3. Tabii ki Sen Tatlım

77.5K 4.6K 464
                                    

Keyifli Okumalar aşk ı-okurlarım


Zeynep ayakta sallanırken Aslı onu arada dürtüyordu. Kızın ayakta uyumak gibi bir özelliği vardı. Tüm gece kesik bir kaç uyku ve üzerine koşturmalı yoğun bir günün ardından Zeynep bitmişti. Aslı servisinden çok memnundu. Çok az hastası oluyordu ve onlar kısa kontrollerden geçince işi bitiyordu.

"Hadi seni eve bırakayım." Kapıdan çıkmışlardı. Aslı montunun fermuarını kapatmak için başını biraz eğmişti. Soğuk hava Zeynep'i biraz kendine getirmişti. En azından gözleri biraz açılmıştı. "Yok canım ben taksiyle giderim. Senin işin daha bitmedi." Arkadaşının ne demek istediğini anlamamıştı. "Ne diyorsun kızım sen?"

Zeynep çenesiyle karşıya bakmasını işaret edince Aslı yavaşça döndü. Caddenin karşısında aracına yaslanmış Yiğit'i görünce gözlerinde şimşekler çaktı. "Oha gelmiş!"

"Ya Aslı bu adam neyin peşinde? Hayır yani yirmi gün öncesi selam verip geçiyordu. Ne oldu? Mirasın kalan yüzdesini de mi istiyor? Aklımda deli sorular..."

"İnan bende aynı fikirdeyim. Birden bire peşime düştü. Hadi ben olsam tamam diyeceğim ama neyse beni kandırmak öyle kolay değil. Ava giderken avlarım ruhu duymaz."

Zeynep elini ağzına kapatarak kahkahasını bastırdı. "Al götür şunu millet görmeden, ben taksiyle giderim." Öpüşüp ayrılan kızlar ters yöne devam ettiler. Aslı caddeyi geçip Yiğit'in yanına gelince adam da doğrulup Aslı'ya yukarıdan baktı. Uzun boyuyla geniş hatlarıyla Yiğit her kadına çekici gelecek bir adamdı.

"Gidelim mi?"

"Gidelim bakalım."

Şöför kapısı açılınca aracın içinden Yiğit'in özel şoförü çıktı. Yiğit adamı dışarda bekletmek yerine arabanın içinde beklemesinin mantıklı olacağına karar vermişti. Bu soğukta kendisi Aslı'yı bekliyordu ya o?

"Arabanın anahtarlarını Veli'ye ver eve götürüp bıraksın." Aslı kendisi içinde en iyisi olan bu teklifi reddetmedi. Çantasından çıkardığı anahtarı Yiğit'in özel şoförüne uzattı. Adam anahtarı aldığı gibi selam verip hastaneye doğru yürüdü.

Kapısına kadar eşlik etmiş, kendi yerine geçmişti Yiğit. Uzun bir konuşma olacaktı ve kendine bunu hazırlamıştı. Sonucunun ne olacağını ise bilmiyordu.

"Yorgun musun? Bütün gece nöbet tuttun ve akşama kadar yine çalıştın."

"Bölümüm kalabalık değil. Çok yorgun da değilim."

"Peki o zaman." Caddede yol alıp ara sokaklara saptı. Her yeri karışık İstanbul'un sokakları en azından caddeler kadar değildi hem de saat beşten sonra ana yollara girmek yürek isterdi.

"Nereye?"

"Gecikmiş olan yemeğimize..."

"Kıyafetimin uygun olduğu bir yer olsun." Yiğit kıza göz attı. Dün geceki Aslı dan pek eser kalmamıştı. Kıyafeti uygundu ama kadınlar ve giydikleri çok önemliydi. "Bence gayet güzelsin."

Kollarını göğsünde bağlayıp Yiğit'e döndü. Omzunu koltuğa vermişti. "Aman Allah'ım Yiğit Demirkan beni güzel mi buluyor?" dedi ima yüklü sesiyle.

'Seni her zaman güzel buldum. Kaç yıl olduğunu ben bile unuttum.' diyemiyordu. Uzun zamandır tanıdığı kadına vasiyetle gelen yakınlığına bir de tatlı sözler eklemek hiç ona göre değildi. "Güzel olduğunu inkar edersem taş olurum ama konumuz bu değil."

"Neymiş konumuz?"

"Sabret. Yemekte konuşacağız." Aslı bunun üzerine başka bir söylemedi. Adamın aklından nelerin geçtiğini bilemiyordu ama temkinli hali uzun bir süre daha devam edecek gibiydi. Yiğit'e karşı hissettiklerinden her zaman emindi. Adamın yakışıklı suratına vurulmamıştı. Onu hep dedesinden dinlerdi. Nasıl güvenilir, nasıl dürüst biri olduğu hakkında çok fazla bilgiye sahipti. Dedesi hayatında kaç insana güvenmişti? Bunu elbette rahmetli Rasim Demirkan bilebilirdi ama Aslı'ya soran olsa sadece 'Yiğit' derdi.

Yaparım Bilirsin -Tamamlandı- GSA serisi 1. Kitap Where stories live. Discover now