BÖLÜM-20-GERÇEKTE KİMSİN?

48.3K 1.5K 72
                                    

Derin'den

Kuzey ile kesinlikle mantıklı iki birey olarak konuşulmuyordu,  ki değmezdi de.

Nilay'dan aldığım telefonu geri uzattım.Selen yanımıza gelince bankta yer açtık.Yüzünde bir tedirginlik vardı.

"Az önce kimle konuştum tahmin edemezsiniz."

"Kim? Aslı? Burak? Nehir? Ay yoksa Berkay mı ?"

"Sakin ol Nilay, hiçbiri değil.Hani biz bu fotoğrafı görenlerle konuşmuştuk,  onlar da kimseye bir şey söylemeyeceklerine söz vermişlerdi ya."

Duraksayıp yere baktı.

"Anlatsana kızım çatlatma insanı."

"Tamam Nilay ya, utanıyorum zaten.Görenlerin hepsi kız zannediyorduk ama kantinde otururken yanıma biri geldi. Çocuğu daha önce hiç görmemiştim. İyi olup olmadığımı sordu."

Araya girdim.

"Dur tahmin edeyim fotoğrafı o da görmüş."

Sıkıntıyla onayladı.Gözleri etrafta dolaşırken gözlerini kocaman açıp bize döndü.

"Buraya geliyor, buraya geliyor.Ne yapacağım?"

Gözlerimi gezdirdiğimde gerçekten ben de daha önce hiç görmemiştim. Yanımıza gelince durdu.Elindeki kitabı kafası bizden yana dönük Selen'e uzattı.

"Kitabını unutmuşsun."

Selen sahte bir edayla şaşırdı ve teşekkür etti.Kitabı unuttuğunu bile bilmiyordu. Çocuk uzaklaşırken biraz daha inceledim.

Oldukça efendi biriydi. Nilay kitabı eline aldı.

"Victor Hugo'nun bu kitabını hiç okumamıştım."

Nilay sayfaları hızla çevirirken birden kitaptan yere bir şey düştü.

Selen şaşkınlıkla yere eğildiğinde düşenin bir papatya olduğunu gördük.

"Bunu o koymuş,  ben kitap aralarında çiçek kurutmam."

Nilay ile gülerken Selen derin düşüncelere dalmıştı.

****

Son derste bittikten sonra Kayra beni eve bırakmayı teklif etmiş, hatta zorlamış ama inatla yürümek istediğimi vurgulamıştım.

Hafif yağan yağmur, toprak kokusunu şehrin dört bir yanına dağıtmıştı.Kapşonu taktıktan sonra kulaklıklarımı taktım ve hızlı adımlarla yürümeye devam ettim.

Kendimi tuhaf hissetmeye başladım.Birinin beni izlediğini hissediyordum. Önümde sadece iki kişi vardı ve onlarında arkası dönüktü. Eve giden yoldan bir önceki yola saptım.

Kulaklığı çıkartıp cebime attım.Ayakkabı sesleri çok düşük bir şekilde duyuluyordu. Birinin beni takip ettiğinden artık emindim.

Pek işlek olmayan oldukça geniş bir markete girdim.Marketin rafları benim boyuma yakındı ve bu benim işime geliyordu.İçeriye girdikten sonra daha da hızlanıp arkalardaki raflara saklandım.

Çantamı açtım ve bir boksörün çantasında olabilecek daimi şeyi çıkarttım. Muştayı parmaklarımdan geçirdikten sonra kafamı yavaşça yukarı kaldırdım.

Beni takip ettiği kesindi çünkü buraya bir günde iki kişi çok nadir girerdi. Boyu oldukça uzun , benim yaşlarımda kirli sakallı biri girdi.Gözleri içeride gezindi.Beni arıyordu.

Çantamı yere sessizce bıraktım ve gelmesini bekledim.Ayak sesleri ve gölgesi yaklaşırken nefesimi tutmuştum.

Olduğum yere gelince suratına yumruğu indirdim. Sendeleyip dondurucuya tutunduğu sırada karnına bir yumruk daha attım.Acı dolu homurtular çıkartıyordu. Diz kapağına attığım tekmeyle önümde eğildi.

"Bir daha, bir daha asla bu kadar şanslı olmayacaksın."

Çantamı yerden alıp koşarcasına çıktım ve sokak aralarından izimi kaybettirdim.

Kim beni takip ederdi ki? Hem onu da tanımadığıma göre birisi takip ettiriyordu.Çantamda daha tedbirli şeyler bulundurmaya kendime söz verdim ve eve yaklaşınca adımlarımı daha da hızlandırıp kapıyı açtım.

Salona girdiğimde nutkum tutulmuştu. Hani böyle çok nadir anlar olur ne tepki vereceğini, adınızı, konuşmayı dahi unutursunuz ya, işte tam şu an bunu yaşıyordum.

Egemen koltukta oturmuş kolları arasında da bir sarışın vardı.Egemen'e cilve yaparken ne kadar sahte göründüğünü düşündüm.Beni gördüklerinde kız sanki aradığını bulan biri gibi mutlu oldu.Egemen'e döndü.

"Kardeşin bu mu ? Ne kadar güzelmiş."

Ayağa kalkıp yanıma geldi ve elini uzattı.Önümde durarak Egemen'i görmemi engelliyordu.Kafamı yana yatırıp Egemen'e baktım.

O da en az benim kadar şaşırmıştı beni görünce.

"Derin, gel biraz konuşalım seninle."

Yanıma gelip beni omuzlarımdan tuttu ve yukarıya çıkardı.Odama girdiğimizde çantamı yatağımın üstüne attım.

"Egemen o kız kim?"

"Kız arkadaşım Derin, Amerika'daydı.Bugün geldi Türkiye'ye."

"Bana bundan neden hiç bahsetmedin.Ben birbirimizden bir şey saklamadığımızı düşünüyordum."

Ona arkamı dönüp üstümdeki yağmurdan ıslanan ceketi çıkardım ve odamda güneş gören bir koltuğun üzerine bıraktım.

"Derin, lütfen böyle konuşma.Sana söyleyecektim hatta kahvaltıya çıktığımız gün bütün toplantıları erteleyip seninle bunu konuşmak için evde kaldım."

Ona karşı durmak benim için hep imkansızdı.

"Ama yine de sen onu istemiyorsan ayrılırım Derin.Hiç bir şey inan ki senden önemli değil."

Yanıma gelip beni kolları arasına aldı ve sarıldı.

"Egemen şöyle sarılma, kemiklerim kırılacak bir gün."

"Ağabeyin seni kemiklerin kırıkken de sever güzelim."

İkimizde gülerken bende ona sarıldım.

"Senin mutluluğun da benim için çok önemli.Eğer mutluysan benim için sorun yok.Sadece hiç beklemediğim için çok şaşırdım."

Anlayışla gülümsedi ve beni sevdiğini söyleyip çıktı.

Duş aldıktan sonra kitap okumuş ve bir şeyler atıştırmıştım odamda.Kızın halâ evde olup olmadığını merak ediyordum.

Merağıma yenik düşüp odamdan çıktım ve merdivenlerden inmeye başladım. İlk katı indikten sonra lavabodan kadın sesi geldiğini duydum.

Kulağımı kapıya yaklaştırınca Egemen'in kız arkadaşının sesi olduğunu anladım.

Çok zor duyuluyordu ama uzun telefon konuşmasından bazı cümleleri net duyuldu ve olduğum yerde kaldım.

"Evet gördüm, kız burada. Resimdeki ile aynı.İkisi de hiçbir şeyden şüphelenmedi. Evet, eminim diyorum. Kızı ne zaman kaldıracağız?..."

KUZEY (+18) Düzenleniyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin