18. Bölüm ▶▶ Konuşmadan saatlerce seyretmek seni ne güzel.▶M◀

4.2K 247 224
                                    

Ed Sheeran - Photograph

Sarılalım birbirimize, dünya çok güzel bir yermiş gibi, insanların içinde hiç kötülük yokmuş gibi.. Her şeye herkese inat sımsıkı sarılalım birbirimize. Sarılmaktan başka bir şey bilmiyormuşuz gibi..

Evimizdeydik. Hiçbir şeyi umursamadan yaşayacağımız güzel yuvamızdaydık. Tüm yaşanmışlıkları geride bırakıp yeni bir sayfa açmıştık. İkimizin yüzünde de aptal bir sırıtış vardı. Öyle dalmıştım ki gülüşüne, kaybolmuştum gülünce oluşan gamzesinde. Küçücük koltukta oturmaya çalışıyorduk. Daha rahat bir koltukta oturmak yerine tekli bir koltuğa oturmuştu Chanyeol. Ondan ayrı oturmak istemediğim içinde kucağındaki yerimi almıştım. Başımı göğsüne yaslayıp huzurlu bir nefes verdim. Chanyeol, huzurdu. Başımı göğsüne koyduğumda bunu hissedebiliyordum.

Geride bıraktığımız onca kötü anılar, onca kırgınlığa rağmen Chanyeol'e sarıldığımda her şeyi unutuyordum. Onun kollarında olmak o ilgili sıcaklığı hissetmek bile beni kendimden geçiyordu. Kırılmasından korktuğu bir vazoyu tutuyormuşcasına hayır hayır yapraklarını koparmaktan ölesiye korktuğu bir papatyayı tutuyormuşcasına sahipleniyordu beni. Gözlerindeki o bakışlar bile beni kırkmaktan korktuğunu gösteriyordu. Korkmak da haklıydı da çünkü artık sadece Chanyeol üzebilirdi beni.

Saçlarımın arasında dolanan parmaklarıyla orantılı bir şekilde işaret parmağımla göğsünde daireler çiziyordum. Saçlarımda gezinen elleri durduğunda bende duruyordum ve bu birkaç kez tekrarlandı. Chanyeol'un kıkırtısı kulaklarıma dolduğunda başımı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım.

"Niye güldün?" Yanaklarımı kavrayıp dudaklarıma sulu bir öpücük bıraktığında utanmıştım. Bu kez kahkaha attığında bende gülmüştüm.

"Ne düşünüyorum biliyor musun papatya?" Bakışlarım gözlerinde kaybolurken devam etmesini bekledim. Göz kapaklarıma düşen saçlarımı parmaklarıyla düzeltip burnumu öptü.

"Nasıl bu kadar güzel olabildiğini. Kızları sevdiğimi düşünen kalbimin nasıl senin için attığını." Yanaklarım kızarmaya başlamıştı. Utanmıştım. Bana söylediği her güzel şeyde utanıyordum. Bir dakika o bana güzel demişti! Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken yanaklarımı sıkıp kızaran yanaklarımı öpmüştü.

"Yanakların kızardığında seni ısırasım geliyor biliyor musun?" Ellerini itip yanaklarımı kapadığımda kahkası içimi ısıtmıştı. Onun gülmesini sağlayabilmem benim için çok önemliydi. Her ne kadar onun yüzünden defalarca ağlamış olsamda o güldüğünde her şeyi unutuyordum.

"Acıktım ben!" Sesim biraz yüksek çıktığında gülüp kolunun birini bacaklarımın altından geçirip beni kucağına almıştı.

"Yürüyebilirdim!" Yanağımı acıtmayacak şekilde ısırdığında kafasına vurmuştum. Yüzünü buruştup bana baktığında acıdığını düşünüp başını okşadığımda gülmeye başlamıştı. Kandırmıştı beni!

"İndir beni seni pis yalancı!" Ayaklarım yere bastığında kollarını belime dolayıp burnunu boynuma dayamıştı.

"Sürekli böyle dursak?" Benim şikayetim yoktu. Onunla sürekli böyle durabilirdim. Ama önce guruldayan karnımı doyurmalıydım.

fratello :: chanbaekWhere stories live. Discover now