Şimdi dik otur ve düşün İNSAN.
Sen, Onun için ne yaptın?
Onu kalbinde hissedebilmek
Yada
Onu kalbinden çıkarabilmek için ne yaptın?Düşünsene hayalperest kimsenin olmadığı bir deniz kenarındasın. Sadece senin olduğun.
Yalnız olduğunu mu düşündün yoksa?
Degilsin!
Ruhun var, kuşlar var, ben varım.
Ve kalbinde hissettiğin sevgi var. Bazı geceler göğsüne koca bir taş gibi çöreklenen özlem var.
Yalnızım diyemezsin hayalperest. Diyemezsin.
Her gece gökyüzüne baktığını biliyorum. Belki oda bakıyordur diye dakikalarca gözlerini ayırmadığını...
Özlem bu işte hayalperest. Özlem uçsuz bucaksız gökyüzünde göz göze gelme isteğidir.
Ama sadece lacivert gökyüzüne hayalperest.
Mavi gökyüzü saklayamaz. Kimsenin hüznünü saklayamaz. O gülüşleri bilir.
Kahkahaları, iki sevgilinin ellerini birbirine kenetlemesini, yanlızlığı ve elvedaları...
En çok kaburgalarını acıtan da elveda demek değil mi?
Şimdi oturuyorum hayalperest. Oturup düşünüyorum.
Neden böyle diye...
Rüzgara ihtiyacım var. Onun acımasızlığına, onun şefkatine...
Sessizce çekip gitmek istiyorsun değil mi?
Sadece bir şeyler karalayabileceğin defterin olsun yanında yeter.
Sonbahar da geçiyor hayalperest. Kışın, bu dünyanın aksine ,en masum hali olan kara dayanabilecek miyiz peki ?
Evet ruhunu kendi içinde saklamış olan hayalperest kardeşlerim.
Gidelim buralardan.
İnsanların kıramayacağı yerlere , kalbimize dokunamayacağı yerlere...
Sonbaharın gidişine ithaf edildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST 'TEN SEÇMELER
Non-FictionHer bir karışında yaşanmışlıklar olan , ağlatan ,güldüren, mutlu eden , üzüldükçe daha derine çeken ve daha nice duyguya ev sahipliği yapmış olan bu dünyada, kendi kurduğu dünyasını kendine mabet ilan etmiş hayalperest kişileri derinden etkileyecek...