BÖLÜM-17-AYIBOĞAN

65.7K 1.7K 122
                                    

Multimedya Kuzey ARSLAN

Derin'den

Kendimi pamukların arasında hissediyordum. Egemen beni yatağıma bırakmıştı.

Kaç saat uyudum bilmiyordum ama uyandığımda güneş çoktan batmış,  gece olmuştu. Başımın uyumaktan ne kadar ağrıdığını yeni yeni hissetmeye başlamıştım.

Lavaboya gidip yüzümü yıkadıktan sonra üstümü değiştirdim.Aşağı Egemen'in yanına indiğimde önünde bir sürü dosya olduğunu gördüm.Masadaki sandalyeyi çekip karşısına oturdum.

"Ne yapıyorsun?" Gözlüğünü aşağı indirip bana baktı ve gülümsedi.

"Gelir giderleri hesaplıyorum güzelim.Açsındır yasemin abla sana da yemek hazırlamıştı."

Bir kaç dakika sonra masa yemeklerle dolmuştu. Tabağıma birazını alıp yemeye başladım.Egemen'in dikkati bir anda dizüstünün ekranına kaydı.

"Nasılsın dede ? Nasıl gidiyor orada işler?"

Ekran Egemen'den tarafa dönük olunca koşup Egemen'in arkasına geçtim.Kolumla omzuna dayanıyordum.

"Umduğumdan daha iyi oğlum.Derin, güzeller güzelim nasılsın? İyi bakıyor mu sana bu kerata?"

Sorusuyla geniş bir gülümseme yayılmıştı yüzüme.

"Eh dede, senin kadar olmasa da.."

"Dede yalan söylüyor, çok iyi bakıyorum ben ona."

Hep beraber güldükten sonra Egemen'e işlerin nasıl gittiğini sormuş ve veda ettikten sonra kapatmıştı.

Egemen'i yanağından öpüp boksa gitmek için çantamı hazırlamıştım. Yola çıktığımda Kuzey'in arabası evin önündeydi.

O tarafa bakmayarak yürümeye devam ettim.Sokakta kimsenin olmaması insanı ister istemez ürpertiyordu.Köşede yanan ışığı gördüğümde adımlarımı daha da hızlandırıp salona girdim.İçerisi sıcaktı ve insanın kaslarını gevşetiyordu.

Demir içeriye girdiğimi görünce çalıştırdığı adamı bırakıp yanıma geldi.

"Hiç beklemediğim anlarda gelir oldun."

"Öyle oldum."

Üstümü değiştirdikten sonra içerideki diğer salona geçtim ve yumruklamaya başladım.Uzun süren yumruklama ve Demir'in daha güçlü vurmamı bağırmaları ardından kısa bir ara verdim.

O sırada Demir'de yukarı çıkmıştı.Verdiğim molayı bitirip kum torbasını yumruklamaya devam ettim.Karşımdaki kum torbası değil de Kuzeymiş gibi vurunca daha hızlı ve güçlü gidiyordu yumruklarım.Ara sıra bir kaç tekme sallarken birinin kum torbasını tuttuğunu gördüm.Hızlı nefes alış verişlerim arasında olayı çözmeye çalışıyordum.

Kum torbasının arkasından çıktığında kim olduğunu görebilmiştim.Gökhan salondaki herkesle maç yapan ve kazanamadığı zaman rakibini ölümüne pataklayan iri yarı bir adamdı.

"Burası benim yerim ufaklık."

Ufaklık demesinin tek nedeni içtiği protein tozuyla şişirdiği vücuduydu.

"Ben burası bir dangalağın yeridir diye yazı görmüyorum ama."

Şu an eline patlamış mısır alıp izlemelik bir andı.Kırmızı rengi görmüş boğalar gibi solumaya başladı.

"Bu kadar kendinden eminsen geç ringe."

Sinir bozucu bir yavaşlıkla ringe doğru yürüdüm.Ringe yaklaştığımızı görenler birer birer çalışmayı bırakıp bize yaklaşıyordu.

İpleri çekip arasından geçtim.Uğultular her geçen saniye yükseliyordu.Ben içimden Gökhan'a bir lakap takmıştım öncelerden.Ayıboğan.İçimdeki kız kahkahasını atarken eldivenlerin cırt cırtını daha sıkı çektim.

Ortaya bir antrenör çıkıp yasakları anlattıktan sonra herkes bağırmaya başlamıştı.Birbirimizin etrafında dönerken ilk hamleyi o yaptı.Atacağı yumruğu önceden tahmin edip sola çekmiştim omzumu.

Attığı yumruğun boşa çıkmasıyla omzu acımış ve etraftaki tezahüratlar artmıştı.Kaşları hırsla çatıldı ve bir yumruk daha attı.Kollarımı koruma pozisyonuna getirdikten sonra adımlarımı geriye attım.

Daha yaptığı hamleyi bitirmemişken çenesinin altından güçlü bir yumruk salladım.Ne olduğunu şaşırıp bir şey anlayamamışken dengesini kaybetmeye başladı.Tam düşeceği sırada iplere tutundu.

Bağırarak atağa geçti ve karnıma yumruğunu savurdu.Midemde bir şeylerin alt üst olduğunu hissettiğimde acıyla olduğum yerde büküldüm.Keyfi yerine gelmiş olacak ki halinden memnun homurtular çıkartıyordu.Düşündüğümü yapacaktı ve eskimeyen yemi yutacaktı.

Çektiğim acıdan yararlanmaya çalışıp adımını daha öne attı, yumruğunu yüzüme atacağı anda doğruldum ve tüm gücümü sol avucumda biriktirip destekli bir yumruğu karnına atmıştım.

Hiç beklemediği için yere düşmüştü. Herkes bağırıp neşe dolu çığlıklar atarken morarmış yüzüyle ayağa kalktı.

Bana doğru hızlandığı sırada burnum o kokuyla doldu.Ozon-okyanus kokusu beni yine kendine çekiyor, bırakmıyordu.Kafamı kokunun geldiği yere çevirdiğimde Kuzey elindeki çantasına ilgisini çevirmiş soyunma odasına gidiyordu.

Burnuma gelen ani darbe beni alt üst etmişti.Kendimi yerde bulduğumda burnumun acısı o an kim olduğumu bile unutturabilirdi.Ayıboğan kuralları hiçe sayıp ben yerdeyken kaburgama tekmelerini savurmaya başladı.Her vurduğunda ağzım kan ile doluyordu.

Kanlar içinde durumuma gülümserken birden bana acı çektiren tekmeler durmuştu. Hırsını alıp gitmişti demek ki.Kafamı kaldırdığımda hiç beklemediğim o manzara beni kollarını açıp karşılıyordu resmen.

Kuzey ringe çıkıp Gökhan'ı o kadar sert dövüyordu ki, kendini tamamen kaybetmiş gibiydi.Sinirden kıpkırmızı olmuş ve boynundaki damarları çatlama derecesine yaklaşmıştı.

Kafamı bu kadar yukarıda tutmak beni zorluyordu.Ağzımdaki kanlar artık dışarıya çıkmak için yarışırken ağız dolusu kanı dışarıya tükürdüm.

Bilincimi kaybetmek üzereyken tek hissettiğim birinin beni kucağına aldığıydı.

KUZEY (+18) Düzenleniyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin