerini yavaş yavaş kapattı.O da bunu bekliyordu. Yangına su serpmek ister gibi dudaklarımı dudaklarına bastırdım.Dudaklarındaki tadı içime çektim.Yüzü yüzüme değiyor, kalp atışları sanki mümkünmüş gibi daha da hızlanıyordu.

O gün orada dudaklarım dudaklarıyla ne süre kaldı bilmiyorum.Zaman anlamını yitirmişti.Tek bildiğim sevmediğim birine kalbimin böyle attığı, onu delice istiyor olduğum ve şu an bunu yapmaktan zevk aldığımdı.

KUZEY (+18) Düzenleniyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin