10.Bölüm ▶▶ Zaman, her şeyin ilacıdır, Baekhyun..

5.2K 442 408
                                    

Lambert - As Ballad

Bazen yaşamaktan çok kitap karakteri olmak isterim. Hiç nefes almamış ama çok nefes aldırmış...

"Papatya?" Yağmur sesine karışmış kalın sesinin tınısı bile kalbimi hızlandırabiliyordu. Başımı çevirip yüzüne bakamadım. Duymadığımı düşünmesini istedim. Yağmur gittikçe hızını arttırırken omzuma dokunan eliyle vücudumu bir titreme ele geçirmişti.

"Baek?" Başımı olabildiğince yavaşça çevirirken yüzüne bakmadan gözlerimi yerde oluşan çamur birikintisine diktim. Elleri çenemi kavradığında yüzüne bakmak zorunda kalmıştım. Gözlerinin içi kızarmış, göz altları şişmişti. O, da tıpkı benim gibi ağlamıştı ve ağlamaya devam ediyordu.

"N-ne işin var burada?" Nihayet ağzımı açıp sorduğumda burnunu çekmişti. Çenemdeki eli kolumu kavrarken bedenimi kolaylıkla güçlü kolları arasına almıştı. Kollarımı yavaşça beline dolarken daha çok ağlamaya başlamıştı. Onu ilk defa ağlarken görüyordum. Ağlaması benim de daha çok ağlamama neden oluyordu.

"A-annemi ziyarete geldim.."İçli içli ağlaması canımı yakarken yağmur dinmişti. Kesik kesik nefesleri boynuma çarparken minik bir öpücük kondurmuştu. İliklerime kadar titrerken öpücüğün etkisi altına girmiştim.

Kollarını gevşettiğinde dengemi kaybetmiş yere düşecekken belimi kavramıştı. Ani refleksle ceketini kavrarken yüzlerimiz birbirine yaklaşmıştı. Derince yutkunmuştum. Şuan da onu öpsem ne olurdu? Benden nefret edip soğur muydu? Gözlerimi kapayıp dudaklarının vereceği hissi düşünürken ayaklarım yerden kesilmişti. Beni kucağını alıp yürümeye başlamıştı. İleride park etmiş olduğu arabaya beni bindirdiğinde kendide hızlıca arabaya binip klimayı açmıştı. İkimizde çok fazla ıslanmıştık. Bu yüzden hasta olacağıma emindim.

Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında sürekli bana baktığını hissedebiliyordum. Bakışlarını umursamayıp başımı cama yasladığımda döndüğü yolu fark etmemle kolunu kavradım.

"Nereye gidiyoruz? Eve gitmek istiyorum." Arabayı durdurup bana baktığında önce kolunu kavradığım elimi çekmiş sonra da arabayı tekrar çalıştırıp döndüğü yoldan çıkıp evime giden yola sapmıştı. Ondaki tuhaflığı garip bulsam da umursamamıştım. O, gerçekten değişik biriydi.

Arabadaki sessiz atmosferi Chanyeol'ün çalan telefonu bozmuştu. Telefonunu açtığında arabayı Yeri'nin sesi doldurmuştu.

"Channie?" Üzgün sesinin yapmacık olduğunu hemen anlamama rağmen Chanyeol bunu tabii ki anlamamıştı.

"Yeri, iyi misin?" Bir, iki kez burnunu çektiğinde ne kadar iyi rol yaptığını düşündüm. Chanyeol'ü elinde tutabilmesi için bu rollere ihtiyacı olmalıydı. Ki işe yarıyordu. Chanyeol endişlenmeye başlamıştı.

"Değilim Channie." Arkadan gelen gülüşme seslerini duymuyor muydu Chanyeol Tanrı aşkına?

"Ne oldu bebeğim? Hadi anlat bana." Ağlamamak için kendimi zor tutarken başımı cama çevirdim.

"Seni özledim. Bu gece benimle kalamaz mısın?"

"Üzgünüm Yeri. Bu gece çalışmalıyım. Sınav haftası olduğunu biliyorsun."

Evin önünde durduğunda daha fazla ikisinin konuşmalarını dinlemek istemediğim için kendimi dışarı attım. Hızlı adımlarla içeri girerken cebimden anahtarımı çıkarıp açtığımda kapıyı aralık bırakmıştım. Belki gelirdi.

fratello :: chanbaekWhere stories live. Discover now